İçimizdeki Yezidler
Geçen haftanın en çok konuşulan ve tartışılan mevzularından biri de Muharrem ayı ve Hz. Hüseyin Efendimizin Kerbela’da şehid olması konuşuldu.
Rastladığım sohbetleri, yazıları, mümkün mertebe takip ettim. Gördüm ki, Hz. Hüseyin Efendimizin şehadeti konusunda; “Ben de Müslümanım” diyenler ittifak etmişti.
Şu soru aklıma geldi:
“Dinle diyanetle uzaktan yakından ilgisi bulunan hemen her kesimden insanımız, Hz. Hüseyin Efendimizin şehid edildiği hususunda hem fikir ve ittifak halindeyse, peki bir kısım ihtilaflar neyin nesi?
Sorular devam ediyor:
Kerbela’yı kan gölü haline getiren Yezid, Muaviye’nin oğluydu. Muaviye de oğlu da Müslümandı. Müslüman Müslümanı şehid etmişti. Böyle değil mi işin esası?
Savaşmayı aklından bile geçirmeyen ve barış sağlamak üzere Kerbela’ya ailesiyle gelen Hz. Hüseyin Efendimize Yezid neden savaş açtı ve şehid etti?
Bu soruların tek cevabı var. “Yezid’in; mal, mülk, şan, şöhret, bencillik, gurur, öfke, kin ve hasedine yenik düşmesiydi.
¥
Bugün İslam dünyasının ya da İslam toplumlarının pek çok yerinde yine savaşlar var, yine Yezidler nice Hz. Hüseyinleri yok ediyor.
Hangisinin savaş sebebinde; Kur’an-ı Kerim’den bir ayet var? Hangisinde Allah rızası var? Hangisinde Peygamber Efendimiz’in hayatından veya bir hadisinden işaret var?
Oysa her aklıselim sahibi Müslüman bilir ki, Kur’an-ı Kerim bir barış ve kardeşlik kitabıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) bir barış ve kardeşlik Peygamberidir. Din-i İslam; kardeşlik ve barış dinidir.
Bir Müslüman; “inanmakla ve iman etmekle yükümlüdür”, “zorla inandırmak ve iman ettirmek” gibi bir vazifesi yoktur. İman etmiş insanların hali zaten bir tebliğdir.
Bu çerçevede, ülkemizdeki veya diğer toplumlardaki Müslümanlar arası problemlere baktığımızda; “inanmadığı halde inandırma rantına tapınmanın zafiyeti görülmektedir.” Yani Yezid’in yenik düştüğü arzuları.
¥
Mesela hangi bir Müslüman Allah’ın birliğini, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Resullüğünü, kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Allah kelamı olduğunu reddedebilir?
Herhalde samimi bir Müslüman reddedemez. Ama Yezid gibi gururuna, öfkesine, kinine yenilmişse, elbet işine geleni kabul edip, gelmeyeni reddedebilir.
Peygamberimizi kabullenen bir Müslüman, Efendimiz’in göz bebeği torunu Hz. Hasan ile Hüseyin’i çok sever ve bağrına basar da, Efendimiz’in can yoldaşları sahabelerden birini veya birkaçını yok sayabilir, onlara karşı kin ve öfke besleyebilir mi?
Herhalde besleyemez. Sonra Sahabe Efendilerimiz Cennetle müjdelenmişlerdir. Allah’ın Cennetle müjdelediği Sahabelere karşı saygısızlık edilebilir mi?
Kısacası Muharrem ayı bana; Yezid gibi dünyalık menfaatlere dini alet etmemeyi, Hz. Hüseyin Efendimiz üzerinden İslam’ın bütünlüğüne zarar vermemeyi, Müslüman olsun olmasın, din çatısı altında nefsimi, öfkemi, kimseye karşı kullanmamayı öğretti.
İçimizdeki Yezidler; “Nefsimiz, gururumuz, bencilliğimiz, öfkemiz, kinimiz ve hasedimizdir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.