Muhafazakâr sanat?

Muhafazakâr sanat?

Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, bir konferansta şöyle demiş: "Nasıl muhafazakâr kesimin bir demokrasi anlayışı varsa, 'muhafazakâr estetik', ve 'muhafazakâr sanatın' normlarını ve yapısını oluşturmak gibi bir yükümlülük içindeyiz..."
Prof. İsen acaba tam olarak neyi kastediyor? Mesela muhafazakâr sanat dediğinde aklında sanatçının işlediği "konu" mu var... Yoksa o konuyu ele alırken uyguladığı "yaklaşım" mı?
Örneğin "namaz kılan insan" gibi muhafazakâr dünyaya ilişkin bir görüntüyü resmetmek, muhafazakâr sanat yapmak için yeterli mi?
Picasso olsa, "çok açılı" kübist tekniğiyle o konuyu öyle bir resmeder ki ilk bakışta ne insanı görürsünüz, ne de namazı.
Prof. Mustafa İsen'in muhafazakâr estetik ve sanattan neyi kastettiğini daha açık biçimde, örnekler de vererek ortaya koyması... Böylece verimli bir tartışmayı başlatması çok yararlı olur.
***

Bu meseleyi önemsiyorum... Çünkü AK Parti döneminde yapılan sayısız hizmetin çoğu "estetik" açıdan "zayıf". Özellikle de yapılar...
Osmanlıdan ya da Selçuklulardan günümüze kalan üçbeş motifi binalara yerleştirdiğimizde ne yapmış oluyoruz?
Böylece geleneği mi koruyoruz? Yoksa geleneği yeniden icat mı etmiş oluyoruz? Estetikte muhafazakârlık böyle mi yapılır? Binanın cephesini bezemek yeterli mi; peki iç alanlar ne olacak?
Tabii bir de insan boyutu var: Muhafazakâr zenginlerin tüketim alışkanlıklarına baktığımda... Çoğu kez "şatafat", "tutarsızlık" ve hatta "zevksizlik" görüyorum.
Kadınların başını örtmesi, erkeklerin sakal ya da bıyık bırakması değil mesele... Genel manzara uyduruk bir modernleşmeden ibaret...
Parası olmasına rağmen gösterişten kaçınan mütevazı muhafazakârlar arasında ise sade, minimalist, abartısız bir estetiği oturtabilenler pek nadir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi