Asıl kavga İstanbul için
Son dakikada mahkemeye düşerek şölen havası gölgelenen kurultaydan sonra CHP'de mevzi savaşları başlayacak. Parti Meclisi'ndeki görev paylaşımları ilk adım olacak.
Merkez Yönetim Kurulu'nda görev alması muhtemel olan Süheyl Batum ile Gürsel Tekin, Önder Sav'dan boşalan koltuk için kapışacak. Daha doğrusu koltuğun sahibi Tekin; ama Batum'un sanki makam bölünmüş ve yarısı kendinde kalmış gibi davranmayı sürdürmesi bekleniyor. Genel sekreterlik yeni tüzükte MYK'nın en alt sıralarında bulunuyor; Batum, fiilen eski algıyı sürdürüp ikinci adam rolü oynuyor. BDP ile seçim ittifakı konusundaki çelişki pek çok konuda devam edebilir. Hatırlanacağı gibi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'in sert duruşuna rağmen Batum'un kapıyı açık bırakması tartışmaları alevlendirmişti. Tekin, bu tür iletişim kazalarını vesile yaparak Batum'u daha az görüneceği bir koltuğa buyur etmek isteyecektir. Seçime gidilirken partideki akortsuzluk gerçekten istenmeyen durumlara yol açabilir. Ayrıca Batum'un üzerindeki ulusalcı ve 'Ergenekon'u savunan adam' imajı, partinin yüzü olmasını engelleyebilir. Ergenekon yargılamaları ile arasına kontrollü bir mesafe koymak zorunda olan CHP, Batum'u geri mevzilere çekebilir. Zaten Nihat Matkap'ın görevden içtinap etmesi üzerine Batum apar topar genel sekreter yapılmıştı.
İkinci önemli mevzi savaşı İstanbul'da yaşanacak. İstanbul, bütün partiler için çok önemli ama CHP'de farklı anlamlar ifade ediyor. Kılıçdaroğlu'na genel başkanlık yolu Büyükşehir adaylığı ile açılmıştı. Milletvekili sayısı ve oy oranına yaptığı katkı ile seçim sonuçlarını önemli ölçüde etkiliyor. İstanbul'u elinde tutan, partideki etkinliğini artırıyor. Mevcut Başkan Berhan Şimşek'in MYK üyeliğini bırakarak geldiği düşünülürse ne demek istediğim anlaşılır. Önceki İl Başkanı Gürsel Tekin de siyaset piyasasına girmesini İstanbul'a borçlu. Mayıs ayındaki kurultayda MYK'ya girme hevesiyle il başkanlığından istifa eden Tekin, Sav'ın hışmına uğramıştı. PM'ye girip yönetimde yer bulamayınca İstanbul'a dönmek istemiş ama başaramamıştı. Şimşek'in istifasıyla boşalan MYK üyeliğine genel başkanın teklifine rağmen seçilememiş ve uzun süre ârafta kalmıştı. Ancak referandumdaki başarısızlıktan sonra Kemal Bey, Önder Sav'a diş geçirebilmiş ve Tekin'i genel başkan yardımcısı yapabilmişti.
Şimdi iktidar Tekin'in eline geçti ve İstanbul'a çekidüzen vermek isteyecek. Sav'dan aldığı güçle giriştiği icraatların yanında Şimşek'in "Partide bölgelere göre siyaset yapılıyor. İstanbul'daki örgütlenmeye bakarsanız bunu kimin yaptığı ortaya çıkar. CHP, bütün mezheplerin yeridir." sözlerinin de kayıtlara girdiğini düşünüyorum. Gürsel Bey'in tek sorunu İl Başkanı Şimşek değil. İbre Sav'ı gösterdiğinde 'Tekin'i istemiyoruz' diyen, Önder Bey'in altındaki koltuk çekilince il başkanını çalımlayarak biat kuyruğuna giren teşkilatlara el atması gerekecek. Ârafta bulunduğu dönemdeki tavırları not etmediğini düşünmek saflık olur. Eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın sağ kolu İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen de, bazı ilçe teşkilatları da hedefte olabilir. Kurultayda alınan yetki ve yaklaşan seçim İstanbul kavgasında Tekin'in elini güçlendiriyor. Milletvekili listeleri öncesinde kimse gölge genel başkana karşı sesini çıkaramaz. Fakat listeler açıklandıktan sonra gayri memnunlar toz kaldırabilir.
Kurultayda çiçeği burnunda ve medya desteği yüksek genel başkana karşı çıkmaya cesaret edemeyen klikler kozlarını İstanbul'da paylaşabilir. Zaten hedef tahtasına yerleştirip üzerini çizdirdikleri Tekin'e burayı kolayca teslim etmeye yanaşmayacaklardır. İstanbul'da sadece oy ve milletvekilliği kaybı yaşanmaz. Çok göz önünde durduğu için buradaki kavga görüntüsü partinin genel imajına fazlasıyla yansır. Çok hassas operasyon yapılmazsa kayıp büyük olur.