Başkalarının penceresinden hayata bakmak...
Wikileaks diye bir internet sitesi çıktı; kibri boyunu, kini mantığını, ihtirası aklını, ideolojisi duygusunu geçmiş kimi Amerikalı diplomatların ülkesine sunduğu “gizli” (aman da ne gizli) notları yayınladı...
Günlerdir onu ve onunla bağlantılı tartışmaları, kavgaları, gevezelikleri izliyoruz...
Wikileaks aşağı, Wikileaks yukarı!.. Hoş bu olmasa, buna benzer başka şeyleri konuşacaktık. Hayatımıza hiçbir katkı yapmayan başka bir “dayatma” ile günlerimizi harcayacaktık. Dış ve iç mihrakların oluşturduğu gündemden zihnimizi kurtarıp, son bahar güzellemesini nasılsa idrak edemeyecektik.
Tüm hayatın ve kâinatın kontrol altında olduğunu derinden kavrayıp kendimizi rahatlatamayacak, huzur bulamayacaktık.
Kısacası, yine yazık edecektik kendimize, zamanımıza, hayatımıza! Başka eller tarafından oluşturulmuş olaylar üstüne ahkâm keserek ömrümüzü yine ziyan edecektik.
Zaten ikramların değerini önce fark, ardından idrak edebilmek için “yaradılış hikmetine uygun insan” olmak gerekiyor.
Bunu başaramadığımız, yani Allah’ın güdümüne bir türlü kendimizi bırakamadığımız içindir ki, abuk sabuk kulların kendi çıkar hesaplarıyla oluşturdukları gündemin güdümünde yaşıyoruz. İnsan eli değdiği için alabora olmuş olumsuzluklardan başımızı alıp, hâlâ yaşayan İlâhî güzelliklerle zenginlikleri yine bu yüzden algılayamıyor, doğal olarak da mutlu, huzurlu olmayı başaramıyoruz.
Şimdi söyler misiniz lütfen, güne nasıl başladınız?..
Tüm Avrupa ve Amerika karakışı yaşarken, size kış ortasında ikram edilen bahar havasını idrak ettiniz mi?..
Değişen mevsime uygun olarak yeşeren sonbahar renklerinde, meselâ kimi sararmış, kimi pembeleşmiş, kimi morarmış yapraklarda sunulan mevsimsel güzellikleri fark ettiniz mi?
Dün gece ölmediğiniz (dünyamızda her gece yüz binlerce insan ölüyor), herhangi bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde uyanmadığınız (sapa sağlam yatağa giren milyonlarca insan, yoğun bakımda uyanıyor) için şükrettiniz mi?
Yoksa hâlâ kibri aklını, kini mantığını geçmiş kimi ABD’li diplomatların abuk sabuk notlarına kilitlenmiş durumda mı yaşıyorsunuz?..
Ya da, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Başbakan’ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var” şeklinde, Amerikan iftiralarına dayalı suçlamasına Başbakan’ın verdiği son derece sert cevabı mı tartışıyorsunuz?
Gündemin her gün başkaları (iç ve dış mihraklar) tarafından belirlendiğini, bu belirleyişlerin “kendiniz” olmayı engellediğini, dünyayı başkalarının penceresinden görmeye ittiğini, bunun da, hayatta daima var olan güzellikleri fark etmenizi engelleyip bakış açınızı fena halde sınırladığını, kısacası sizi “uzaktan kumandalı” bir varlık haline getirdiğini görmüyor musunuz?
Görmüyor musunuz, devletler, büyük güçler ve medya grupları, kendi çıkarları istikametinde bir dünya kurmaya çalışıyorlar. Olayları buna göre yansıtıyorlar. Hiçbir şey oluruna bırakılmıyor. Wikileaks raporlarının yayınlanması bile uluslararası çıkar çatışmasının (hesabının) ürünüdür.
Kısacası ne giyeceğinize, ne yiyeceğinize, tatilinizi nerede geçireceğinize, ne okuyacağınıza, hangi filmleri seyredeceğinize (moda adına) karar verenler, artık ne düşüneceğinize, nereye bakacağınıza, baktığınız yerde neler göreceğinize, onları nasıl değerlendireceğinize ve hangi konuları tartışacağınıza da karar veriyor.
“Uzaktan kumandalı” olmak, başka nasıl olur ki?
Bu mihraklar sadece zihnimizi-şuurumuzu param parça etmediler, ayrıca dokundukları her şeyi de kirlettiler: Ne toprak eskisi gibi, ne deniz...
İyisi mi siz insan elinin müdahale edemediği bölgelere bakın.
Çok şükür mevsimler hâlâ değişiyor, güneş hâlâ doğup batıyor, hâlâ mehtap çıkıyor, yıldızlar her gece hâlâ hayatımıza gülümsüyor, bulutlar hâlâ renk katıyor yaşantımıza, gökkuşağı hâlâ oluşuyor, çiçekler ve güller hâlâ açıyor.
Unutmayın: Aradığınız huzur ve mutluluk henüz insan elinin ulaşamadığı bölgelerdedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.