Bedavacılar! Alın size parasız üniversite
Dün "Parasız eğitim isteriz" diye zıplayan üniversiteli sosyalistlerin "bedavacı" olduğunu söylemiştim...
Çok kızdılar! Çuvallar dolusu mesaj attılar.
Bazıları nasıl da yoksul olduklarını anlatmış. Birkaç yüz liralık okul harcını dahi ödeyemediklerini söylüyorlar.
"Emekçi halkımız" ya da "Bu fakir millet" edebiyatı yapanlar da sürüyle tabii...
Fikrim değişmedi: Evet, parasız yüksek eğitim talebi; asalaklıktır, tembelliktir, avantacılıktır.
Bazıları, "Siz de Boğaziçi Üniversitesi'nde parasız okumadınız mı" diyor.
Evet, aynen öyle...
Ve Türkiye'nin en iyi okullarından birinde, parasız okumuş olmamı, bugün yanlış buluyorum.
***
Peki, önerim ne?
Önerim basit:
1) Tüm devlet üniversiteleri paralı olacak.
2) Ancak okula giderken ücret ödemeyecek; öğrenci borçlanacak.
3) Öğrenci borcunu, hayatını kazanmaya başladıktan sonra küçük taksitlerle ödeyecek. (İtiraz etmeyin, yazdıklarımı bir daha okuyun.)
Birkaç ayrıntı...
a) Herkesin vatandaşlık numarası sahibi olduğu bu dijital çağda, üniversite borçlularını tahsil etmek zor değil.
b) Sadece öğretimi değil; yol, yemek ve yurt harcamalarını da borçlanmak mümkün olacak.
c) Ödeme süreci, öğrencinin (diyelim ki) borcunun 10'da biri kadar ücret almasıyla başlayacak. Yani 50 bin lira borcu olan, 5 bin lira kazanmaya başladıktan sonra ödeme yapacak. (Tabii başka modeller de olabilir.)
d) Bu çark şimdi kurulsa... 6 yıl içinde döner... 6 yıl sonra üniversite sistemine para akışı başlar. O zamana kadar dişimizi sıktık mı; gerisi kolay.
***
Unutmadan... Bedavacılar bir de "eğitim hakkından" söz edip, bana Anayasa'nın 42'nci maddesini hatırlatıyor.
Anayasa şöyle diyormuş: "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz."
Evet, 42'nci madde bu cümle ile başlıyor ama bedavacılar ondan sonra gelen şu cümleye değinmiyor: "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir."
Yani... Günümüzde ilk ve lise öğretimi eğitim hakkına girer. Bu okulları tamamlamak herkesin hakkıdır. Ve bu süreç parasızdır.
Niye parasız? Çünkü devlet zorunlu kılıyor. Zorunlu kıldığı için de para almıyor.
Buna karşılık yüksek öğretim hak da değil, zorunluluk da... Niyeti olup, sınavı kazanan okur; istemeyen okumaz. (Hak ancak sınavı kazanınca doğar.)
Soru: "Zorunlu" eğitim ile "tercihe bağlı" eğitimi birbirine karıştıran bu öğrencilere nasıl bir ceza verelim?
a) "Mantık" kursuna gönderelim...
b) Aslında kafaları bal gibi basmasına rağmen, Anayasa'da "cımbızcılık" (oportünizm) yaptıkları için "ahlak" kursuna gönderelim...
c) Kulaklarını çekelim. (Uzuneşek oynamayı sevdiklerine göre bunu tercih edeceklerdir.)