Müslümanlar Militan Marksistlerle İşbirliği Yapmaz, Yapamaz...
YIL 1969. Dünyada iki büyük emperyalizm var. Biri Marksist-Leninist rejimli SovyetBirliği, diğeri ABD.
Sovyetler Birliği genel olarak dinlere, özel olarak İslâm'a açık ve sinsi bir savaş ilan etmiş. Göstermelik birkaçı dışında camiler kapatılmış, din eğitimi yasaklanmış. Resmî ideoloji "Din halkın afyonudur" diyor. Bezbojnikler, bilhassa Ramazanda halkı Müslüman olan köyleri dolaşarak din aleyhtarı konferanslar veriyor. SovyetlerBirliği, dindar Müslümanlar için bir zindan, bir cehennem.
ABD de emperyalist ve sömürgeci bir devlet ama Müslümanlara az buçuk hürriyet tanıyor.
Bir Müslüman ne ABD'ci, ne Sovyetler Birliği sempatizanı, ne de AB'ci olabilir.
İslâm hukukunun ve bilgeliğinin bir ana kuralı vardır: Ehven-i şerreyn tercih olunur. (İki kötüden, hafif olanı seçilir...)
1969'da, Türkiye'nin militan solcuları, militan Marksistleri bizdeki kör topal çürümüş sistemi yıkmak, yerine kızıl bir Marksist rejim kurmak için çalışıyorlardı.
Evet düzen bozuktu, sistem bozuktu ama Marksist militanların getirmek istediği rejim daha bozuktu.
Müslümanların kendi sistemlerini/düzenlerini kuracak güçleri yoktu o tarihte. Bugün de yoktur...
Müslümanların önünde iki kötü/şer şık vardı: Amerikan emperyalizmi, Sovyet emperyalizmi. Mecburen, kerhen hangisini seçmeleri gerekirdi. Elbette ABD emperyalizmi ve sömürgeciliği ehvendi.
O tarihte Sovyet emperyalizmi, mahkum ve esir halklara et tavukçuluğu siyasetini takip ediyordu. ABD emperyalizmi ise yumurta tavukçuluğu yapıyordu. Sovyetleri tercih etmek, varlığımızın elden gitmesi mânâsına gelirdi. ABD emperyalizm ve sömürgeciliğinde ise yumurtalarımız elden gider, canımız bize kalırdı.
1969'da Türkiye'nin militan solcularının ABD donanmasını protesto etmeleri, ülkemizdeki Kemalist rejimin yıkılıp, yerine Sovyetler uydusu Bolşevik bir rejim kurulması içindi.
Türkiye Müslümanları elbette militan komünistlerle işbirliği yapamazlardı. Böyle bir işbirliği Müslümanlar için intihar olurdu.
Peygamberimizin (salat ve selam olsun ona) Asr-ı Saadetinde Ortadoğu'da iki büyük devlet vardı: Hıristiyan Bizans ve Mecusî Sasanî devleti. Bu iki devlet zaman zaman çarpışıyordu.
Bir ara Sasanî devleti Bizans'ı yenmişti. Bunun üzerine Mekke müşrikleri (çoktanrıcıları) bayram yapmışlar, Müslümanlara "Oh!.. Bizimkiler sizinkileri tepelemişti" demişlerdi. Müslümanlar o tarihte Allah'a inanan Bizanslıları tutuyordu. (Tefsirlerde Rûm sûresi açıklamalarına bakınız.)
Hz. Musa aleyhisselâm ile Hızır kıssasında bizler için ne büyük hikmetler vardır. Hızır aleyhisselâm, ha yıkıldı ha yıkılacak bir duvarı niçin tamir edip sağlamlaştırmıştı? O duvarın bir müddet daha ayakta kalması gerekiyordu. Çünkü onun altında bir yetime ait gömü bulunuyordu, yetim çocuk reşid olmadan önce duvar yıkılırsa çocuğun hakkı zâyi olabilirdi.
Mekke'de zulme uğrayan Müslümanlar hangi ülkeye hicret etmişlerdi? Hıristiyan Habeşistan'a...
Gerçekten iman etmiş, şuurlu, mantıklı, vicdanlı bir Müslüman ateist, militan din düşmanı Marksistlerle işbirliği yapmaz.
Müslüman eşedd-i Şerri (en şiddetli kötülüğü) asla seçmez.
Ehven-i şerreyn ne zaman ve niçin tercih edilir?.. Zaruret varsa... Zaruret yoksa elbette tercih edilmez.
Ehven-i şerreyn kerhen tercih edilir.
Yahudi asıllı Castro Küba'yı eline geçirdiğinde hukuk fakültesinde öğrenciydi.
Türkiye'nin eli silâhlı Marksist ihtilâlcilerinin bir kısmı da öğrenciydi.
Türkiye'deki bozuk sistemi yıkıp yerine daha bozuk bir sistem getirdikleri takdirde İslâm'ı ve Müslümanları tepeleyeceklerdi.
Kamboçya'nın kanlı kızıl diktatörü Pol Pot, o küçük ülkede en az bir buçuk milyon vatandaşını öldürtmüştü.
Bolşevikleri destekleyen Sultan Galiyev'in sonu ne olmuştu? Stalin onu idam ettirmişti.
1969'da İstanbul'da ABD filosunu protesto eden Marksist gençleri bu protestoyu ülkenin özgürlüğü için, demokrasi için, insan hakları için yapıyorlardı maval ve masallarına ben inanmam. Onların asıl amaçları bizdeki kötü sistemi yıkıp, yerine çok daha kötü beter bir sistem getirmeye yönelikti.
Bir Müslüman elbette ülkesinde Marksist Leninist Komünist Bolşevik bir rejim kurulmasını istemez.
Ben ülkemde bir Türk Castro'sunun, bir Pol Pot'unun diktatörlük yapmasını istemem.
Amerikan filosunu protesto edenler, iktidar olsalardı, ilk önce beni ve diğer Müslümanları temizleyip susturacaklardı.
Gerçekleri kimse çarpıtmasın.
Müslüman, hadiselere Müslüman gözlüğüyle bakar, Marksist ve ateist kendi gözlüğüyle.
1969'daki hadiseler, o zamanın konteksti içinde mütalaa edilmelidir.
1969 Türkiyesinde kızıl, ateist, Marksist, zalim bir diktatörlüğün kurulmasını istemeyen Müslümanları Amerikancı olarak suçlamak ne kadar yersiz ve mantıksız bir iddiadır.
2010 yılındayız. Sovyetler Birliği batmış, ABD zulümde şaha kalkmış. Birkaç yıl daha bekleyin, dünya altüst olacak. ABD parçalanacak, gücünü yitirecek, büyük ihtimalle Rusya Federasyonu da dağılacak.
2025'e kadar Avrupa ülkelerinin bazısı birer İslâm ülkesi olacak.
Müslümanlar acaba İslâmî düzenler kurabilecek mi?
Bu kafayla mı?
Galiba Mehdi'yi bekleyeceğiz.