Mesih, Deccal ve Cabir
Mesih, Deccal ve Cabir (Mehdi’nin sıfatı) Kudüs’le alakalı üç şahsiyettir. İkisi birbirinin zıddı ve küreseldir. Mesih için sınırlama yokken Deccal için bazı kutsal mekanlara girme kısıtlaması vardır. Rivayetlere göre, Deccal Mekke ve Medine’den başka her şehre girer. Mesih’in anlamlarından birisi gezgindir ve yeryüzünü dolaşması nedeniyle bu sıfata uygun görülmüştür. Abdulkadir Geylani seyahatin Hazreti İsa’nın sünneti olduğunu söyler. Niyet farkıyla ehl-i dalalet için de Deccal’ın bidatı olur. Arzı mesh eden, kolaçan eden ve tarayan demektir. Bu anlamda, gerçek Mesih ile sahtesi arasında fark yoktur. He ikisi de yeryüzünü gezer ve her ikisinin de harikülade yönleri vardır. Meshü’l-ard/yeryüzünü tarama bağlamında Deccal’ın harikülade bir bineğinden bahsedilmektedir. Kısaca, sahtesiyle gerçeği arasındaki benzerlik alanlarından birisi yeryüzünü dolaşmak ve kat etmektir. Bu nedenle bazı hadislerde Deccal’ın kırk günlük devri aleminden bahsedilmektedir. Mesih ile Deccal arasındaki benzerliklerden birisi de ikisine de Allah’ın diriltme gücü vermesidir. Bununla birlikte, Hazreti İsa’nın ve Mesih’in ondan bir farkı var, o da kuş suretinde topraktan yaptığı şekillere Allah’ın izniyle ruh üfürmesi ve can vermesidir. Yani Allah Hazreti İsa’ya kimseye vermediği bir özelliği bahşetmiştir. O da izniyle kuş yaratmasıdır. Mucizeler ve kerametler elbette ki kula Allah tarafından verilir. Ayette de işaret edildiği gibi itiyad haline gelen keramet, keramet olmaktan çıkar ve adet haline gelir. Bu da istidraca dönüşür. Mucizeler de harika yönleri nedeniyle rutin değildir ve Allah’ın iznine tabidir. Yani peygamberler olsa da beşerin mutlak tasarrufu altında değildir. Yoksa inançsızlara meydan okumada ihtiyar ortadan kalkar ve ikrah devreye girer. Mucizeler de perdelidir.
¥
Hazreti İsa hayatının her döneminde harikalar yaşamış bir peygamberdir. Allah’ın izniyle kuş yarattığı gibi mezardaki ölüleri de diriltmiştir. Dirilttikleri arasında Sam İbni Nuh’un olduğu da rivayet edilmiştir. Yaratma değil de diriltme meselesinde benzeri bir harikuladelik zıddı olan Deccal’a da verilse de Deccal meydan okuma ile karşılaşmıştır. Bazı rivayetlere göre, a’ver/tek gözlü Deccal sadece Mesih kılığına girmez aynı zamanda yaratıcı kılığına da girer. Bundan dolayı ‘Rabbiniz a’ver değildir’ denilmiştir. Hazreti Hızır bu uluhiyet davasına meydan okur ve Deccal kendisini ikiye biçer ve yeniden diriltir. Lakin Hızır Aleyhisselam ‘şimdi daha fazla kanaat getirdim ve yakin hasıl oldu ki, sen Deccal’sın’ diye mukabele eder. Samiri gibi Deccal’a da ruhsat verilmiştir lakin bu ruhsat sınırlıdır. Şeytan, Samiri ve Deccal için muayyen bir süre ‘ la misas/ ismet değil, dokunulmazlık’ payesi verilmiştir. Bu izin nedeniyle kimse onlara görevleri bitmedikçe dokunamaz. Lakin vakti gelince sahtesi hakikisi tarafından bertaraf edilir. Bundan dolayı da Bediüzzaman yeni dönemin bir vakıa olduğunu görerek ancak bu döneme Kur’an ve irşadla mukabele edilebileceğini ve öbür türlü galebenin mümkün olmadığını görür. Çünkü hidayete vesile olmak gibi idlal ve iğfal vazifesi de bazı çevrelerce deruhte edilmektedir. Mesih’in gerçeğinin en önemli özelliği büyük melekler gibi kulluktan kaçınmamasıdır. Buna mukabil, Azazil gibi Deccal de a’ver haliyle inkar-ı uluhiyet davasında bulunmuş ve yaratıcıyı inkar ederek nefsini onun yerine geçirmiş ve bir nevi ilahlık taslamıştır.
¥
Bu yolda en fazla hedef şaşıran Yahudiler olmuştur. Bir takım manevi hastalıklardan dolayı bekledikleri Mesih hep ters çıkmıştır. Dolayısıyla burada beklenti bazen insanı taassuba ve hakkı örtmeye götürmektedir. İtidali kaybedenler de böylece gerçeğinin yerine sahtesine tabi olabilmektedirler. Mesih cephesinde ve doğru adreste bulunmak itidal ile mümkündür. Aksini yapanlar, gerçeğini ararken takıntı nedeniyle kendilerini sahtelerinin arkasında bulmuşlardır. Yahudiler iki defa onu yanlış teşhis ederler. Birincisinde, öldürmek istediklerinde Allah Mesih’in yerine benzerini geçirir ve onu çarmıha gererler. Ahirzamanda da tabi oldukları Mesih yine yalancı Mesih’tir. Allah Mesih’i şeytandan da Yahudilerden de korumuştur. Hakiki Mesih’in sahtesiyle mücadele alanı Mekke Medine değil, Kudüs ve Filistin olacaktır. Hem Hazreti Mesih hem de Deccal kıyamet habercisi ve alametlerindendir. ‘İlmün lissaati/kıyamet bilgisi’ ayeti açıkça bunu ortaya koymaktadır. Bu yönüyle de Kudüs’e bakıyor. Hazreti İsa, kelimetullah, ruhun minhu (bu açıdan ruhullah demek sıfata tecavüzdür), pak (zeki), abdullah, mübarek, salih, mukarrep, nimetlenmiş ve dünya ve ahiret seçkini gibi sayılamayacak yüce sıfatlarla taltif edilmiştir. Babasız bir biçimde Hazreti Meryem’in hamile kalması ve doğurması ve beşikte konuşması irhasat nevinden (peygamberliğe hazırlık) olmayıp aksine doğrudan ona verilen mucizelerdendir. Üsame Kamil Ebu Şakra’ya göre, ana karnında ancak bir veya birkaç gün kalmış olmalıdır. Annesi ve kendisi Yahudilerin iftirasına uğramış pak bir insanoğludur ve Allah bu iftiralarından ve Roma idaresine gammazlamaları dolayısıyla Mesih’i Deccal’a ve ona tabi olan Yahudilere musallat etmiştir. Yahudiler başlangıçta ona musallat olmuş, o da ahirde onlara musallat olacaktır. Dolayısıyla hadislerde de belirtildiği gibi onun misyonu Kudüs merkezlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.