Türk ve Tuğluk’a şükran duyalım
Hiçbir suçu yokken, sadece Kürt diye hapse atıldı, her türlü işkenceden geçirildi.
Öyle ki, cezaevinden çıktıktan sonra bile, geceleri kendini marş okurken buldu.
Onuru kırılmaya çalışıldı.
Yetmedi.
Meclise girdi, sağduyunun sesi oldu ama kulağından tutup dışarı attık.
Anayasa değişikliğiyle milletvekili olma hakkını kazandı, bunun için başvurusunu da yaptı.
Hala dikkate alan olmadı.
Ama bunların hiçbiri onu doğru bildiği yoldan döndürmedi.
Bütün Türkiye bugün PKK’nın seçime kadar ilan ettiği ateşkesin keyfini çıkarıyorsa, onun bu çorbada tuzu çok.
Ahmet Bey’den, soyadı Türk olan Kürt’ten bahsediyorum.
O ve Aysel Tuğluk silahların susması için canını dişine taktı.
Onlar sayesinde bu haziran ayına kadar genç cenazelerine tanıklık etmek zorunda kalmayacağız.
Hatta belki hep birlikte silahların sustuğunu ve şiddetin bu coğrafyadan silineceğini ümit ediyoruz.
Hem devletin, hem örgütün silahla sonuç alaınamayacağı gerçeğini gördüğü bir ortamda birilerinin çıkıp sorumluluk alması gerekiyordu.
İlk çıkış referandum öncesi bölgedeki sivil toplum kuruluşlarından geldi.
Devlet tarafından muhatap alınan Abdullah Öcalan, ateşkes sürecine destek oldu.
Onun bu noktaya gelmesinde Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un çabalarının büyük rolü oldu.
Tek tek gazetecilerle, devletin sorumlularıyla ve Öcalan’la konuştular.
Öncelik dildeki şiddetin sona ermesiydi.
Bunu başardılar.
Barışın dili hakim oldu.
Şimdi sıra silahların tamamen susmasında.
Elbette devlet silah tehdidiyle adım atmaz.
Ama meşruiyet iddiasında olan her devlet, yurttaşlarının taleplerine kulak verir.
Bugün PKK tarafından seslendiriliyor olsa da, anadilde eğitim de, KCK operasyonlarında tutuklananların serbest bırakılması da, seçim barajının düşürülmesi de bölge halkının talepleri aslında.
Devletin bu taleplere tamamen kulak tıkaması düşünülemez.
Aslında silahların sustuğu bir ortamda bu taleplerin demokratik yöntemlerle hep gündemde olacağını görmek gerekir.
Komşularıyla sıfır sorun politikası güden bir yönetimin kendi halkıyla da sıfır problemi hedeflemesi gerekir.
Burada CHP’nin Kürt meselesinde marjinal bir parti olmaktan çıkıp barış sürecine destek vermesinin önemini anlatmaya gerek yok herhalde.
Bu ateşkes süreci Türkiye’de akan kanın durması için tarihi bir fırsat.
Ülkesini seven herkesin bu sürece destek vermesi şart.