Dost
Bu haftaki eserimiz milli mefkûremize yayınlarıyla ve yazarlarıyla öncülük ve bekçilik etmiş Kubbealtı Yayınları’ndan.
Yazarı ise yine bu uğurda bütün ömrünü harcamış, “dil, din ve insana” yaptığı manevi yatırımlarla kendi neslini ve ondan sonraki nesli yoğurmuş Samiha Ayverdi Hanımefendi.
Samiha Ayverdi’nin tüm eserlerini okumanın gerekliliğini hemen belirtmeliyim. Bir cümlede bin cümleyi anlatan eserlerinden önce de mutlaka “Dost” adını verdiği bu eseri okumalı.
Samiha Ayverdi, “Dost” adlı eserinde kendi mürşidini anlatıyor. Yani aslında her akl-ı selim insanın kendisine mürşid edineceği yol göstericiyi, “dost”u anlatıyor ve şöyle diyor:
“Tasavvufun inandığı hürriyet, nefsin; kin, kibir, yalan, gösteriş, menfaat, benlik gibi insanı hayvanlaştıran esaretinden kurtulması olduğuna göre, velilerin gayesi, âdemoğlunu cemiyetin hür adamı yapmaktır.
Tabiatı, insanı ve Allah’ı birlemeyi bilmeyenin huzur araması abestir. Zira kul, daracık benliğinin ve sınırlı bilgisinin zindanı içinde kaldıkça ve kâinatı da yaratıcısı ile beraber kavrayıp göremedikçe, gerek mahlûkla gerekse Hâlik’le olan münasebeti kesik demektir.
Böylece de kâinatın bütünündeki gayeyi, manayı göremez. Onun için de etrafında hikmet yerine abes, güzellik yerine çirkinlik görmekten kurtulamaz. Amma kurtulmak da ister ve kendisini gerçeklere ulaştıracak yolu araştırmaktan da geri durmaz.
İşte bu deruni tecessüs-ü akıbet onu, tasavvufa ve tasavvuf ehlinin yüce öncülüğüne ulaştırmıştır. Böylece de tasavvufu, dünya ve hayat şartlarının boğuntusu içinde bunalmışlara, nefes aldıracak bir menfez sayabiliriz. Ruhun ve ruhaniyetin temiz, saf havası, koklanan kirlerden ve kirliliklerden arınmış manevi dünyalara açık bir menfez.
Tasavvuf denen bu birlik, sevgi ve ahlak anlayışına dayalı ilahi yol, Eski Mısır’da, Eski Yunan’da, Hint’te, Çin’de, Museviyet’te, İseviyet’te, zaman zaman çıkışlar yapmış ve sonunda da İslamiyetin bağrı onun kemal durağı olmuştur.
.........
Yerden fışkıran sular gibi diyanet ve tasavvuf tarihimizin bağrında abideleşen veliler, işte tevhide ve sevgiye dayalı bir adalet anlayışı ile cemiyetin hamurunu yoğurup mayalarken, sanki bu ihya ameliyesini yapan kendileri değilmişçesine, tevazuları ile de etraflarına örnek olmuşlardır.
Asırları ışıklandıran bu uluları bir bir sayıp sıralamak mümkün olmamakla beraber, mesela Türk tarihinin en buhranlı devirlerinde olduğu gibi ilerideki zamanlarda da meşalesi sönmeyecek olan bu tasavvuf erlerinin başında, Yunus Emre gibi, Mevlana Celaleddin-i Rumi gibi, Hacı Bayram Veli gibi ulular vardır.”
Evet, Samiha Ayverdi işte bu ulu dostlardan birisini anlatmış. Kim olduğu eserin sayfaları arasında ilmek ilmek işlenmiş, tel tel dokunmuş. İsteyip dileyen, dilediğini görmek ve bilmek isteyen, bu örgünün içerisinde huzur-u kalp ile dolaşıp, istediği dosta varabilir.
Eser hakkında bilgi için:
Kubbealtı Yayınları: 0212 516 23 56
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.