Eskişehir'de düzenlenen 'Türban ve Laiklik' isimli konferans’ta yaşananlar, iman-küfür mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini, Firavun, Nemrut ve Ebu Cehil benzeri rol modellerin kıyamete kadar var olacağını bir defa daha göstermiştir.
***
Basına yansıyan haberlere göre, yakasında CHP rozeti takılı olan Hüseyin Çoban isimli bir vatandaş, konferansa katılanlara, içinde Peygamberimiz, İslam ve başörtü takanlar hakkında ağır hakaret ifadeleri içeren iki sayfalık bir bildiri dağıtmış.
Çoban, bildiride çok ağır ifadeler kullanıyor.
Sadece en hafif iki cümlesini aktaralım, varın ötesini siz düşünün.
Diyor ki: "Bu kadar büyük bir güce, üstün yeteneğe, sınırsız yetkiye sahip Allah, Müslüman olarak dünyaya gelecek kadınların başlarına türban örtmeyi başaramadı... Bu türban işini Muhammed bile başaramamış da şimdi siz mi başaracaksınız?..”
Vah zavallı!
O zannediyor ki, Allah güçlüyse herkesin başını kapatmalıydı?
Kapatamadığına göre; ya Allah bunu başaramadı, gücü yok!
Ya da ortada böyle bir kapatma emri yok!..
Bilgi eksik olunca, mantık da böyle olur.
Bu düşüncenin sahiplerini muhatap almamızı zait gören okuyucularımız olabilir.
Ama biz öyle düşünmüyoruz.
Bunlara elbette cevap vermek gerekir.
Çünkü peygamberler, en şedit inkarcıları muhatap almışlar ve tebliğlerini güzellikle sunmuşlardır.
Allah’ın emri budur:
“Sen Rabbinin yoluna hikmetle güzel öğütle çağır; ve onlarla mücadeleni en güzel şekilde sürdür. Rabbin elbette kimlerin Kendi yolundan saptığını, kimlerin de dosdoğru yolu izlediğini çok iyi bilmektedir.” (Nahl:125)
***
Eğer bu inkarcılar bilerek düşmanlık yapmıyorlarsa, Kur’an bilgisinden yoksun bu insanlara şunu hatırlatalım da fazla yorulmasınlar.
Yüce Allah buyuruyor:
“De ki: ‘Bu İlahi mesaj Rabbinizden gelen hakikattir’ Artık ona dileyen inansın, dileyen inkar etsin!..”(Kehf:29)
Demek ki, inanıp inanmamak insanların elinde, özgür iradelerindedir...
Ne Allah zorlayıcıdır...
Ne de Peygamberler zorbadır!..
Görevlendirdiği Peygamberine: “Sen onlar üzerinde bir zorba değilsin.”(Ğaşiye:22) buyuran bizzat Allah’ın kendisidir!
Peygamberlerin hepsi, insanlara vahyi anlatmış, onları uyarmış, görevlerini yapmışlardır.
Bu anlatılanlara İnananlar da olmuştur, inanmayanlar da!
Bugün de peygamberlerin mirasçıları olan alimler, bu görevi yapmaktadırlar.
Zaman ve davetçiler değişse de, ilahi mesajda (vahy’de) değişen bir şey yoktur.
İnsanlar inanmadı diye, Allah veya Peygamber niye başarısız olsun ki!?
Başarısızlık varsa, o da bu gerçeklere inanmayanlarda ve bu emri yerine getirmeyenlerdedir.
Sonuçta, hesap verecek bunlardır.
Şayet Allah dileseydi, herkesin inanmasını sağlar, yeryüzünde kafir hiç kimse olmazdı.
Tıpkı, mutlak iradesiyle koyduğu doğa kanunları gibi, bunu da kanunlaştırırdı.
Ama öyle murad etmediğini Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Şayet Allah dileseydi, onların hepsini hidayet üzere toplardı. Öyleyse sen, sakın cahillerden olma!”(En’am:35)
***
Yüce Allah’ın insanlara özgür irade ve seçme yeteneği verdiğini, bu dünyaya imtihan için gönderildiğini bu insanlara nasıl anlatmalı bilmem ki?!..
Yine sözü Kur’an’a barakalım:
“O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek, sınamak, imtihan etmek için, ölümü ve hayatı yarattı.”(Mülk:2). “Sizi sınavdan geçirerek hanginizin daha iyi işler yapacağınızı belirlemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur.”(Hud:7).
Ölüm bir hiç değildir.
Hayat ise, ciddi bir imtihan!
Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'in eşi Şule Perinçek’in adı geçen konferansta söylediklerini ise, gelecek yazımıza bırakalım.