Farklı iki PKK var mı?
Taksim'deki canlı bomba eylemi ve sonrasındaki açıklamalar mercek altına alınmalı. İsabetli analizlerin ön alma gücü var. Çünkü bu tür eylemler kamuoyunu, öncelikle de kamuoyunu biçimlendiren kanaat önderlerini-aydınları etkileme amacı taşıyor. O zaman Cengiz Çandar'ın, yani değerlendirmeleri dikkatle takip edilen kalem sahiplerinin analiz ve tahmin hatası yapmaması lâzım.
Taksim'deki eylemi TAK üstlenince, bu örgütün PKK ve Ergenekon bağlantıları sorgulandı. Birinci görüş: İki PKK var ve TAK barış peşinde koşan PKK'nın dışında başka bir PKK. Bu örgüt terörden vazgeçmiyor ve bu yolla silahı bırakacak olan PKK'nın mirasına konmak istiyor. İkinci görüş: TAK, PKK ile Ergenekon arasında bir bağlantı halkası. Silivri'dekiler, terörün sona ermesinin kendi işlerini de bitireceğini düşünüp, son bir gayret ile barış sürecini baltalamak ve terörü kışkırtmak istiyorlar. Ben iki görüşün de yanlış olduğunu, TAK'ın PKK'nın doğrudan kendisi, yani organik bir uzvu olduğunu düşünüyorum. PKK, TAK'ın kontrolleri dışında bir örgüt olduğuna inanmamızı istiyor. Şayet biz bu oyuna düşersek, TAK'ın sivil hedeflere yönelik eylemleri devam edecek. Bu yüzden PKK ile TAK arasındaki özdeşliği fark etmenin terörü caydırıcı sonuçları var.
Birincisi, TAK'ın diğer PKK olması imkânsız. Çünkü bu örgüt, -kendi açıklamalarına göre- terörde uzmanlaşmış, şehir eylemlerine göre donatılmış operasyonel bir örgüt. PKK gibi siyasî bir örgüt değil. Kırsal kesimde örgütlenmesi ve siyasî organları yok. Böyle bir örgüt, PKK'ya alternatif olamaz; olsa olsa PKK gibi bir örgütün özel bir aparatı olabilir. TAK'ın Taksim eylemi için takındığı 'bağımsız' tutum da yeni değil. Bu örgüt hep şehirlerde ve sivil hedeflere yönelik eylemler yaptı. Manavgat ve Marmaris'teki turistlere yönelik eylemleri hatırlayalım. PKK, sivil hedeflere yönelik eylemlerin özellikle Avrupa kamuoyunda itibarını sarstığını görünce bu örgütü devreye soktu. Hem şiddet araçlarını ürkütücü bir şekilde kullanmaya devam etti, hem de sorumluluğu üstüne almamış oldu.
İkincisi, TAK yaptığı açıklamada Taksim eylemini PKK'nın stratejisine uygun şekilde planladığını açıkça söylüyor. Bu eylemin süreci baltalamak gibi bir amacı yok; PKK'nın pazarlık masasında elini güçlendirmek gibi daha basit bir muhakemeye dayanıyor. Örgüt gerekçe olarak süren davaları ve özellikle KCK davasını, yani PKK'nın önceliklerini söz konusu ediyor. Ayrıca, Öcalan'a bağlılıklarını ısrarla vurguluyor.
PKK (artık KCK) kanadından bu eylemle ilgili gelen açıklama da, arada bir karşıtlık değil açıkça işbölümü olduğunu gösteriyor. Amaç siyaseti ikna etmek. Bunun için KCK iyi polisi, TAK kötü polisi oynuyor. PKK'nın Kandil'deki sözcüsü tam olarak bunu söylüyor: 'Onlar diyorlar ki, devlet bu koşullarda çözüme gelmez. Ama Türk tarafı güvenilir adımlar atsa, bu tür denetimsiz güçler de marjinalleşir ve giderek devre dışı kalabilirler. Ama çözüm olmayınca bu tür düşünenler daha çok zemin buluyor.' Bu sözler ne anlama geliyor? TAK'ı durdurmak için devlet PKK ile anlaşmalı. O zaman Taksim eyleminin amacı PKK'nın pazarlık gücünü artırmak değil mi?
Son olarak Ergenekon'un, eline yüzüne bulaştırdığı eylem portföyüne bakarak, TAK'ın Silivri'dekilere hizmet ettiğini söylemek de pek mantıklı değil. Ergenekon yaptırmış olsa, bu eylemin sadece PKK'yı zora sokmak gibi bir sonucu olur. Taksim'de bomba patlayınca Ergenekon'a ne faydası olacak?
PKK'nın terör, yani siyasî şiddet teknikleri üzerinde birikimi, her türlü entrikaya müsait. Bildikleri yöntem, aşamadıkları engelleri, şiddet araçlarıyla taşları yerinden oynatarak geçmeye çalışmak. Bunun için Anadolu'ya özgü bir kurnazlığa başvuruyorlar. PKK'nın kapısına kilit vururken yandaki dükkana 'ÖzPKK' tabelasını asıyorlar. Gelip borcunu isteyenlere de, 'biz o bildiğiniz PKK değiliz' cevabını veriyorlar.
Taksim eylemi doğrudan PKK'ya, yani KCK'ya ait. Karargahın PKK olduğunu fark etmek, sivil hedeflere yönelik yeni eylemleri engellemenin en etkili yolu.