Bu tabloyu değiştirelim
Türkiye’yi idare edenlerin göz ardı etmemesi gereken göstergeler ya da neticeler vardır. Bunlardan biri de “Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Endeksi”dir. Nasıl ki enflasyon ya da işsizlik rakamları görmezden gelinerek bir adım atılamazsa, bu rapor ve neticeler de görmezden gelinemez, gelinmemeli.
Siyasetçiler ya da sosyologlar ne kadar “her şey yolunda” dese de, asıl inandırıcı olan rakamlar ve göstergelerdir. Bunu ifade ederken, rakamların da yanıltıcı olabileceğini unutalım demiyoruz.
“İnsanî Gelişme Endeksi” (ya da göstergesi) nedir? Herkesin kolayca ulaşabileceği ‘sanal alem’deki bilgiler şöyle: Dünya’daki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçümdür. İnsanların düzgün yaşaması, özellikle çocuk hakları için bir ölçü teşkil eder. Bu araştırma sonucunda bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğu; bunun yanı sıra ekonomisindeki etkinin yaşam niteliğini ne düzeyde etkilediğini gösterir. İnsanî Gelişme Göstergesi ülkelerde üç başlıca gelişimleri göz önünde tutar:
*Uzun ve sağlıklı bir yaşam; ölçümü ortalama yaşam süresi ile yapılır.
* Bilgi, ölçümü okur yazar oranı (2/3’ü) ve ilkokul, lise ve üniversite kayıtları yüzdesi (1/3’ü) ile yapılır.
* Ölçülebilir yaşam düzeyinin hesaplanması kişi başına düşen gelir ve alım gücünün Amerikan doları üzerinden hesabıyla yapılır.
Bu ‘teknik’ bilgilerden sonra Türkiye’nin “İnsani Gelişme Endeksi”ndeki yerini merak ediyorsanız, durumun iç açıcı olmadığını söyleyebiliriz.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu tabloya dikkat çekerek bir anlamda Türkiye’yi idare edenleri ikaz etmiş: “Bu kriz döneminde krizden çıkan 14 ülkenin içinde 12. sıradayız, bundan büyük memnuniyet duyuyoruz. Ancak bizim hedefimiz hiçbir zaman arkamızdakiler değil, önümüzdekiler. Hedefimiz var. 2023 yılında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde olmak istiyoruz. Bu nedenle büyümemizi daha hızlandırıyor olmamız lâzım. Bir rahatsızlığımız var. Türkiye dünyanın 16. büyük, Avrupa’nın da 6. büyük ekonomisi, ama maalesef Birleşmiş Milletler İnsanî Gelişim Endeksi’nde 155 ülke içinde 126. sırada, bu bize yakışmıyor. İş yatırım ortamında 65, Uluslararası Rekabet Endeksi’nde 133 ülke içerisinde 61. sıradayız. Peki, bunların düzeltilebilmesi için ne yaptık? İşte, bizim hep ifade ettiğimiz yapısal reformları yerine getirmeliyiz. Türkiye rakiplerini hızla geçmek istiyorsa, bu tabloları 16. büyük ekonomiye yakışır seviyeye getirmeli. Bunun için de en önemli şey Avrupa Birliği. Gereksiz bir tartışma içindeyiz. AB Türkiye’yi alır mı almaz mı? Benim için hiç önemli değil. İster alsın, ister almasın. Benim için önemli olan, bana bir yol haritası lâzım, endekslerde öne geçebilmek için. O yol haritasını çizmişler. Tekrar Amerika’yı keşfetmeye ihtiyaç yok, adamlar keşfetmişler.’’ (AA, 4 Aralık 2010)
Bardağın hem dolu, hem de boş kısımlarına dikkat çeken bu tesbitlerin gereği yerine getirilmeli değil midir? Topyekûn iyileşme için AB yolculuğu devam etmeli. Hepimizi üzen bu tablonun değişmesi için elbirliği ve işbirliği yapmak gerek. Bunu başamazsak, insanî gelişim listesindeki yerimiz her geçen gün daha kötüye gidebilir..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.