Edirne Selimiye Camii ve Seddi İslam Edirne
Edirne üzerine ne söylense azdır. Tarihin içinde kaybolmak isteyenlerin, Edirne’de birkaç saat soluklanması bile yeter.
“Ülkemizde görülmezse olmaz” denilen yerlerden birisi de Edirne’dir. II. Selim’in çok sevdiği şehre hayran olmamak elde değildir.
Edirne’ye gidenlerin ilk uğradığı yerlerden birisi de Selimiye Camii’dir. Bilmem kaçıncı defadır ziyaret ettiğim halde yine büyük hayranlıkla seyrettim camiyi.
Evliya Çelebi Edirne için, “Seddi İslam” der. Bir başka kaynakta ise “İslam Duvarı” olarak zikredilir. Demek Edirne o günlerde öyleymiş.
Belki caminin bânisi II. Selim de bu yüzden Edirne’yi çok sevmiş. Babası Kanuni sefere çıkarken tahtını II. Selim’e emanet ederek gitmiş. O günden sonra çok sevmiş Edirne’yi.
Osmanlı Devleti’ne 88 yıl başkentlik yapan Edirne, II. Selim’in sevgilisi olmakla birlikte, esasında I. Murat’ın da sevgilisidir ve 1361 yılında I. Murat tarafından fethedilmiştir.
Tabii İstanbul’un fatihinin de Edirne’den çıktığını hesaba katarsak, manevi başkent (Bursa’ya haksızlık etmeyelim), Bursa’dan sonra Edirne’dir.
Edirne tarih içerisinde ve özellikle Balkan Savaşı’nda “Seddi İslam” olmasının, Osmanlı’ya başkentlik ve ev sahipliği yapmasının bedelini çok ağır ödemiştir.
Edirne’nin hâkim bir tepesinde bulunan Şükrü Paşa anıtı ve savaş müzesi; o acı, gözyaşı, yokluk, kıtlık ve ölüm tarlalarının hâlâ canlılığını yaşatmaktadır.
Yalnız bu anlattıklarımdan Edirne halkının önemli bir kısmının ve üniversite gençliğinin çok haberdar olduğu söylenemez maalesef.
Bu ayrıntıyı şunun için not ettim. Edirne’ye gezmek için gidip gelenler, tarih atmosferinde bir zaman tüneline girip, tekrar çıktıktan sonra şaşkınlık yaşamaktalar.
Bunun sebebi, “Böyle bir geçmişi olan şehirde, tarihe karşı nasıl ilgisiz kalınabilir?” sorusunun akla gelmesidir. İlgilenenlerin sayısı çoğalır inşaallah.
O yüzden Edirne’yi değerlendirirken, sokaklara, günlük hayata ve üniversite gençliğine aldırış etmeden değerlendirmeli ki, şehrin ve tarihi dokunun tadı çıksın.
Oysa her milletin tarihi kendisine emanettir. Emanete sahip çıkanlar, geçmişlerini ve geleceklerini korumuş olurlar. Emanete hor bakanlar da başkalarının tarihine sahip çıkarlar.
Edirne Selimiye Camii’ne konaklayalım en iyisi. Biliyorsunuz Selimiye Camii, II. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.
Mimar Sinan’a cami yapımı teklif edilince, 80 yaşındaki Koca Mimar, ihtiyarlığını dillendirecek olur. Bunun üzerine II. Selim’in şöyle dediği rivayet edilir:
“Mimar ağa, Mimar ağa, bu öyle bir nasiptir ki, kıymetin bilesin. Camiin yerini rüyamızda Kâinatın Efendisi Peygamberimiz (s.a.v.) işaret buyurmuşlardır.”
Mimar Sinan bu söz üzerine hemen işe koyulur. Koyulur koyulmasına da caminin işaret edildiği yer yekpare bir kaya parçasıdır.
Fakat gösterilen yere cami inşa edilecektir. Bundan gayrısı yoktur. Koca Sinan işe başlar, kaya metrelerce delinerek dört minare yerleştirilir ve ortaya muhteşem şaheser çıkar.
Evet, Seddi İslam’ın temsilcisi Selimiye’yi görmek insana büyük bir huzur veriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.