Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘Musa beklerken Firavun çıktı!’

‘Musa beklerken Firavun çıktı!’

Hollandalı yarı meczup siyasetçi veya başka bir ifade ile avcı kekliği olan Wilders, siyasi parsayı sağa kaptırmamak için Merkel’in aşırı sağa dümen kırdığını ve İslam ile alakalı görüşlerinden veya sövgülerinden de kopya çektiğini ve esinlendiğini ileri sürmüştür. Demek ki Wilders Avrupalı siyasetçilere model oluyor. Ya da su-i misal, misal oluyor. Almanya’da çok kültürlülüğün iflas ettiğini söylemesinin başka bir anlama gelmediğini ileri sürmüştür. Doğru söze ne denir? Biz desek Merkel’e haksızlık yaptığımıza hükmolunur. Bu hususta en yetkin isim konuştuğundan dolayı biz sukut ediyoruz. Bilindiği gibi, Merkel, ‘papaz kızı’ olarak biliniyor. Papa’dan farkı Protestan olmasıdır denebilir. Papa 16’ıncı Benediktus da Alman asıllı. Mezhepleri farklı olsa da İslam’a karşı yaklaşımları (nefretleri) aynı. Papa çaktırmadan sürekli olarak Batı’da hatta Şark Hıristiyanları arasında İslamfobya (İslam nefreti) akımını körüklüyor. Bunu başkaları yapsa belki yargılanır lakin Papa’nın dokunulmazlığı bir yana yanılmazlık payesi var. Adamın dedikleri ve söyledikleri kanun mertebesinde. Papa’nın vaziyeti ABD’nin siyasi konumuna benziyor. Sözgelimi, kurulu düzenleri ve rejimleri zorla ve güç kullanarak yıkmak anayasal suç lakin ABD bunu her yerde yapıyor. Afganistan ve Irak, son iki misal. Zira gücün dokunulmazlığı var. Papa Regensburg’daki mahut konuşmasından sonra en az on kez daha İslam’a sataştı. Son olarak İslam’ı insana tahakküm eden sahte ve batıl dinlerden birisi olarak saymış. Papa’ya göre, dinin gayesi insandır ve insan dine tahakküm edecekken İslam gibi dinlerde aksine din insana tahakküm ediyor ve iradesini köleleştiriyor. Bu ifadeler bizdeki laik kesimlerin de söylemine çok benziyor. Onlar da Osmanlı döneminde insanların kul olduğunu ve teba olarak yönetildiklerini ve ilk kez yeni rejim vasıtasıyla insan olma onuruna erdiklerini söylemektedirler. İşte bu söylem Kadir Mısıroğlu’nun da tepesinin atmasına neden olmuş.
¥
Papa şahadet kurumu ile de ince ince dalgasını geçmiş ve sahte dinler uğruna insanların hayatlarından da olduklarını ileri sürmüş. Çaktırmadan ve zımni olarak İslam ile uyuşturucu arasında bağ kuran Papa, uyuşturucunun yeryüzünü toptan tahrip ettiğini ifade buyurmuş. Hatta söylemi Wilders ile yarışıyor ve belki onu da geçiyor. Mesih gibi rahmet olarak gelen İslam’ı ‘ideolojik terör otoritesi’ olarak tanımlıyor ve Allah için ölmeye ve öldürmeye cevaz verdiğini ifade ediyor. İslam’ın şiddeti kutsadığını ve bundan dolayı da sahte din olduğunu ve bunun deşifre edilmesi gerektiğini savunuyor. Anlaşılan Papa, itidalini kaybetmiş, hezeyanlarını fark edemiyor. Zira hurafeler içine boğulan birisinin gerçekleri görmesi imkansızdır. Papa bunları Ortadoğu Sinod Toplantısının açılışında söylüyor. Bu yönüyle Arapların Sofu Petros adını taktıkları Peter the Hermit /French Pierre l’Ermite’in Clermont’ta kitleleri İslam’a karşı ayaklandıran nutkuna benzeyen bir konuşma daha yapmıştır. Ve daha önce ‘İslam kılıçtan başka ne getirdi?’ diye Regensburg’da yaptığı konuşmasına tüy dikmiştir. Hem nalına hem de mıhına vurma sadedinde İsrail’e yönelik pratik eleştirilerine paralel olarak İslam’a hem teorik hem de pratik yönden saldırmıştır. İslam’ı sahtecilikle suçlamıştır. Böylece Siyonizme karşı Şark Hıristiyanlarıyla Müslümanlar arasındaki ortak zemine de manevi bir sabotaj düzenlemiştir. Bu anlamda Beşşar Esad’ın deyimiyle İsrail kundakçı (fireman) ise Papa da sabatör durumuna düşmüştür.
¥
Şark Hıristiyanlarının külli olarak kaybolma ve ortadan kalkma tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını savunmuştur. Bu doğru olmakla birlikte bunun nedeni Müslümanlar değil Bush gibi işgalciler ve Haçlı Savaşlarından kalma üslup kullanan 16’ıncı Benediktus gibi sabatörlerdir. İşte dumanlı havayı seven kurtlar da Bush ve Papa’nın çıkardıkları bu dumanlı havada görevlerini icra ediyorlar! Irak Hıristiyanları Saddam döneminde mi daha güvendeydi Bush işgali sonrasında mı? Dolayısıyla Papa gibiler suçu işleyip sorumsuzca başkalarının üzerine yıkıyor ve atıyorlar. Fitne ortamını hazırlıyor ve ardından da sonuçlarından dolayı Müslümanları suçluyorlar. Papa Müslümanlardan şeriat kurallarını bırakmalarını da istemiş. Mısırlıların kullandıkları bir deyim var: ‘Musa dedik Firavun’ çıktı diye (Bizde Aleviler bunu başka türlü söylerler). Yahudiler de ‘Davud beklerken Calut çıktı’ derler. Biz de Mesih’in halefini beklerken Deccal yamağıyla karşılaştık. Şeriat kurallarını aşırılık olarak nitelendiriyor. Bu üslupla Türkiye’de olsaydı bir kesimin tabii sözcüsü olabilirdi. Papalıktan emekli olsa da bu yetenekleriyle boşta kalmaz. Merkel ve Papa derken Obama da İslam hakkında konuşmuş. Ehven olmakla birlikte yine de Bush’un izinden gitmiş. Bush İslam’ın aşırılar tarafından kaçırıldığını söylerken Obama da İslam imajının bu kesimler tarafından kirletildiğini ve lekelendiğini söylemiş. En azından Papa gibi ana damara ilişmemiş. Elbette ki dindarların ve Müslümanların da kusurları olabilir. Lakin Müslümanların kusurunu idrak eden İslam’ın yüceliğini ve aşkınlığını da yapılanlardan ayırabilir. Tabii ki derdi üzüm yemek ise...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi