Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

CHP’de ihtilâl... Hani Akit yalan yazıyordu?!?

CHP’de ihtilâl... Hani Akit yalan yazıyordu?!?

Karadenizli Temel’in hikâyesini bilirsiniz... Temel, sık sık “Hastayım” dermiş aile fertlerine... Pek ciddiye almazlarmış Temel’i... “Hastaysan, yat yattığın yerde” derler, doktora götürmezlermiş... Fıkra bu ya; bir gün gelmiş, son nefesini vermiş... Mutas olduğu üzre; kefenlenmiş, cenaze namazı kılınmış ve götürülmüş mezarlığa...
Aaa, o da ne?..
Meğer Temel, daha önceden “mezar”ını kazdırmış, “mezar taşı”na da şöyle yazdırmış:
“Hastayum, hastayum dedim,
İnanmadınız!..
Ha şinci n’ooldi?”
HANİ “RESTLEŞME” YOKTU?
Temel’in bu hikâyesi, bana CHP’yi hatırlattı... Biliyorsunuz, son birkaç gündür, CHP ile ilgili haberlerimizde, “parti içi kavgaları” yansıtmaya çalışıyoruz.
Başlıklarımız malûm;
“CHP’de ipler gerildi!”
“CHP fokur fokur!”
“Kılıçdaroğlu-Sav restleşmesi!”
Sizin anlayacağınız;
Temel’in “hastayum” demesi gibi, biz de “CHP’nin hastalığı”nı gündeme getirmeye çalıştık.
Hatta, karşılıklı “restleşme”ye kanıt olarak da, bir “yemek”te geçen “Kılıçdaroğlu-Sav kavgası”nı gösterdik.
O kavga şöyleydi:
Önder Sav, Kılıçdaroğlu’na, “Sayın Başkan tüzük kurultayına gidecek miyiz?” dedi.
Kılıçdaroğlu ise;
“Gideceğiz” karşılığını verdi.
Bunun üzerine Sav;
“O zaman tüzük kurultayına genel başkanlığı da koyalım” deyince sinirlenen Kılıçdaroğlu, “Koyalım Önder Bey koyalım, Genel Sekreterliği de koyalım, hatta genel sekreterin adamlarını da koyalım” diyerek masadan kalktı.
Kılıçdaroğlu masadan kalkarken, Önder Sav, Kılıçdaroğlu’na, “Bunların hepsi Gürsel Tekin’in pislikleri, ben senin için 53 yıllık arkadaşımı sattım, sen benim için 2 yıllık Gürsel’e kıyamıyorsun” dedi.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Önder Sav’a dönerek, “İşte aramızdaki fark bu” diyerek masadan ayrıldı.
Malûm, bu haberi 1 Kasım Pazartesi günü verdik... Aynı gün CHP’den “yazılı açıklama” yapıldı!..
“Akit’in haberi yalan” denildi;
“Kılıçdaroğlu-Sav restleşmesi başlıklı haber tamamen yalandır.
(...)
CHP’nin, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yakaladığı rüzgardan rahatsız olan ve her platformda CHP ile ilgili yalan haberler üreterek fitne, fesat ve örgütsel provokasyon peşinde olan gazetenin yalan ve iftiralarının hesabı yargı önünde de sorulacaktır!”
Şu hâle bakın;
Biz, adamlara “Hastasınız... Bir doktora gidip, tedavi olun” diyoruz, ama adamlar; “Hayır” diyor, “Biz hasta filan değiliz!.. Turp gibiyiz!”
Çok doğru, “turp” gibiler!..
Ama, “rendelenmiş turp” gibi;
“Paramparça”lar!..
Söyleyin Allah aşkına;
Bu nasıl “turp”tur ki;
Bir yanda Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, öte yanda Önder Sav ve ekibi... Tabiî, bir yanda da, Deniz Baykal ve ekibi “kafa” gösteriyor!..
Aslında, “az bile” yazmışız!..
Biz “restleşme” dedik ya; CHP’de, “restleşme”nin de ötesinde “deprem” ve hatta “darbe girişimleri” yaşanıyormuş da, haberimiz yokmuş!..
Demek oluyor ki;
“Akit ne dediyse o”ymuş!..
Akit, her zaman “doğru”ları yazar, asla “yalan” yazmazmış!..
“CHP hasta!.. CHP hasta” dedik,
İnanmayıp, “yalan” dediler,
“Ha şinci n’ooldi?”
KİM MEŞRU, KİM GAYRİMEŞRU?
Dünkü gelişmeleri biliyorsunuz...
Birinci sayfamızda da okuyacağınız gibi;
CHP’de iki ayrı yönetim oluştu ve bu iki farklı yönetim de birbirini gayrimeşru ilan etti.
