Devlet Tesettüre, Kıyafete, Serpuşa Karışamaz
TÜRKİYE'DE yaşayan Müslüman kadın ve kızların örtünme hürriyeti tartışılamaz. Kıyafet hürriyeti temel insan haklarındandır.
ABD Anayasasına 1789'da ilave edilen ek maddede "Din konusunda kanun çıkarılamaz" deniliyor.
Başörtüsü takıp takmamak meselesi sadece Müslümanları ilgilendirir. Dinsizleri ilgilendirmez.
Lâiklik evrensel bir değer değildir. Lâiklik bahane edilerek halkın, üstelik de halk çoğunluğunun din, inanç, inandığı gibi yaşamak hakları ihlâl edilemez, çiğnenemez.
Tesettür konusunda kamu alanı, özel alan gibi ayırımlar hukuka, insan haklarına, hürriyete, eşitliği aykırıdır.
Marksist-Leninist ideoloji tesettürü kabul etmiyormuş...Olabilir. Türkiye'nin Müslüman halkı bu ideolojiyi kabul etmez. Bu ideoloji halkımızı bağlamaz.
Atatürk'ün ölümünden sonra çıkartılan Kemalizm ideolojisi de Müslümanları bağlamaz.
Tesettür konusunda referans "Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi" ve ona benzer uluslararası bildiri ve sözleşmelerdir.
Tesettür konusunda örnek alınacak ve taklit edilecek ülkeler İngiltere, Norveç, İsveç, Almanya, Avusturya, Kanada gibi demokrat, medenî, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, evrensel insan haklarına bağlı ülkelerdir.
Birtakım muz ve ananas cumhuriyetlerinin tesettürü kısıtlayan uygulamaları asla örnek alınamaz.
Fransa dahil dünyanın hiçbir medenî ülkesinin üniversitelerinde başörtüsü yasağı yoktur.
Fransa ve İspanya'daki burka yasağı istisnaidir, insan haklarına aykırıdır ve örnek teşkil etmez.
Tesettür Kur'ânla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sabit kesin bir farz-ı'ayndır.
İslâm'da, Kur'ânda tesettür olmadığına dair iddialar hezeyandır.
Üniversitelerdeki ve kamusal alandaki tesettür yasağı hukukî değildir, fiili bir zorlama ve despotluktur.
Devletin, vatandaşların kıyafetine, serpuşuna, başörtüsüne karışması asla doğru değildir.
TC vatandaşı bir erkek ille de şapka giymeye mecbur değildir. Canı isterse bask beresi, canı isterse kalpak giyer, canı isterse başına poşu geçirebilir. Nitekim bazı güneydoğu şehirlerimizde poşu giyenler vardır.
Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığının ilk yılında Çankaya'da yapılan 29 Ekim cumhuriyet bayramı resepsiyonuna davet edilmiştim. Davetiyede TC vatandaşlarının siyah veya koyu renkli takım elbise giymeleri gerektiği, yabancıların millî kıyafetle gelebilecekleri yazılıydı. Bu kısıtlamada, TC vatandaşlarının aleyhine bir eşitsizlik vardı. Türkler, cumhuriyeti bayramı resepsiyonuna niçin millî kıyafetleri ile gidemesinler?
Japonya'da canı isteyen kadın ve erkek kimono giyebiliyor da Türkiyeliler niçin millî kıyafetlerini giyemeyeceklermiş?
İngiltere'de yaşayan bir Türk veya başka bir Müslüman orada istanbulin giyebiliyor. İcabında Kraliçenin huzuruna millî kıyafeti ve millî serpuşu ile çıkabiliyor da, Türkiye'de niçin giyemiyor?
Başörtüsü ve millî kıyafet düşmanları ülkeyi kasıp kavuran kokuşma konusunda niçin bu kadar hassas değiller?
Başörtüsü onların uygarlığına ters düşüyor da, devletin TC antetli vesikalarla birtakım kadınlara serbest ve resmî fuhuş yaptırtması ters düşmüyor mu?
Devletin resmî, açık ve vesikalı fuhuştan KDV ve gelir vergisi alıp bütçesine koyması tesettür düşmanlarını niçin üzmüyor?
* (İkinci yazı)
BAYRAM TEBRİKİ
Müslümanların kurban bayramlarını tebrik ediyor, Cenâb-ı Hak'tan sıhhat, selamet ve afiyetler diliyorum.
Düşünüyorum: Bayram yapacak, neş'elenecek halimiz var mı?
Benim işim değil ama icazetli ulemânın, fukahanın, yine icazetli gerçek müftülerin şu soruya cevap vermeleri gerekir:
Bugünkü şartlar hicreti gerektirir mi?
Şu ülkede fısk, fücur, günah açıkça, küstahça, cehrî olarak işleniyor.
Şirret bir azınlık Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini ihlâl ediyor.
Allah'ın kesin farzları, kesin emirleri, mutlaka yapın dediği ibadetler ve ameller yapılıyor mu?
Haram kıldığı, sakın yapmayın dediği kötülükler, günahlar, yasak şeyler açıkça işleniyor mu?
Allah bize beş vakit namazı emr etmiş, Peygamber ve Ashabı bu ibadeti dikkat ve titizlikle doğdoğru bir şekilde eda etmiş...
Allah Kur'ânda zekâtı farz kılmış ve bu yardımın öncelikle Müslüman fakirlere ve miskinlere yapılmasını emr etmiş. Biz bu emri yerine getiriyor muyuz?
Kadın konusunda Kur'ânın, Sünnetin, Şeriatın emirlerine ve yasaklarına uyuyor muyuz?
İslâm'ın bir ahlâk sistemi var. Ona uyuyor muyuz?
Günahsız, hatâsız insan ve toplum olmaz. Lakin günahın ve hatânın bir sınırı vardır. Bizde günahlar, hatâlar, isyanlar, azgınlıklar sınırları aşmış genelleşmiş, yoğun hale gelmiş.
İslâm'ın temel farzlarından biri de emr-i mâruf ve nehy-i münkerdir. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Müslüman bir toplum emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmazsa onun üzerine azap iner" buyurmuş. Biz bu konuda vazifemizi hakkıyla ve yeteri kadar yapıyor muyuz?
İslâm lüksü, israfı, kibir ve gösterişi, aşırı tüketimi komşusu aç gecelerken kendisi tok sabahlamayı yasak kılmıştır. Biz bu yasakları işliyor muyuz, işlemiyor muyuz?
Velhasıl Kur'ân, Sünnet,Şeriat, İslâm ahlâkı ölçülerine göre (tam notu 10 farz etsek) bizim notumuz kaçtır acaba?
Sanırım bayram yapacak hakkımız yok.
Yine de bayramımız mübarek olsun,Allahü Teâlâ hepimizi ıslah etsin. Âmin.