Solun korkuları
Solun korkularıyla yüzleşmesi, bizim de bu korkularla yüzleşmeye katkıda bulunmamız gerekiyor. Korku, sebebi ve gerekçesi ne olursa olsun duygusal bir haldir.
Sebep çok somut olabilir veya tersine aslı astarı olmayan vehimlere dayanabilir. Ama bu duygu aklınızın ve muhakemenizin normal ve sağlıklı işlemesini engeller. Çünkü korku, bütün zihni melekelerinizi korkunun kaynağını ortadan kaldırmaya veya korkulan şeyden bir an önce kaçmaya yönlendirir. Totaliter ideolojilerin veya anti-demokratik iktidar taleplerinin korkulara dayanması bu yüzdendir. Formül basittir: Korkut ve yönet.
Fuat Keyman'ın sürüklediği tartışmaya bu açıdan eğilmek lâzım. Etyen Mahçupyan, CHP tabanı için söylenen 'endişeli modernler/dışlayıcı modernler' ayrımını, 'depresyondan çıkma çabası' ve Kemalizm'i yumuşatma teşebbüsü olarak hafife alıyor. Her ikisi yerine 'sınırlayıcı modernler' tanımını yerleştirerek, Fuat Keyman gibi gündüz vakti elinde fener Sol'u bir yandan arayıp öbür taraftan değiştirmeye niyetlenen birikimli entelektüellere sert bir karşılık veriyor. Ayşe Kadıoğlu Keyman'a destek olmakla beraber, 'endişeli/dışlayıcı' ayrımının korku temelinde birleştiğini, her ikisinin de 'korkudan beslenen siyasî pozisyonlar' olduğunu vurgulayarak, galiba hepimizin eğilmesi gereken kara deliği gösteriyor.
Öğrenci kolektiflerinin 'Dolmabahçe eylemi'ne ve 'yumurta protestosu'na telaşla benzin döken sol kalemlerin muhakeme noksanlığını ve duygusallığını da, belki bu korkuların arkasına bakarak anlamak gerekir. Yumurtaya odaklanıp, yumurta eylemi ile amaçlanan başkalarını konuşturmama baskısını ve şiddetini göremeyenlerin bu korku ile gözlerinin kapanmış olması lâzım.
Sol üzerinde totaliter geleneğin çok ağır bir baskısı var. Totaliter düşünce, mükemmel düzeni temsil ettiği için değişime kapalıdır. Hiç mükemmel olan değişir mi? Siz sol üzerindeki bu ağır baskıyı, zaman içinde değişenlere hücum ederken fark edersiniz. Benim sık sık muhatap olduğum gibi. Bir insanın söylediklerine değil geçmişine bakarak hüküm vermek, başkalarının da kendileri gibi değişmeyeceği varsayımına dayanır. Halbuki değişmeden kalmak da bir korku tezahürüdür. Çünkü fikirler hayatın ve dünyanın rehberleri değil, sizi kötülüklerden koruyan sığınaklardır. 40 yıl öncesinin sosyalist dogmalarını savunanların son eylemlerle birdenbire yaygınlaşması bu yüzdendi.
Solun korkularını, daha doğrusu Türkiye'de solculuğun neden Kemalizm'in sağını solunu yumuşatıp parlatmakla sınırlı kaldığını solun anlayacağı biçimde sınıf analizleri ile göstermek mümkün. Modernlik bir tuzu kuruluk haliydi. Sayı azdı ve ellerindeki çok değerliydi. Geniş halk kitlelerine karşı sahip olduklarını korumak için kendilerine bir sığınak inşa ettiler veya birileri onları bir sığınağa yerleştirdi. Bu sığınağı, kapısında askerlerin beklediği, gözetleme kuleleri ile korunan ve etrafı dikenli tellerle çevrili büyükçe bir site olarak tasavvur edin. Bir ayrıcalık, bir üstünlük, bir farklılıktı o sitenin içinde yaşamak. Modernler, askerî vesayet düzeni ile bu sitenin içinde güvenli ve korunaklı bir hayat alanı oluşturdular. Kime karşı? Farklı gördükleri herkese karşı. O yüzden Mahçupyan'ın belirttiği gibi sınırlara, sınırlayıcı olmaya ihtiyaç duydular. Şimdi, kapıdaki askerler, etraflarındaki yüksek duvarlar kalktı. Ne yapacaklar?
Korkularıyla yaşayanların, yıllar boyu korktukları şeyin aslının astarının olmadığını idrak etmesi çok zor. Türkiye değişti. O korunaklı sığınağın dışında çok farklı modernlikler ve o modernliğin yaşanacağı siteler inşa edildi. Ancak bu düzenin yıkılması ile kendi farklılıklarını yaşayabileceklerine inananlar, bu değişimle birlikte çoğulcu bir toplum içinde kendileri olarak kalacakları alanlara razı oldular. Korkunun kaynağı olan özneler değişti ve Türkiye'yi de değiştirdi. Dünün sığınak sakinleri, kendi farklılıklarının da bu değişim tarafından garanti altına alındığını artık kavrayabilmeli.
Solu değiştirecek veya yeniden keşfedecek siyasî ufkun önce bu korkuları aşması lâzım. Sığınaktan kafasını uzatıp sağa sola bakabilenlerin önce çevrelerinin değiştiğini, artık bu değişime kendilerinin de ayak uydurması gerektiğini görmeleri çok zor değil.