Kılıçdaroğlu ve Sav arasında tırmanan gerginlik sebebiyle saat 14.30’da başlaması gereken Parti Meclisi toplantısı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından iptal edildi.
Ancak Önder Sav, Parti Meclisi’ndeki isimlerle toplantı yaptı. PM’de 59 üye tüzük kurultayının toplanması yönünde imza verdi ve kurultay için 27-28 Kasım tarihi belirlendi.
Kılıçdaroğlu ise yeni tüzüğe göre saat 17.15’te yeni yönetim listesini açıkladı ve listede Önder Sav, Hakkı Suha Okay dahil kendine muhalif isimlere yer vermedi.
Kılıçdaroğlu Önder Sav’ın yerine yeni genel sekreter olarak da Nihat Matkap’ı atadı.
Ancak Nihat Matkap’la birlikte Kılıçdaroğlu’nun atadığı 3 isim, iradeleri dışında bu göreve getirilmiş olduklarını beyan ederek, yeni Merkez Yönetim Kurulu’ndan istifa edip, Önder Sav’a destek vermiş oldular. Bunun üzerine Genel Sekreterlik görevine Süheyl Batum getirildi.
Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hakkı Suha Okay, kameralar karşısına çıkarak, “22, 23 Mayıs kurultayında seçilmiş olan Parti Meclisi ve MYK kurultaya kadar süreci sürdürecektir. Şu an meşru yönetim, tartışmasız olarak bu Parti Meclisi tarafından seçilen üyelerdir” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı listeyi tanımadıklarını açıkladı. Böylece partide birbirini tanımayan ve meşru görmeyen iki ayrı yönetim listesi oluştu.
Hangisi “meşru”dur, hangisi “gayrimeşru”dur, bunu Yargıtay Başsavcısı’nın kararı belirleyecek.
Başsavcı Yalçınkaya, daha önceden “Kurultaya gerek yok, tüzük değişikliği yeterli” dediğine göre, herhalde “Kılıçdaroğlu’nun listesi”ni onaylayacak, dolayısıyla “meşru” ilân edecektir!..
Ama, böyle bir karar bile, CHP’de “suların durulması”nı sağlamaya yetmeyecektir!.. Çünkü, Önder Sav ve ekibi, dünkü “darbe”ye karşı, mutlaka bir “karşı darbe” girişiminde bulunacaktır!..
“GENEL BAŞKAN TASALLUTU”
Nitekim, dün yaptığı “sert açıklama”da, bunun işaretlerini vermiştir.
Kılıçdaroğlu için demiştir ki;
“CHP kimsenin babasının malı değildir. Aşiret mantığıyla bu iş çözülmez. CHP Genel Başkanı disiplin suçu işlemiştir. Hukuku bilmeyenlere hukuku bildirmek bizim görevimizdir.
Bu parti devlet kuran, hukuka bağlı olan bir partidir. Böyle biri partinin hukuk kuralları içinde yönetilmesi gerekir. Sayın Genel Başkan kendi imzasına sadık kalmamıştır. CHP şimdiye kadar yaşamadığı bir Genel Başkan tasallutu ile karşı karşıyadır. Yangından mal kaçırırcasına, Yargıtay Başsavcısı’na liste vermek doğru değildir... Yine MYK hukuken sakattır!”
SAV, KORKU İMPARATORU MU?
Kabul etmek gerekir ki; Kemal Kılıçdaroğlu da, Önder Sav’dan geri kalmadı... O da, saat 17.15 civarında kameraların karşısına geçip, Önder Sav’ı yerden yere vuran sözler söyledi.
Buyurun, o sözlerden bir demet:
¥ “CHP 53 yıldır iktidar olamıyor. Parti içi çekişmelerden ne istiyoruz? Koltuklar hiç kimsenin babasının malı değildir. Beni buraya örgütüm getirdi ve onun vereceği her karara saygı duyarım. Ama birileri ‘Hayır ben koltuğumda oturacağım, yoksa başka işler yaparım’ derse, bu olmaz. Buna da izin vermem.
Bize statükocu yaftası yapıştırmaya çalışıyorlar. Statükodan en çok şikâyet eden benim.
Partideki korku imparatorluğunu yıktık. Bundan sonra Türkiye’deki korku imparatorluğunu yıkacağız.
Koltuklar halka hizmet için verilir. Oralar ne benim babamın malıdır, ne de birilerinin. O koltuklara halka hizmet için oturduk ve onun hakkını vereceğiz.”
