"İstemiyoruuumm!"

"İstemiyoruuumm!"

Tecavüze uğrayarak öldürülen kardeşinin cenazesini almak için Türkiye'ye gelen Antonietta Pasqualino, "Türkler iyi insanlar" demiş. Bizim gazeteler de herhalde, "ortam biraz yumuşasın, zaten yazacak başka bir şey yok" diye olsa gerek bu cümleyi elbirliği ile başlığa taşımışlar.

*

O zamanlar gençtim; hadise çarşının ortasında, gün ışığında, kalabalık ortasında cereyan etti.

Her şehrin delileri vardır; o çocuk da onlardan biriydi işte; benim yaşlarımda bir delikanlı; ihtimâl birkaç defa akıl hastanelerinin mâlum koğuşlarını ziyaret ettikten sonra, "zararsızdır" diye ailesinin korumasına emânet edilmiş aslan gibi çocuk. Böyle zararsız "deli"ler Anadolu'nun her yerinde elâleme biraz eğlencelik mevzu teşkil ederler; neye takıntısı varsa o zaaf gıdıklanır, örselenir, hatta "deli"nin büsbütün zıvanadan çıkması, delilik halleri sergilemesi için hatta tahrik edilir.

Adam sûretinde geçinen birisi, delikanlının pantolonunu çekmeye çalışıyor, "deli" hakikaten deliye dönüyor (kim olsa delirmez ki?); derken bir başkası kendi halindeki "deli"yi daha bir delirtip zıvanadan çıkarmaya çalışan arkadaşına yardım için devreye giriyor. Manzara-i umûmiye: Ahali etrafta halka olmuş, fecaati seyretmekte; kahkahalarla, tezâhüratla, ıslık, alkış gırla...

O zaman demiştim ki kendime, "bu zalim heriflerle -o her ne ise- aynı sıfatları paylaşamam; ben ne isem bunlar benden değil; onlar ne ise ben bunlardan değilim!"

O günden sonra etnik nokta-i nazardan ait olduğum topluluğa, kendinden ve kendimden menkul üst değerler atfetmekten vazgeçtim ve insanları tasnif etmek için bir başka kıstas aramaya başladım.

Bu kıstas şudur: İnsanlar kabaca ikiye ayrılırlar: A-İnsan evlâtları, B-...!

*

Şimdi başa dönelim; Biz Türkler iyi insanlar mıyız?

Şanlıurfa'da yurtta barınan çocuklar yararına konser düzenlenmiş; konserde protokol sıralarına yakın oturan birkaç başörtülü kadın, görevliler tarafından ikaz edilince örtülerini çıkararak arka sıralara geçmişler.

Tipik bir Türkiye haberi; böyle şeylere alıştık artık.

Bu habere yapılan yorumlar arasında biri var ki, şu yukarıdaki soruya cevap aramak için düşünürken aklımı iyice karıştırdı. O aziz ve muhterem vatandaşım şöyle diyor, "Başörtülülerle aynı ülkede yaşamak istemiyoruuumm!"

Haber metinleri neyse ama okuyucu yorumlarını ihmâl etmeyiniz; efkâr-ı umûmiyeyi tanımak için hazine değerlerinde belgedir onlar.

Velev ki bunu söyleyen bir kişi olsun; insan kendini karnına okkalı bir tekme yemiş gibi hissediyor, bir mide bulantısı, damakta zehir gibi bir tad...

*

Lehte ve aleyhte pek çok delil gösterebiliriz; sayıca hangisinin galebe ettiği hiç önemli değil; değil çünkü soru mânâsız. özneye "Türkler" kavramı konularak kurulmuş her hüküm cümlesi, hakikati ifade etmekten uzak temenni ve dua yargılarıdır; kâffesi de bu yüzden butlan ile mâlul!

Biz Türkler, kardeşi tecavüze uğradıktan sonra öldürülen o İtalyan kızcağızın kardeşinin dediği gibi iyi insanlar değiliz; kötü de değiliz şüphesiz; böyle hükümleri her kavim, her topluluk için çoğaltabilirsiniz, bu yüzden anlamı yoktur!

Sadece şu kadarını söyleyim: Biz Türkler, merkez medya diye bilinen bir kısım gazete web sitelerinin açılış sayfasında (üşenmedim saydım) ortalama 12 tane erotik imâ taşıyan haber ve fotoğraf galerisinin sergilenebildiği bir ülkenin, iki arada-bir derede kalmış ve köylülükten kurtulmak için el'an debelenmekte olan insanlarız.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi