Kim Demiş “Kölelik Kalktı” Diye!..
İnsan haklarının, hak ve özgürlüklerin sıkça konuşulduğu günleri yaşıyoruz.
Bunun zıddı “kölelik” ise, çoğumuza göre çoktan kalktı.
Kim demiş “kölelik kalktı” diye!...
“Kölelik”, kılık değiştirerek aramızda yaşıyor.
Nasıl mı?
Aşağıdaki satırları dikkatlice okuyalım.
*****
BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Dairesi açıklıyor:
“Her yıl milyonlarca kişi, ‘cinsel sömürü’ veya ‘köle işgücü’ olarak kullanılmak üzere başka ülkelere götürülüyor…”
Evet, milyonlarca kadın ve erkek, “modern köle” olarak dünyaya pazarlanıyor.
Sistemin mağdurlarının büyük bölümü, eski Doğu Bloku ülkelerinden ve Afrika'dan geliyor.
Gittikleri noktalar ise; İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri.
Çağdaş AB’yi ve süper güç ABD’yi görüyorsunuz değil mi?!
Nasıl da sömürü ağlarını kurmuşlar!
Fakir ve mazlum insanları tuzaklarına düşürerek, nasıl da “köle” olarak sömürüyorlar!..
*****
Dikkat buyurun:
Çin ve Tayland, en fazla kaçağın çıktığı ülkeler listesinin başını çekiyor.
BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Dairesi Başkanı Antonio Costa, insan kaçakçılığının genellikle cinsel sömürü bağlamında algılandığını, ancak çok daha geniş bir alanı kapsadığını belirtiyor ve şöyle diyor:
"Aslında tarlalarda çalıştırılan kişilerden ve sağlıksız koşullarda çalışanlarının iş gücünü sömüren atölyelerdeki işçilerden, Afrika ve Asya'daki “çocuk işçi” kaçakçılığına kadar çok geniş bir alandan söz ediyoruz" diyor yetkili.
Böylece, modern batı dünyasının “parlak görüntüsü”nün arkasındaki “çirkin tablo”yu gözler önüne seriyor.
*****
Feminist hareketlerin çıkış yeri olan Batı dünyasında, en çok sömürülen kesim yine kadınlar…
Raporda yer alan rakamlara göre, insan kaçakçılarının eline düşen kişilerin yüzde 77'si kadın veya genç kız.
Erkekler ise yüzde 9'luk bir dilimi oluşturuyor.
Kaçakçılıkta “cinsel sömürü”, yüzde 87’ler civarında.
“Köle işgücü” kullanımı ise, yüzde 28'lik bir oranı temsil ediyor.
Kadını topluma kazandırıp ona değer verdiğini iddia eden çağdaş batının, içine düştüğü şu rezil bataklığa bakın!..
*****
Peki, insan kaçakçılığı ile oluşturulan bu “köle” ve“sömürü” düzeni nasıl sona erer?
Raporda bundan da şikayet ediliyor:
“İnsan kaçakçılığıyla mücadele için atılan adımlar, şu ana kadar eşgüdümsüz ve yetersiz.”
Ülkelerin bu konuda işbirliği yapması gerek.
Kısmen yapılıyor belki ama, onlar da polisiye tedbirler…
Bu yetmez.
İnsanların, ahlâken, mânen ve rûhen de eğitilmesi gerekli.
Kadının cinsel hayatının mahremiyeti, herkesçe kabul edilmeli ve yasal koruma altına alınmalıdır.
Kadının hayâ, iffet ve namusu, en değerli varlığı olarak bilinmelidir.
Onları, faydalanılacak bir meta’ gibi gören zihniyet, bunu başaramaz.
Sadece cinsel anlamda değil, onları düşük ücretle çalıştırmaktan da söz ediyorum.
Ucuz mallara talebin, bunu beslediğini de fark etmeliyiz diyorum.
Bu tür kişilerin ürettiği mal ve hizmetler konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
*****
Bu konuda, sadece hükümetleri suçlamak da haksızlık olur.
“Cinsel sömürü” ve “köle düzeni”ni ortadan kaldırmak için, her bireyin yapacağı mutlaka bir şeyler vardır.
Bu, bizim inancımızdaki “nehyi anil-münker” görevidir aynı zamanda.
Ya da, erbabınca malum olan “sedd-i zerâyi” prensibini hayata geçirmektir.
Yani, kötülükleri engelleyip, yaşanmasına fırsat vermemek!...
Öyleyse, bu köleliğe zemin hazırlayan kişi ve kurumları belirleyip, deşifre ederek olayların üstüne üstüne gitmek gerekiyor.
Dünya genelinde bunların ağına takılan kaç mağdur var, sayısını bilmiyoruz.
Ancak 21. yüzyılda, hâlâ bu tür köleliğin var olması, hepimiz için bir utanç kaynağı olsa gerektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.