Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kayısı ve Hamburg

Kayısı ve Hamburg

Kayısı denilince akla Malatya gelir.
Mevsimi geldiğinde ilk kayısı Iğdır tarafından, daha sonra da hangi bölgemizden çıkarsa çıksın, tüm kayısıların ortak adı Malatya’dır.
Satıcı müşteriyi kandırdığı ve çok sattığı için keyiflidir, alan da aldatıldığını bile bile alır. Ne yapsın, “Yalan söylüyorsun” dese, kayısı yerine dayak yiyecektir.
Eğer büyük şehirde yaşıyorsanız; ya aldatılmaya, kandırılmaya, ötelenmeye razı olacaksınız, ya da tersi.
Çünkü şehirlerde nefes alıp vermenin bedeli; aldatmayı ve aldatılmayı göze alarak ödenir. Aç bir kurdun şehre inmesi gibidir buralarda ayakta kalmak.
¥
Hafta sonu yine bir Malatya seyahatim oldu. Bu sefer gündem medyanın ekonomiye katkısı konulu bir konferanstı.
Malatya’nın, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen sanayi kuruluşlarından Mimsan’ın davetlisi olarak Prof. Dr. İbrahim Öztürk ile Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş’tan gelen gazeteci ve yazar arkadaşlarla birlikteydik.
İbrahim Öztürk, ülkemiz ekonomisinin dününü, bugününü ve yarınını anlattı. İbrahim Öztürk o sunumunu, bizzat Sayın Başbakan Erdoğan’a da yapmalı.
Kalkınma çabası içinde olan bir memleketin ekonomi serüveni ancak bu kadar güzel ve net anlatılabilirdi.
Bu tür meselelere bir kısım valilerin, milletvekillerinin, ekonomi çevrelerinin ihtiyacı olmayabilir ama Sayın Başbakan’ın ihtiyacının olduğuna inanıyorum.
¥
Gelelim yazının başlığına.
Malatya’nın ünlü dondurmacısı Abdullah Usta’da; Adıyaman, Kahramanmaraş ve Malatyalı gazeteci ve yazar arkadaşlarla konuşurken, gündeme yine kayısı geldi.
Türkiye’de üretilen kayısının taban fiyatı Hamburg’da belirleniyormuş. Eğer dünya kuru gıda pazarlarına açılacaksanız, Hamburg borsasından geçmek zorundaymışsınız.
Belki bilenler vardır ama ben yeni duydum. Öyle her kayısı üreticisi, dünya pazarlarına açılıp, kayısı ve ürünlerini satamazmış.
Buna rağmen cesur yürek bir iş adamı, 15 kayısı üreticisi firmanın yetkililerini de alarak bu işi denemeye kalkmış ve tabii ilk icraatında geri dönüp gelmiş.
Meğer dünya kuru gıda toptancılığı, malum bir kesimin elindeymiş ve fiyatı bunlar belirlermiş. Sadece onların istediği ihracatçılardan alışveriş yapılırmış.
Bunları duyunca bir gazeteci arkadaş; “İhracattan vazgeçtik, iç piyasada da kayısının pazarlanmasına ve tanıtımına neden sahip çıkan bir kurum yok” diye sordu.
Soru üzerine cevap geldi. “Kayısıyla ilgilenmek üzere bir vakıf var ama ilgi alanı dışında her şeye para harcıyor, aynen İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti gibi” dedi.
Malatya Valiliği’nin de içinde bulunduğu kayısı vakfının ne yaptığını öğrenemedim, fakat İstanbul 2010 Ajansı’nın böyle görülmesi doğrusu ilginçti.
Yalnız 2010 Ajansı hakkında İstanbul ve Anadolu’daki bu kanaat çok yaygın. “Şehre ve insana dair iyi bir projeye yatırım yaparlarsa, 10 tane de inciğe, boncuğa, ota çöpe para aktarıyorlar” deniliyor.
“Meyve veren ağaç taşlanır” derler ama ah meyve olsa.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi