Bu kadarı fazla!
CUMHURBAŞKANI Gül’ün atadığı rektörlerin çoğu türbana özgürlük yanlısıymış. Çetele tutanlar da oldu... Cumhurbaşkanı Gül ise, Alevilerden ve CHP Bilim Kurulu’ndan da rektörler atadığını belirterek yaptığı işlemleri savundu.
Buna karşılık, önceki Cumhurbaşkanı Sezer’in atadıkları içinde bir tek farklı görüşte rektör var mıydı, sorusuyla karşı eleştiriler yapmak da mümkün...
Hangisi haklı?
Yine aynı cevabı vereceğim: Siyasi görüşüne hangisi yakınsa o haklı!
İşte benim dikkat çekmek istediğim de bu: O kadar fazla politize olduk ki, üniversite gibi sadece bilim ve akademik kıstaslar açısından bakılması gerek bir kuruma bile politize bir gözlükle bakıyoruz!
Onun için de verdiğimiz hükümler siyasi görüşlerimize, sempati ve antipatilerimize göre değişiyor.
Böyle bir kafayla sağlıklı bir üniversite reformu yapılabilir mi?!
Kutuplaşmanın, aşırı politizasyonun nasıl bir “akıl dışılık” yarattığının tipik bir örneğidir bu.
Birçok şey buna göre...
Birçok sorunumuzu bu şekilde çıkmaza sokuyoruz.
Rektör nasıl olmalı?
Atanan rektörlere “uluslararası indekslere girmiş kaç bilimsel yayını var?” diye bakmak aklımıza geliyor mu?!
İdarecilik yeteneği ve tecrübesi nedir diye merak ediyor muyuz?!
Kaç araştırma projesini yürütmüş, üniversiteye ne kadar girdi sağlamış diye sorguluyor muyuz?!
Ya da rektörlük yapacağı dönemde üniversiteyi nasıl geliştireceğine dair projeleri, teklifleri var mı diye hiç sorup araştırdık mı?
“YÖK reformu” diyoruz değil mi? Dün AKP daha çok diyordu. Bugün CHP diyor, hatta CHP artık “YÖK’ü yok etmek” ten bahsediyor.
Üniversite yönetimin “nasıl” değil “kim” olması gerekir diye düşündüğümüz için, tavırlarımız “YÖK’ün kimin elinde” olduğuna göre değişiyor?!
Performans aklımıza gelmiyor!
En çok çiğnenen sakız da “rektörü öğretim üyelerinin seçmesi” , yani “demokratik üniversite” zırvası...
Dünyanın hangi başarılı üniversitesinde rektör ortaya sandık koyup bütün öğretim üyelerinin oylarıyla seçiliyormuş?! Bir bilgimiz, bir araştırmamız var mı?
Aşırı politizasyon nasıl körlük yaratıyor görüyor musunuz?
Politizasyon ve kutuplaşmanın bu kadarı fazla!
Dünyada nasıl?
Eski YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç döneminde uluslararası katılımlı bir panelde üniversite sorunları tartışılmış ve buna göre bir “Strateji Raporu” hazırlanmıştı.
Cumhurbaşkanı Gül de bir görüşmemizde bu raporun “çok iyi olduğunu” söylemişti.
YÖK, üniversite, rektörlük konularında gazete köşelerinde ve siyaset kürsülerinde ya da gösteri yürüyüşlerinde ahkâm kesenlerden kaç tanesi okumuştur acaba bu raporu?
Uzun rapordaki tespitlerden sadece ikisini aktaracağım size:
Türkiye üniversitelerinde kayırmacılık kültürü yaygındır...
Onun için ölçülü bir merkezi denetim gerekli olduğu gibi rektör seçimlerinde de kayırmacılık olumsuz rol oynamaktadır...
Rektörü öğretim üyelerinin seçmesi yanlıştır; dünyada hızla terk edilmektedir zaten. Rektörleri YÖK gibi kurumların ataması da son sözü Cumhurbaşkanın söylemesi de yanlıştır.
Peki ne yapmalı? Cevabı raporda var...
Artık birazcık olsun araştırarak konuşalım, yazıp çizelim...
Bayram notu: Bütün okurlarımın Kurban Bayramı’nı kutluyor, mutluluk ve sağlık içinde nice bayramlar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.