Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Başörtülü olmak

Başörtülü olmak

Kılıçdaroğlu sayesinde başörtüsü literatürüne, İran ve Afganistan stilleri de girdi...
Benim ülkemde başörtülü bir kız olarak yaşamak her zaman zordu, şimdi biraz daha zorlaştı...
Benim anlamadığım şu: Toptan “kıyafet özgürlüğü” tanıma kolaylığı varken, bin dereden su getirip ifrat önerilerde bulunarak yasağı bir şekilde sürdürmeye çalışmanın mantığı nedir?
Üstelik başını örtenlere bu önerileri beğenip beğenmediğini de kimse sormuyor. Böylece siyasetçiler “moda”nın alanına girip o alanı da karman-çorman hale getiriyorlar.
Hayır, bu öneri doğrultusunda, “İranlıları, Afganlıları parça-pörçük taklit edeceğimize, topyekün kıyafetlerine bürünelim, kadınımız erkeğimizle onlar gibi giyinelim” derlerse, ne olacak? Üzerine titredikleri “Kıyafet Devrimi” ne hale gelecek?
Şu tuhaflığa bakar mısınız? PKK sempatizanlarıyla militanları, satanistler, komünistler, faşistler, siyonistler, masonlar, dinsizler omuz omuza üniversitelerimizde okurken (APO bile okumuştu), başörtülü kızlar okuyamıyor...
Top sakallı, keçi sakallı, çeneden sakallı, parmak sakallı, tutam sakallı, favorili, pala bıyıklı, ince bıyıklı, badem bıyıklı, bıyıksız, sakalsız, şalvarlı, uzun ceketli, yelekli, bermuda pantolonlu, kravatlı, kravatsız, şapkalı, külahlı, şapkasız, kasketli erkekler hiçbir müdahale ile karşılaşmadan üniversitelerden eğitim alırken, başörtülü kızlar alamıyor...
Saçını istediği şekle sokmuş, istediği kokuyu sürmüş, istediği kılığa bürünmüş kızlar serbestçe üniversiteye girerken, başörtülü kızlar giremiyor.
Bir şekilde üniversite eğitimlerini tamamladılar diyelim, o zaman da iş bulamıyorlar. Çünkü çoğu şirketin kapısı “tesettürlü” bayanlara hâlâ kapalı...
Bunca gazete çıkıyor, bunca televizyon yayında; fakat başörtüsüyle çalışan sayısı devede kulak. Sahipleri “dindar” işletmelerde bile başörtülü kadın çalıştıran yok denecek kadar az.
“Haydi, kızlar okula!” diyoruz, ancak bir şekilde okuyan kızları “kamusal alan”dan da “özel alan”lardan da dışlıyoruz! Bu ülkede başörtülü kız olmak çok zor gerçekten...
Sırf kıyafet farkı yüzünden, kamuya ait olmayan mekânlarda bile tersleniyorsunuz. Hastanelerde “farklı” muameleye maruz kalıyorsunuz. Bazıları sırf başınız örtülü olduğu için sizi görmezden geliyor. Bazıları ise peşin hükümcü, görür görmez yadırgıyor, yargılıyor... Hiç sebepsiz size saldırılıyor! Kışkırtılıyorsunuz.
Çoğunlukta olduğunuz halde, küçük bir azınlığın tasallutuna uğruyorsunuz. Korkutulmaya, yıldırılmaya çalışıyorsunuz. İnadına bekletiliyorsunuz, hırpalanıyorsunuz, aşağılanıyorsunuz...
Aynen karşılık vermeniz halinde, zorla baş açtırmaya meraklı yüksek tirajlı ve imkânlı medya tarafından ipinizin çekileceğini, sorgusuz-sualsiz linç edileceğinizi, son derece haklı olsanız bile umursanmayacağınızı bilmenin ürküntüsü içinde susmak, yutkunmak zorunda kalıyorsunuz. Sorunlar içinizde birikiyor. Başkaları tarafından başınıza açılan problemler yüzünden bunalıyorsunuz...
Bu kadar büyük ve yoğun baskılar altında kalan gencecik bir kızın direnebilmesi neredeyse imkânsızdır...
Ama işte, kızlarımız, yıllardan beri bu baskılara karşı sabırla direniyorlar. Ama kırgınlar, kızgınlar, üzgünler, yorgunlar...
“Alttan düğüm”, “üstten düğüm”; “türban” yok “başörtüsü”, “İran modeli”, “Afganistan modeli” komedisi yakında aşılacak; başörtülüler tüm “alanlar”da var olmayı başaracaklar.
Sınavların en zorlusunda pişiyorlar: Hem müthiş bir mücadele ruhu kazanıyorlar, hem de gencecik yaşlarda olgunlaşıyorlar. Kader onları hayata hazırlıyor.
Unutmayın: Allah, Hz. Hacer’i çöl yalnızlığında pişirip olgunlaştırmış, kıvamına geldiği zaman da “Zemzem” ile mükâfatlandırmıştı.
“Mükâfat günü”nün yakın olduğuna inanıyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi