Taha Akyol

Taha Akyol

Kemalizm ve CHP

Kemalizm ve CHP

ÖNCEKİ akşam TV’de bayan bir profesör “Atatürk Kemalizm’e karşı çıktı” diyordu! Yakın tarih üzerine çalışmaları da bulunan bu profesöre göre:
“Atatürk, Kemalizm olmasın, sürekli değişim olsun diye devrimcilik ilkesini kabul etmişti... Miras olarak dogma bırakmamıştı.”
Vesaire...
Ama Kılıçdaroğlu’nun türbanla üniversiteye gidilebileceğini söylemesi Atatürkçülüğe aykırıydı!
Dinlerken kendi kendime “hani dogma yoktu” dedim tabii...
Atatürk elbette Kemalist’ti... Bekledim ki, konuklardan CHP tarihini iyi bilen Tarhan Erdem bir şeyler söylesin. Erdem bu konuya girmedi...

Kemalist Atatürk
Şüphesiz Atatürk Kemalist’ti. 1930’larda Atatürk istemeseydi “Kemalizm” yapılabilir miydi?! CHP’nin 1935 programına “Kemalizm” yazılabilir miydi?!
Kaldı ki, Atatürk, 1937’de el yazısıyla yazdığı “program çalışmaları” adlı on sayfalık metinde aynen şöyle diyor:
“Partinin güttüğü bütün bu esaslar ‘Kamalizm prensipleri’dir.”
O vakit ‘dil devrimi’ fırtınası estiği için Türklerin atasının adının Arapça Kemal değil, Türkçe ‘Kamal’ olduğuna karar verilmişti, onun için “Kamalizm” deniliyordu.
Reisicumhur Atatürk de 4 Şubat 1935’ten itibaren resmi yazışmaları “Kamal Atatürk” yazarak imzalıyordu.
Atatürk “Devrimcilik” ilkesini de “Kemalizm” çerçevesinde düşünmüştür. Bırakın liberal görüşleri, Kemalizm’e sol yorum getirmek isteyen Kadro dergisini de Atatürk kapattırmıştır nitekim.
Böyle farklı teorik çalışmalar uygun bulunmadığı için, 6 Ok da döneminin siyasi öncelikleriyle sınırlı kalmıştır. O yüzden tamamı 1930’lar dünyasının kavramlarından oluşmuştur.
Elbette bugünkü dünyanın kavramları farklıdır. “Bilim”in tanımı bile değişmiştir.

Ecevit
CHP’nin bu ‘ideolojik’ niteliği yüzünden, değişimin kavranması zorlaşmış, değişim girişimleri “karşı devrim, sapma, ilkelerden taviz” gibi suçlamalarla karşılaşmıştır.
İsmet İnönü’yü bile “karşı devrimci, tavizci” falan diye suçlayan bir dogmatizm...
Bugün de Önder Sav, Kılıçdaroğlu’na “CHP’nin omurgasını eğmek... İlkeleri yozlaştırmak” gibi suçlamalar yapıyor.
Bu katılık yüzünden, altmış yıllık CHP tarihindeki tek başarılı değişim, Ecevit’in 1970’lerdeki “Ortanın Solu” hareketidir. Tarihçi Orhan Koloğlu’nun Kim Bu Ecevit adlı kitabını okuyun, statükocu kafaların Ecevit’i bile “ilkelerden ödün veriyor, Atatürk’e ihanet ediyor” diye suçladıklarını görürsünüz.
1998’de bile bu kafa Ecevit’i “Gülen’in müridi” diye suçlayabilmiştir! (Hürriyet, 13 Nisan 1998)
Ecevit’in başarısı bu statükocu engelleri aşabilmekti. Karizmatik kişiliğiyle kitleleri etkilediği gibi, Tek Parti mirasını sorgulayarak, Atatürk devrimlerinin “üst yapı devrimleri” olduğunu söyleyerek, “inançlara saygılı laiklik” diyerek fikir planında da açılım yapmıştı. Halk da bu kavramlarda “yeni CHP”yi hissetti ve oy verdi.
Rahmetli Ecevit’in elbette eleştirilecek görüş ve davranışları vardı. Ama Atatürk ve Devrimcilik adlı kitabı bugün bile CHP’nin halkla nasıl barışabileceğine ışık tutacak niteliktedir.
Dilerim Kılıçdaroğlu bunu başarır.
NOT: CHP’nin değişim sancılarını ve Ecevit’in rolünü pazar akşamı saat 22.00’de CNN Türk’te tarihçi Hakkı Uyar ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş’le tartışacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi