1915 soykırımdır
İsviçre, Devlet Bakanı Egemen Bağışın Soykırım yoktur sözüne soruşturma açtı ya, birden herkes düşünce ve fikir özgürlüğü yanlısı kesildi.
Hrant Dink, Orhan Pamuk yargılanırken, mahkeme salonlarında Ergenekoncuların saldırılarına uğrarken arazi olanlar şimdi ortada.
Batıya özgürlük ve insan hakkı dersi veriyorlar.
Versinler..
Bakalım, bizim ülke bu konuda nasıl?
Ben de 1915in soykırım olduğunu savunuyorum.
İttihatçı çete, merkezi olarak böyle bir tehcir kararı almış, Batılıların doğrudan gözünün önünde olmayan bölgelerden yüzbinlerce insanı ölüm yolculuğuna çıkarmıştır.
Bu kıyıma sahip çıkmak, Naziliğe sahip çıkmakla eşdeğerdir.
Devlet çocuğuma karışma!
Devlet, çağdaş nesil yetiştireceğiz diye yola çıkıp çocuğunuzun Kuran kursuna gitmesini engellediğinde içiniz yandı.
Yıllarca basılan Kuran kursları haberleri okuduk, sanıklar hocalar ve küçük çocuklardı, suç aletleri de Kuran-ı Kerim.
Askeri medya sık sık çağdaş giyim tarzına ters düşen giysileri tercih edenlerin yaşadığı mahalleleri manşete taşıyıp laikleri tehlikeninin büyüklüğü ve yakınlığı konusunda uyardı.
Şimdi tersini yapacak değiliz herhalde...
Ateizm üzerine yazılan kitaplarla yakalanan gençleri tutuklamak için yola çıkılmadığına göre...
Bırakın aileler çocuklarının nasıl yetişeceğine kendisi karar versin.
Siz, bugüne kadar başarıyla yaptığınız üzere bunun imkanlarını sunun.
Okul yapmaya devam edin...
Bedava ders kitabı vermeye devam edin...
Fatih Projesi ile başlayan bedava tablet dağıtımını bir an önce tamamlayın.
Daha önemlisi, bu çocukların düzgün koşullarda yaşamasını sağlayan konutlar, okula sağlıklı biçimde gidip gelmelerine imkan verecek toplu ulaşım imkanları, anne-babalarının onları sağlıklı biçimde beslemelerini sağlayacak parayı kazanmalarına imkan verecek iş imkanlarını yaratın.
Gerisini topluma bırakın.
Onlar size güvendi, siz de onlara güvenin.
Basın özgürlüğü dersi vermeden...
Başbakanla yapılan toplantıda Aydın Doğan söz alıp gazetelere girecek tüm haberleri denetlemek üzere bir kurul oluşturulmasını, başına da bir bakanın geçmesini istemiş.
Yani, genel yayın yönetmenlerine talimat verilmesini savunmuş. (Bu konuşma cep telefonlarına kaydedilmiş.)
Şimdi Katip Çelebi kalkmış Bizim patron öyle dese, sizinki böyle demezdi saçmalığı yapıyor.
Bilmece sorma da maçan sıkıyorsa, ne dediğini yaz.
Gerçi Katip Çelebiyi dikkate almak hata, çünkü yarın patron arar köşesinden düzeltme yapıverir. Demirelin medya modeli mübarek.
Bakın, bu tablo Türkiyede basın özgürlüğü sorununun derinliğini açıkça gösteriyor.
Basına sansür uygulanmasını isteyen patronlar, Murat Demirelin fotoğrafını gazeteye bastığı için işten atıldığını unutup şimdi herkese basın özgürlüğü dersi veren yazarlar.
En iyisi hepsini bırakıp Bilge Emeçe Sus uyarısını kimin, neden yaptığını sorgulamak.