¥ “O koltuklar bize sürekli oturalım diye verilmedi. Biz yeni yönetim olarak halka gideceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. (...) Ömür boyu koltuklarında oturanların CHP’ye ne verip ne vermediklerini sorsunlar. Hiç kimsenin bir partinin içinde korku kanalları ve korku koridorları yaratmasına izin vermeyeceğiz.”
Düşünebiliyor musunuz;
Bu sözler, 53 yıldır siyaset yapan, 9 yıldır da “Genel Sekreterlik” koltuğunda oturan Önder Sav için söyleniyor!..
Kılıçdaroğlu, “Statükocu” diyor Sav’a!.. “Korku İmparatoru” diyor ve soruyor; “CHP’ye ne verdin?”
Bülent Ecevit, kendisini “Cumhurbaşkanı” yaptığı A. N. Sezer’e “nankör kedi” dedirtmişti ya, acaba aynı sözler, Önder Sav’ın da aklından geçti mi?..
Öyle ya;
¥ “40 küsur yıllık dâvâ arkadaşı” Deniz Baykal’ı satıp, Kılıçdaroğlu’nu “genel başkan” seçtiren Önder Sav’dı!..
Sav’ın, Kılıçdaroğlu için “nankör” deyip-demediğini elbette bilemiyorum... Ama, mutlaka bir “karşı darbe” girişiminde bulunacaktır!..
OLAĞANÜSTÜ KURULTAY OLUR MU?
Gelen haberlere bakılırsa;
“Genel Sekreterlik” görevinden “atılan” Önder Sav, bir Olağanüstü Kurultay toplayıp, “intikam” almaya çalışacaktır!..
Tabiî, bunun için, “CHP’li delegelerin yüzde 20’sinden imza alması” gerekiyor!..
Peki, bu imzaları toplayabilir mi?..
“Ankara kulisleri”ne bakılırsa; Önder Sav’ın umudu Deniz Baykal’da... Çünkü, Baykal da, “seçimli kurultay” istiyor!..
Sav, eğer Baykal’ı “ikna” edebilirse, “yeterli imza” toplanabilir ve CHP, “Olağanüstü Kurultay”a gidebilir!..
Ancak, Baykal’ın tavrı önemli!..
Baykal; “Dere geçilirken at değiştirilmez” deyip, seçim öncesi böyle bir operasyona geçit vermeyebilir... Ama, “Korku İmparatorluğu” suçlaması, kendisini de kapsadığı için, pekalâ Önder Sav’la birlikte hareket edebilir!..
Hem, kendisi de;
“Seçimli kurultay” istemiyor muydu?.. CHP’de her şey olabilir...
Tıpkı Saadet Partisi”nde olduğu gibi; “yeterli imza” toplanıp, “Olağanüstü Kurultay”a gidilebilir!..
Ondan sonra ne olur, bilinmez!..
Kılıçdaroğlu; tıpkı Numan Kurtulmuş’un yaptığı gibi, “istifa” da edebilir, “direnebilir” de!..
Uzun lâfın kısası;
Dün itibariyle, “Birinci raund Kılıçdaroğlu’nun”du...
Bakalım “ikinci raund” kimin olacak!..
Bir defa daha ortaya çıkmıştır ki;
CHP, “hasta”dır!..
Bakalım, kim “tedavi” edecek?..


CHP’de muhalefet bitmez!
Önce, “Önder Sav’ın geçmişi”ne bir bakalım:
CHP’nin Deniz Baykal dönemi süresince ikinci adam olarak bilinmiştir. Kendisi 1950’lerin sonlarında Turhan Feyzioğlu vasıtasıyla siyasete girmiş, hatta henüz 19 yaşında bir üniversite öğrencisi iken, Feyzioğlu’nun hastalığı sebebiyle büyük mitinglerde halk önünde konuşma yapma şansı bulmuştur.
Çekirdekten yetişme bir siyasetçidir.
Bülent Ecevit’in İsmet İnönü’yü genel başkanlık yarışında mağlup eden ekibinin, Deniz Baykal ile beraber en önemli ayaklarından biridir.
1973 seçimleri sonrası milletvekili olmuş ve Çalışma Bakanlığı yapmıştır. CHP’nin, kendini Kemalist olarak nitelendiren kanadındandır.
İşte bu Önder Sav, dün “Kemal’ist bir darbe” ile devrildi ve “Genel Sekreterlik”ten uzaklaştırıldı... Böylece, Kılıçdaroğlu, “rüştünü ispat” etmiş görünüyor... Ama 53 yıldır siyasetin içinde olan Önder Sav, bunu karşılıksız bırakmayacak ve “son numara”sını tatbik edecektir!..
Bakalım, nasıl bir “entrika” çevirecek?..
Sözün özü; CHP biter, muhalefet bitmez!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi