Sevdim seni bay başkan
Eğer gazetelerin yazdıkları doğruysa..
Eğer o görüşleri ileri sürdüyse..
Ben buradan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a teşekkürlerimi sunuyorum..
Hiçbir belediye başkanı bu güzide fikri düşünmemişti..
Ne diyor bay başkan?
“Ölülerimizi gömecek toprak kalmadı Antalya’da..”
Demek ki, “dikine göm başkan” diyen olmamış..
Toprak kalmayınca gavuri metodlara sığınmış bay başkan..
Bira festivali değil ki hem içsin, hem içirsin, içenleri çatlatsın..
Başkanın zekası girivermiş devreye...
Yani Antalya ilimize yakışacak durum..
Yakacakmış ölenleri..
Krematoryum inşa edip ölüleri cayır cayır yakmak geçmiş aklından..
Etrafın sert itirazından çekinmiş, fakat o kadar önemli değil..
Ben sevdim bu başkanı..
Meşe odunu gibi ölü yakmak hangi başkanın aklına gelirdi ki?
Bence fevkalade faydalıdır..
Hiç olmazsa gavur-Müslüman ayrılır..
Aynı mezarlığa dindarlarla allahsızları defnetmek çok yanlıştı..
Mustafa Akaydın Başkan en pratik çözümü bulmuş.. Hem iri iri adamları yakıp bir avuç kül edecek, hem de inançları ayıracak..
Şu bir gerçek ki, dünya birleşse, Müslüman bir insanı geride kalan Müslüman yakınları gavur ateşinde yaktırmazlar..
Yakılanlar olmaz mı?
Olur elbette... İslâma diş bileyen, Allahsız/kitapsız çokbilmiş hergeleler öbür dünyada yanacaklarına, bir de bu dünyada yanarlar..
Külleri vazolara doldurulur, üzerine kaktüs ekilir..
Aslında en sosyal demokrat mantığına göre çözüm yoludur.. Adam ne yapsın yeryüzünde toprak kalmadıysa?.
Bira festivali olsa bulunur toprak.. Şarap yapmak için, üzüm bağı için de bulunur..
Ölüler için bulunmaz..
Her CHP’li belediye başkanı Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın gibi aklını kullansa, ülke yağlı kül gübresi zengini olur..
Ben teşekkür ediyorum..
Ben, öbür dünyaya inanmayan kızıl gavurlarla aynı mezarlıkta yatmak istemem..
Mezarlıkları ayırınız desem, toplu protestolara muhatap olurum..
Peki çare ne?
İşte en kestirme çareyi sayın Akaydın başkan buluvermiş..
Hem kendi başkanları, hem eski bir ilim adamı..
Rektörler arası başkanlık bile yapmıştı Akaydın Başkan..
Toprak bitmişse ölüleri denize atacak değil ya, yakacak çıra gibi..
Topraktan kâr edilecek, külden kâr edilecek..
Ne var yani.. Sizin de aklınıza yatmadı mı?
İnce ince dürzülerle, kalın kalın kitapsızlarla sırt sırta, yan yana yatmak gibi bir manevi işkenceden biz Müslümanları ve yandaş gavurları manevi işkenceden kurtardığından dolayı gücüm yetse sayın Akaydın’a elmaslarla işlenmiş madalya verirdim..
Acaba Kemal Kılıçdaroğlu ne der bu ince fikre..
Onaylar mı, reddiye mi çeker?
Memlekette münafık mı tükendi sanki?
Kılıçdaroğlu diyesi ki, “sevgili başkan, sen şu defin işine bir çare bul.. Yakar mısın, tavuk yemi mi yaparsın yap..” Amma Kılıçdaroğlu böyle bir fikrin kendisine dayandırılmasını istememiş.. Tutarsa “Ben yaptım” diyecekmiş, tutmazsa Akaydın’a göstermelik ceza bile kesecekmiş..
Ben bu senaryoya inanmadım..
Kılıçdaroğlu, oy atmadan bayramdan kaçar amma risk almaktan kaçmaz.
Ben öyle zannediyorum..
Bir durum beni rahatsız ediyor..
Yakılacak herifler muhtemelen çok yaşlı olurlar.. Yandıkça iğrenç bir koku salmayacaklar mı etrafa?
Ha, ne dersin başkan?
Leyla Gencer’lerin gönlünü hoş etmek için böyle bir adeti Türkiye topraklarına getirmenin ilk kahramanı olmak mı istiyorsunuz?
Aklınızdan geçen ne olursa olsun, ben sevdim sizi..
Cehennemde yanacakları dünyada yakmak bir başarıdır..
Hem dünyada hem cehennemde yanmak var
Dünya hayatını tiyatro sanmak var
Yaşarken ne görürsek ibrettir bize
Uyuyun amma ölünce uyanmak var..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.