AK Parti'nin muhatabı kim?
Hâlâ darbeci çetelerin varlığına inanmayan kaldı mı? Ergenekon belgelerine karartma uygulayıp yaptıklarından hâlâ utanmayanları kastetmiyorum. Onlar iflah olmayacak. Zaten Türkiye onlardan bağımsız yoluna devam ediyor.
Bu bir 'arınma' yolu... En son, Gölcük Donanma Komutanlığı'nın İstihbarat Şubesi'nde ele geçen darbe belgeleri kamuoyuna sızmaya başladı. Eldeki sınırlı haberlerden darbeci komplonun nasıl kapsamlı, hazırlıklı ve örgütlü bir yapı olduğunu bir kez daha görüyoruz. Komutanlığın gizli bölmelerinde ele geçen ve 'on çuval' olduğu söylenen bu belgelerin Türkiye'nin kaderini değiştireceğini düşünüyorum. Öyle anlaşılıyor ki 'darbeciler' kendi belgeleriyle kendilerini deşifre etmişler.
Balyoz darbe planından Çiçek'in ıslak imzalı komplo belgesine ve de Poyrazköy cephaneliğine birçok karanlık hazırlığın şifrelerini çözecek bilgiler ortaya dökülünce karartma medyası ne yapacak? Ne var ne yok satıp kaçacak mı? Peki patron gitti, postalsever yazarlar nereye saklayacak kızaran yüzlerini? Yok, yok, kızarmaz!
Bu belgeler çok konuşulacak. Haberlere göre Poyrazköy cephaneliğini Kafes Planı'nda kullanacak, darbeye destek vermeyen komutanları 'yargılayıp' Yassıada'ya süreceklermiş. Islak imzalı belgede yer alan komploların hazırlanması için de bir 'heyet' görevlendirilmiş...
Bu iş daha da büyüyecek. Belgeler, darbe hazırlıklarının sandığımızdan daha derin ve yaygın olduğunu gösteriyor. Adamlar Genelkurmay İstihbaratı'nın tepesindeler. 'Dünyanın en güçlü ordularından biri'nin en etkili biriminin tepesinden söz ediyoruz beyler... Oralardan millete, demokrasiye, hukuka karşı komplo kuranlar kendi belgeleriyle deşifre edildiğinde ne darbecilerin ne de darbe destekçilerinin söyleyecek bir sözü kalmayacak.
Ergenekon soruşturmasının Türkiye'yi nasıl bir uçurumun kıyısından çevirdiği her geçen gün biraz daha iyi anlaşılıyor. Nokta dergisinin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in anılarından parçalar yayınlamasıyla başlayan 'aydınlanma' süreci devam ediyor. Nokta'yı o günlerde susturmayı başaranlar bugün yargıyı durduramıyorlar. Tarihin kimin yanında olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?
'O dönem laiklik elden gidiyor', 'tehlikenin farkında mısınız?' söylemleriyle bir yandan darbe hazırlıkları kamufle ediliyor, öte yandan da toplum darbeye hazırlanıyordu. O günlerde 'darbe' tehlikesini anlatmaya çalışanları 'yandaşlık'la, kafayı darbeye takmakla suçlamıştı bildik medya. Ardından da Cumhuriyet mitinglerini adeta gök gürültüsü biçiminde vermişlerdi.
Şunu açıklıkla ifade edelim; bu işlerin tezgâhlandığı dönemde medya çok sesli olmasaydı ve o 'malum grup'a mahkum kalsaydık darbeyi bal gibi yapmışlardı. Neyse ki medyadaki çoğulculuk darbecilerin ipliğini pazara çıkardı.
O yüzden 'alternatif medya'yı hiç affedemiyorlar. Hâlâ 'yandaş medya' lafını son derece operasyonel bir biçimde kullanıyorlar. Kullansınlar da; yazık, alıcısı kalmadı bu hezeyanların.
Peki ya askerler, şimdilerde emekli olmuş komutanlar? Adam, ıslak imzalı belgeye halkın gözüne baka baka 'kâğıt parçası', LAW silahlarına 'boru' dedi. Balyoz darbe belgelerini plan semineri olarak aklamaya çalıştı, Deniz Kuvvetleri mensupları arasında darbe çeteleri deşifre edilince savaş gemisine çıkıp millete posta koymaya kalktı.
Peki şimdi ne diyecek, ne yapacak? Savcılık soracak, o da cevaplayacak bütün bunları neden yaptığını, işin içinde olup olmadığını, vs...
Bu ülkenin geleceği, Ergenekon ve benzeri davaların Türkiye'deki tüm darbeci çeteleri tepeden tırnağa deşifre etmesine ve cezalandırmasına bağlı. Demokrasinin yerleşmesi, reformların geri döndürülemez biçimde güçlendirilmesi, halkın ekmeğinin büyümesi, çalışanın işini kaybetmemesi, Kürt sorununun çözülmesi için ordu içindeki çetelerin deşifre edilmesi, darbeciliğin kökünün kazınması şart.
Türkiye'yi hazirana kadar zor günler bekliyor, çünkü mücadele devam ediyor.
Şimdilerde ufkunu marjinal bir grup öğrencinin eylemleriyle daraltmış bulunan hükümet büyük fotoğrafı görmeli: Muhatabı üç beş kişilik öğrenci grupları değil, savcılığın Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirdiği planları hazırlayanlar ve yürütenler.