Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Medine’den Kerbela’ya 2

Medine’den Kerbela’ya 2

Narin bir çiçek gibi, babası kutlu elçinin elinde Kur'an'la doğup, Kur'an'la vefat etmiş bir annesi vardı ki, O nübüvvet ağacının en olgun meyvesi idi. Cennet hanımlarının efendilerinden, babasının hem annesi hem ciğerparesi, eşinin sadık sırdaşı ve yaralarını saran bir dert ortağı idi annesi Fatıma (r.a)

Birçok sahabe çocukları onlar ile beraber yetişti. Kardeşleri pak ve pek yüksek karakterli idiler. Bu çocukların yüksek ahlakları, her türlü yoksulluğa ve yalnızlığa, zulüm ve işkenceye rağmen cedlerinin izinden ayrılmamalarını sağlıyordu...

Bu nedenle Hüseyin'i (r.a) anlayabilmek için önce onun yetiştiği aileyi ve sosyo psikolojik iklimi tanımak yerinde olur diye düşünüyorum.

Bir aile düşünün ki, nübüvvet ağacının neşet ettiği, meyve verdiği, ilim ve irfanda zirve yaptığı, "Muhammedi Yolun" ayak izlerini taşıyan bir aile.

Kökü vahiy, gövdesi Allah Elçisi, dalları Fatıma ve Ali, çiçekleri ve meyvesi Hasan, Hüseyin, Zeynep olan bir ailedir. Vahiy bu aile de tek gündemdir. Allah'ın Elçisi bu ailenin çatısıdır, onları her türlü kötülüklerden, zaaf ve vesveselerden korumaktadır.

Vahyin ilk muhatapları ve uygulayıcıları onlar olmuşlardır.

Allah Elçisi s.a.v. gibi bir baba, dede, kayınpeder, muallim ve reisliği ile şefkati, vefa ve fedakârlıklarıyla ailenin derleyip toparlayıcısı olmuştur.

Babaların çocuklarına verebilecekleri en değerli şey, onlara doğru örnek olmak ve canları pahasına da olsa İslam'ın ve insanlığın ortak erdemlerine sahip çıkmaktır. Bu onlar için sözel ifadelerden, nasihatlerden, kitapsal metinlerden çok daha tesirli ve önemlir. Baba çocuğun dünyasın da önemli bir kahramandır. Çocuk kahramanı olarak gördüğü ve bildiği babasının, hayatıyla ve eylemleriyle kendisine örnek olmasını yol göstermesini bekler. Ve babanın hayatı, düşünceleri, inancı, bakış açıları çocuğa nakledilir ve bu canlı tarih nesilden nesile devam eder.

Hüseyin nübüvvet ağacının altında büyümüştü. Ve şimdi, kendisine "Ya Yezit'e biat edersin, yâ da sonuçlarına katlanırsın" deniyordu. Ne yapsaydı, nasıl davransaydı? Tarihte kimilerinin dediği gibi yoku yokuna, boş yere ölüme doğru mu sürülüyordu, yoksa ezelde tayin edilmiş, Muhammedi mesajın yegâne seçilmiş taşıyıcısı olarak mı seçilmişti. O bunu biliyordu ve hiç tereddüt etmeden inandığını savunmaya ve şehadete uçmaya karar verdi...

Nihayetinde Kerbela'yı Kerbela yapan da, her gün ve her mevsim İslam'ın tüm nesillere ve çağlara olan çağrısının Hz. Hüseyin'de vücut bulmasıdır. Bu yönüyle zilletten izzete hicretin timsalidir Hz. Hüseyin a.s.

Bu yüzdendir ki, Hz. Hüseyin asırlardır, başlı başına bir tarihi karakter olarak yaşıyor ve tüm insanlık için babası ve dedesi gibi mümtaz bir örnekliği temsil ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi