HSYK, bundan sonra?
HSYK yeni üyeleriyle toplandı, Anıtkabir’i ziyaret etti, başkanvekilini seçti, normal mesaisine başladı.
Dün öğle yemeğini üyeler beraber yediler.
Merak ediyordum, “yüksek yargıdan gelen” üyelerle diğer üyeler arasında bir soğukluk olur mu diye...
Başkanvekilliği için yapılan seçimlere de bu dikkatle baktım. Hatta, biraz endişelendim de...
“Mücadele edeceğim” diyerek kurulda kalan Ali Suat Ertosun 6 oy almıştı. Sanıyorum üç oy kendisi de dahil Yargıtay kökenli 3 üyeden, iki oy Danıştay kökenli iki üyeden, bir oy da yeni seçilmiş üyelerin birinden gelmiş olmalı...
Seçimlerde yüksek oy alan Adana Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Serter 3 oy almıştı; belli ki yeni seçilmiş üyelerden...
Ahmet Hamsici 13 oyla geçici başkanvekilliğine seçilmişti. Ahmet Hamsici Danıştay kökenli yüksek yargıçtır, özerk Adalet Akademisi’nin başkanıydı HSYK’ya seçilmeden önce.
İki keskin blok yerine üçlü bir oy dağılımı olması beni bir ölçüde de olsa rahatlattı diyebilirim.
Yeni bir gelenek
Üyelerin birbirleriyle ilişkileri ve görevleri hakkındaki düşünceleri de önemli elbette... HSYK üyelerine dün kurumda brifing verildi. Ondan sonra kurum yemekhanesinde birlikte yemek yediler. Yemekte bir gruplaşma yoktu, iki masaya dağılmıştı üyeler.
Konuşulanlardan bazı cümleler aktaracağım size:
“Kamuoyunun gözü üzerimizde, dikkatli olmalıyız, yargıyı yıpratan davranışlardan sakınmalıyız... Eski hatalar yapılmamalı...”
Öbür masada da aynı tür sözler:
“Yargı mensuplarına ve halka güven vermeliyiz. Burası kavga yeri olmamalı... Yargının kendi sorunları çok, onlarla ilgilenmeliyiz...”
Yüksek yargıdan gelsin, kürsüden gelsin yahut Cumhurbaşkanı atamış olsun, üyelerin hepsinin bu görüşleri paylaşması ümit vericidir.
“Kamuya hitaben çok konuşmayalım” demeleri de iyi bir başlangıcın işaretlerinden biridir.
Seçimleri kaybedenlerin, kazanan HSYK üyelerini kutlamaları da güzel bir davranış.
Bunlar “balayı” olarak kalmamalı, yeni ve güzel bir geleneğin ilk adımları olmalıdır.
Beyaz sayfa açmak
Türkiye’nin yüzde 42’si “Yargı AKP’nin eline geçiyor” endişesi içindedir!
Türkiye’nin yüzde 58’i ise “yargı vesayeti”nden endişelidir!
Endişenin gerçek olup olmamasından daha önemli olan, varolmasıdır. Bu endişeleri gidermek yargının ve HSYK’nın ahlak ve adalet görevidir.
Yargı sorunları sadece “ödenek yetersizliği, dosyaların çokluğu” gibi maddi sebeplerden doğmuyor. “Yargı kimden yana?” şüphesi oluştuğunda bu çok daha büyük bir ızdırap kaynağı oluyor.
Hem siyasi kutuplaşmaları hem sosyal gerilimleri körüklüyor.
Ülkedeki siyasi kutuplaşmalara bakın, mutlaka yargının da payı var!
Ve Türkiye artık bunları sorguluyor. Türkiye’de artık adaletin tarihi de irdeleniyor ve bugün normal bir yargıcın yüzünü kızartacak “yargı kararları”nı herkes kınamaktadır.
Yer yer böyle siyah gölgeler bulunan adalet tarihimizde, HSYK’nın yeni üyeleri, tarafsızlık konusunda bütün taraflarda güven duygusu yaratarak beyaz bir sayfa açabilirler; buna kararlı olduklarını da düşünüyorum.
Tarafsızlık konusunda güven vermeyi başarırlarsa tarih de onlardan övgüyle bahseder elbette.
Bu yolda başarılar diliyorum sayın üyelere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.