Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Ağca-AHC-Cüppeli

Ağca-AHC-Cüppeli

Bunların hepsi de uç adamlardır...
Vaktiyle merkezde bulunmuşlar amma zaman ve şartlar hepsini de uçlara fırlatmış...
Tabii “ben” yoğunlaşması tuzu-biberi hattâ mayası...
Ağca’nın Yeni AKİT gazetesine röportaj vermesi bazı kesimleri ve kişileri zıvanadan çıkarmış...
Ne oluyor beyler?
Sizin çalıştığınız gazeteler aynısını hiç yapmadılar mı? Yoksa siz ulaşamadığı üzüme “koruk” diyen cinsinden misiniz?
Allah yardım eylesin Mehmed Ali Ağca kimsenin yatmadığı kadar mahpus yatmıştır... Bu arada İslamiyete ve dahi insanlığa ters gelen bazı sapkınlıkları olmuştur...
İsa oldu, Mesih oldu... Muhtemelen Mehdi de olmuştur, daha başka şeyler olacağını sanıyorum...
Amma AHC’nin şikayetçi olduğu/M. Ali Ağca’nın “Bu Ahmet Hakan Müslüman düşmanıdır... Dolarları kapıp Müslümanlara küfretmektedir... Şeytani sistemin içine girmiştir...”
Bu sözleri söylediğini ne duydum, ne okudum... Ta ki AHC, yani Ahmet Hakan Coşkun gazetesinde yazıncaya kadar...
Orada yazması da normal bir eleştiri değil, sırf “Dinci gazete, dinci gazete” diye yeni dillenen çocuğun tekrarlaması gibi güya aklınca AKİT gazetesine saldıracak...
Bana bak AHC... Benim yazı yazdığım Yeni Akit gazetesi genellikle dindarların yazı yazdıkları gazetedir... Amma ne gazete ne de yazarları senin zannettiğin gibi “dinci” değiller...
Yani şimdi mefhumu muhalifinden yola çıkarsak sen “dinsiz” gazeteci mi oluyorsun?
Birtakım hayali kurgularla insan sevmediği gazeteye bu denli salya sümük saldırır mı?
“Hedef gösterip adam vurdurtma” sabıkası varmış Yeni Akit gazetesinin.
Adam deli mi ne?
O Danıştay saldırısı henüz hukuki sonuca bağlanmadan nasıl kati hüküm veriyorsun sen?
Hiç utanma bilmez misin?
Eleştiriye tabi tuttuğun Cüppeli zat da aynen senin gibidir...
Ekrana çıksın da nasıl çıkarsa çıksın... Bu bir hastalıktır... Aynı hastalığın bir başka tezahürü de, o niye çıktı, ben niye çıkmadım?
Ne bilelim, belki de seni adam yerine koymamışlar...
Başbakan Erdoğan’ın Lübnan’da “Biz katile katil deriz arkadaş” ifadesini ele alarak yine AKİT gazetesine iğrençliklerle örülü yalan kusuyor...
Bakın şu ifadeye:
“Bu ‘sözde’ İslami gazete bir tek satırında bile katile ‘katil’ demiyordu... Pardon (l..) sözde İslami gazete alenen ve resmen karanlık katile ‘Büyük İslam Mücahidi’ muamelesi çekiyor...”
Yalanın, iftiranın, aşağılığın böyle dikalası olamaz...
Ve çözdüm sıkıntının düğümünü...
“Daha vahimi ise bu gazetenin adamının, Başbakanın uçağıyla Lübnan’a götürülenler arasında yer almasıydı...”
İşte esas derdi budur tetikçinin...
AKİT gazetesinden HASAN KARAKAYA başbakan uçağı ile gazetecilerle Lübnan’a gitmiş...
Başka gidenler de var, amma onlara ses çıkarmıyor bizim müfteri... İlle de HASAN KARAKAYA gidiyor da ben niye gitmiyorum derdine düşmüş...
Dedik ya seni adamdan saymamışlar muhtemelen...
Ben bir ağabey olarak bundan sonra, Başbakan, Hasan Karakaya’yı uçağına alıp, gideceği ülkeye götüreceği zaman Karakaya’ya rica edeceğim /şu Ahmet Hakan’ı da yanınıza alın, yoksa adam çıldıracak/ derim...
Karakaya kırmaz beni...
Seni de götürürler...
Ancak gittiğin zaman sağlam adam gibi mazbut olacaksın, kimseye iftira atmayacaksın, edebinle oturup kalkacaksın...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı şahsen tanımam, sözümün geçeceğini de hiç zannetmiyorum...
Hasan Karakaya’ya sözüm geçer...
Hele de, Ahmet Hakan’ın delirmek üzere olduğunu duyarsa, insanlık namına sırasını verebilir...
Yeter Allah aşkına bu kadar düşmanlık beslemeyi, iftira atmayı bırak olmaz mı?
================
Her dağın doruğunda ihtilaf var kesinkes
Üzümün koruğunda ihtilaf var kesinkes
Toprağın yarığında saklıdır tüm mesele
Asmanın sırığında ihtilaf var kesinkes.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi