“Harca Türkiye!..”
Sayın Bakan Ali Babacan’ın açıkladığı “af paketi”, vergisini, cezasını zamanında ödememiş, ödeyememiş vatandaşlarımızı sevindirirken diğerlerinde farklı duygulara yol açtı.
En baskını “enayi yerine konulmak” olan bu duygularla dolup taşmış bulunan vatandaşlarımızdan bir grup, bize dert yanmakta…
“Adaletsizliğe” isyan kıvamındaki mesajlara şu ortak cevabı postalamış olalım:
“Vergiyi zamanında ödemek enayilik değildir. Esas enayilik kapitalist sistemden adalet beklemektir!”
Doğru değil mi?..
Bu sistemin evlatları olarak bankadan “düşük faizle” kredi çekip ev, otomobil sahibi olurken iyice bulaştığımız bu “faizci sistemi” pek seviyoruz…
İmkân sahiplerimiz, “öylesi daha kârlı” zannıyla, -mesela- arabasını banka kredisiyle değiştiriyor…
Kredi kartlarını birer “borçlanma” aracı olarak kullanıyoruz, kart varken hiç para harcamıyormuşçasına har vurup harman savuruyoruz…
“Tamir”imiz kalmadı “tamircimiz” de; hiçbir ürünü tamir ettirmiyoruz.
“Yenisini al daha iyi” kültürünün mahkûmları olmuşuz; evimizde “tarihimizi hatırlatan” tek bir nesne kalmamacasına.
Bırakın eşyalarımızı, evlerimiz bile habire değiştirmelik, imkânı olan daha genişini daha, daha genişini arıyor.
Sıkıntılı zamanlarımızda ekmeğini paylaştığımız dostlarımızı, “bit”imiz biraz kanlandığında unutuyoruz ve hatta beğenmeme moduna giriyoruz.
Ne “dostu”; evdeki “eşler” bile “kötü” görünüyor artık gözlerimize, yenisine yenisine bakıyoruz…
Hiçbir oyuncak mutlu etmiyor çocuklarımızı, pahalı cep telefonları da oyuncak, habire onlara çalışıyoruz…
Bizler kapitalizmin çocukları;
adaletsizlik sisteminin “ezenler” tarafına geçmek için çaba sarf ederken, başımıza gelen “haksızlıklara” isyan ediyoruz…
Hem de ne söylemlerle; “Ahlâk, maneviyat, dâvâ, milliyet, ulus, vatan, millet ve hatta Sakarya!..”
Toplum darmadağın.
Milyonlar borçlu olunca borca sadakat de kalmadı.
Borç vermek de almak da “dost kaybetme” sebebi!..
Bu durumda borç veren teke iniyor; yegâne kreditörümüz “banka”mız!
Banka kredisine her yeni kayıt bir yeni problem demek.
Daha iyi bir araba için mesela gelecek beş, on yıllarını zincire bağlatan insan sürüsü.
Beş yıl araba için, on yıl ev için, beyaz eşyaya, mobilyaya beş, ötekine berikine “beşer.”
Tasmalanmışız ne yazık, adımızsa “beşer!..”
Bu halde diyoruz ki; “vergi affı adaletsizlik.”
Ve diyoruz ki;
“Bedelli askerlik parası olmayana haksızlık!..”
Hal bu;
İnsan insanın, kapitalizm bütün insanlığın kurdu.
Böyle birbirimizi yerken ve topluca yenirken, “Adaletçilik, mukaddesatçılık ” oynuyoruz…
Kazancın vergilendirilmişi, verginin de “gavura borç faizi ödemek için kullanılmışı” “kutsal” ya!..
Bu “kutsal” ameliyeyi zamanında yerine getirmeyenlere “ceza affı”nı haliyle çok görüyoruz…
Ya da “enayi yerine” konulduğumuzu düşünüyoruz…
Evet, “enayi”yiz de…
Af çıkıyor filan diye değil…
Enayiliğimiz, zincirlerimize yenisini, yenilerini eklemekteki arzumuzdan.
Habire tüketiyoruz, vara yoğa, gerekliye gereksize, keyfe kedere…
Habire yiyoruz!..
Altta kalan, bu tüketim çılgınlığından pay alamayan,
kahraman vatan evlatlarının çılgınlar gibi harcadığı bir dönemde, çocuğuna süt parası bulamayan da var.
Ve ne yazık ki çılgınlıklarımızın zekâtı bile gitmiyor bu kesimlere!..
Düşünün ki günde bir paket sigara içen bir insan (yapın lütfen hesabınızı) otuz senede “iyice bir daire” parasını havaya üflemiş oluyor.
Vücuda verilen zararın yanında küçük, küçücük bir kayıp.
Kullanmadığımız fonksiyonları için “gavura” habire ödeme yaptığımız muazzam bilgisayarlar, gösterişli “havalı”, “fiyakalı” cep telefonları, televizyonlar…
Azıcık imkânımız varsa eğer ve hatta yoksa bile…
Çılgınca harcıyoruz…
Harcadıkça harcıyoruz…
Önce parayı, sonra dostu, arkadaşı…
Önceki günü ve dünü.
Bitiriyoruz!..