Liberal laiklik!
AİHM Başkanı Jean Paul Costa’nın sözlerini dinlediğimde hayretler içinde kaldım... Haber Türk TV’de Belkıs Kılıçkaya, Anayasa’da laiklik maddesi varken türban yasağının kaldırılıp kaldırılamayacağını sorduğunda şu cevabı veriyordu Costa:
“Türkiye şu anda türbanı serbest bırakan bir düzenlemeye gidebilir mi? Hayır, anayasada bir değişiklik yapılmadığı takdirde bizim mahkememizin kararını ihlal etmiş olur... Eğer Türkiye bu konuda ille de bir düzenlemeye gitmek istiyorsa laik bir devlet olmayı istemiyorsa o zaman tabii ki durum farklı olur...”
Bir hukukçu, hele de AİHM Başkanı bir hukukçu nasıl böyle konuşabilir?!
Siyasi tercihlerini ve ideolojik önyargılarını hukukun üstünde tutan hukukçular böyle konuşabilir; bizde bunun örnekleri görülmüştür.
Ama bir AİHM Başkanı böyle konuşabilir mi?!
Ama hangi laiklik?
Belkıs Kılıçkaya sorularla konuyu açtı. Uzun süre Fransa’da çalışan ve bu konuları çok iyi araştırmış olan Kılıçkaya, Fransız laikliğini hatırlattı. Fransa da laik bir devlettir ama üniversitelerde hiçbir kıyafet ve dini simge yasağı yok, özel okullarda da yok... Sadece devlet liselerinde var...
Laiklik Fransa’da niye üniversitede ve özel okullarda yasak getirmiyor?
Bunun üzerine AİHM Başkanı Costa, Fransa’da ve Türkiye’de laikliği yorumlamanın iki devletin “takdir yetkisi”nde olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sizin sorunuza gelirsem, Türkiye, anayasasındaki laiklik ilkesine dokunmadan bunu (türban serbestisini) yapamaz mı? Tabii bu mümkün olabilir, tartışmaya açık...”
Halbuki başlangıçta anayasadan laikliği çıkarmadıkça türban yasağının kaldırılamayacağını söyleyen kendisi değil miydi?!
Costa, başlangıçta ‘İslamofobik’ önyargılarıyla konuşmuş, ama sorularla laiklik kavramına açıklık getirilince hukukun gereğini ifade etmek zorunda kalmıştı. Aksi halde “Fransa da yasaklamalıdır” gibi bir zırvaya sürüklenmek zorunda kalacaktı!
Uluslararası yargıçların da nasıl önyargılı olabileceğinin hazin bir örneğidir bu.
Fransa’daki laiklik
Konunun tartışıldığı TV programında AİHM Büyük Dairesi’nin kararından cümleler okudum. Karar, üniversitede çeşitli kurallar koymanın “devletin takdir yetkisinde” olduğunu belirtiyordu. Üniversitede türbanın “yasaklanması gerektiğini” değil, “yasaklanabilir” olduğunu belirtiyordu. Elbette “kaldırılabilir”di de...
Bundan başka, karar, üniversitedeki kıyafet yasağının “Türkiye’ye özgü” olduğunu vurguluyordu: Yani laikliğin evrensel anlamının gerektirdiği bir yasak değildi...
AİHM Başkanı Costa’nın önyargıyla söylediği “laiklik durdukça türban yasağı kalkmaz” anlamındaki ilk sözleri, öylece kalsaydı çok istismar edilirdi... Kılıçkaya sorularla Fransız laikliğini hatırlattı da nihayet AİHM Başkanı “yasak kaldırılabilir” diyerek hukuki gerçeği ifade etmek durumunda kaldı!
Fransa’da da laiklik 19. yüzyılda katı ve yasakçıydı; pazar ayinlerine giden öğretmen, memur ve subaylar işten atılırdı! Bugün Fransız laikliği hayli liberalleşmiştir. Bizim laikliğimiz de o yoldadır. Sadece türban değil, cemevleri ve azınlıkların dini özgürlükleri bakımından da laikliğimizin Fransa’daki gibi liberalleşmesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.