Kılıçdaroğlu imamlara saldırıyor!
Dedeler tamamdır da, sıra imamlarda...
Saldırıyor derken “kazma kürek” değil tabii.
İçerisinde bulunduğun din mi mezhep mi her neyse; köylerden camileri kaldırmayı, ezan seslerini susturmayı, okullarda eğitimi yasaklamayı, Diyanet’i lağv etmeyi yeğlerken sen kalktın, imamlara bayram kutlaması gönderiyorsun...
Öylesi ince elenmiş, sık dokunmuş çelişki “saldırma” değil de nedir?
Sayın Kılıçdaroğlu, “Yok ben o bildiğiniz alevi kesiminden değilim, veya o tip bir aleviliği hiç mi hiç tasvip etmiyorum” diyorsa veya diyebiliyorsa sözümü geri aldım.
Hani siyaset yapıyoruz ya, yakında “Şeriatı da biz getireceğiz” derlerse, şaşırmayın.
Sarık da sararlarsa...
Öyle ya, şeriatın bir simgesi sayılan çarşafa eski Genel Başkan Deniz Baykal rozet taktıktan sonra geriye ne kalıyor?
Aklımda iken şu kadarını hatırlatayım.
Biz zannediyoruz ki, Deniz Baykal evli bir hanımla uygunsuz vaziyette görüntülendiğinden apar topar gitti.
Neden gitsin ki?
Zina keyfiyeti laik zihniyetin bireye tanıdığı “özel hayat” değil mi?
Bana kalırsa, o rozet işi yataktan daha önemlidir.
Kim ki CHP’nin olmazsa olmazlarından olan laiklik okunu siyasetten de olsa eğmeye bükmeye kalkışırsa, sonu mutlaka hüsranla biter.
Baykal rozet dedi, başörtüsü dedi ve gitti.
Şimdi ise Kılıçdaroğlu aynı ataktan yola çıkmak istediğinde baktı ki karşısında derin CHP denilen statükocu bir kuvvet var.
Bu kuvvet, yalancıktan saklambaç oynamaya bile tahammülsüz.
O yüzden ilk tırpanı Genel Sekreter Önder Sav ile ekibine atmak zorunda kaldı.
Ne garip değil mi?
Önder Sav, Şevket Kazan’a her ne kadar akıl veren bir üstat ise de aynı akıl bu sefer Kılıçdaroğlu’nun rüzgarını kesmeye kafi gelmedi.
Yeni Genel Sekreter Süheyl Batum oldu...
Nereden geldi? Kim gönderdi? Nasıl oldu?..
Şimdi ne anlarsanız anlayın.
Televizyonlardan izlediğim kadarı ile sayın Batum, laikliği “dinin tamamen dünya işlerinden ayrı tutulması” şeklinde anlayan bir zihniyete sahip.
Yani, eskisini aratmadığı gibi artısı da var.
Onun laiklik hanesinde, yaşadığımız dünya hayatında din kuralı olmayacak!
Öyle iken, Kılıçdaroğlu “Başörtüsünü biz çözeceğiz” derse, dini bir kural olan örtünme dünya işine karıştırılmıyor mu? Sazın telleri farklı, koltuklar yan yana...
Yoksa CHP bu sefer gömlek mi değiştirecek, Genel Başkan mı?
Eski bir hikayedir ama ibreti alemdir. Biliyorsunuz ki birtakım kadrolar CHP’den ayrılarak DP’yi kurmuştu. İşte o DP, ezanın orijinal hali ile okunmasına yol verince önce 27 Mayıs darbesi oldu, arkasından da idamlar...
Demem o ki bu CHP’nin gözleri pek de masuma benzemiyor.
Sicilinde, laikçilik adı altında hep İslam aleyhtarlığı yazar...
Ama sıkıştıklarında izledikleri yol, Kemalizm ideolojisidir.
Bu ideoloji Erzurum’da padişah ve saltanatı koruyacağına yemin eder, mecliste Sahih-i Buhari’yi okutur, Hacıbayram’a şükür namazı kılmaya gider ama mühür eline geçti mi en hafifi okullardan din ve ahlak derslerinin kaldırılmasıdır.
Şimdi de bütün hesaplar AK Parti iktidarı üzerine. Kılıçdaroğlu “Seni koltuktan indireceğim” dediği saatlerde tebrikler de cami imamlarının adreslerine doğru yola çıkmıştı.
Birileri hatırlatmış olacak. Cumhuriyeti kurarken nasıl yaptıysanız aynen öyle yapın, değilse bu halk gözünü açtı, bundan sonrasında dikiş tutturamazsınız.
Kılıçdaroğlu da sanırım bunu yapıyor...
İmamlara selam, yola devam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.