Hangi dil kadar nasıl bir dil de önem taşıyor!

Hangi dil kadar nasıl bir dil de önem taşıyor!

Diliniz ne olursa olsun, ister Türkçe, ister Kürtçe, ister İngilizce, isterse de Almanca.

Konuştuğunuz, okuduğunuz, yazdığınız dil kadar, neyi, nasıl söylediğiniz de önemlidir.

Dillle barışı, kardeşliği, dostluğu da inşa edebilirsiniz, düşmanlık ve ırkçılığı da.

Hitler de, Goethe de Almanca’yı kullandı ama farklı amaçlar için.

Şimdi Türkiye’nin gündeminde “demokratik özerklik” ve “iki dilli hayat” tartışması gündeme damgasını vurmuş durumda.

Kürtler, Türkler’den “iki dilli yaşamı” Türkçe talep ediyor, Türkler de buna şimdilik Türkçe hayır diyor.

Ama şu ana kadar olan medeni bir tartışma.

Toplumda kök salıp güçlenmesi, hatta sivil eylemlere geçilmesi durumunda atmosfer değişebilir.
Onun için dile dikkat etmek gerekir.

Nece konuştuğuna değil, ne konuştuğuna, ne söylediğine de bakmak gerekir.

Bir arada yaşamayı sıkıntıya düşürecek bir dil, kimseye fayda sağlamaz.

İster Türkçe, ister Kürtçe ifade edilsin, Öteki’ni düşmanlaştıran bir dil, faşizm yoluna taş döşemekten başka bir işlev görmez.

Bu açıdan, Başbakan Erdoğan’ın dilinin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den daha dikkatli olduğunu söyleyebiliriz.

“Resmi dili” öne çıkaran ama anadili yok saymayan bir yaklaşım.

Sıkıntı anadilin kullanım alanında çıkıyor.

Anadil eve ve sokağa mı hapsolacak yoksa kamusal alana girebilecek mi?

İnancımızı doğduğumuz aileden alırız.

Dilimizi de öyle.

Başörtüsü için talep ettiğimizden daha azını Kürtçe için talep edemeyiz.

“Kürtçe anadil olsun ama kamusal alanda olmasın” demekle, “Başörtüsü serbest olsun ama kızlar üniversiteye gitmesin” demek arasında bir fark yoktur.

Ama günümüz demokrasisinde bir halkın tüm iradesine ambargo koyup, farklı düşüneni imha ile tehdit etmek de yoktur.
Ülke, nüfus olarak içiçe geçmiş bir yaşam modelini sürdürürken, bu birlikteliği düşmanlığa dönüştürecek taleplerde bulunmak da yoktur.

O nedenle ben bugün gündeme gelen “demokratik özerklik” tartışmalarını seçime endeksli görüyorum.

Türk milliyetçiliğini kışkırtmak, çok partili bir Meclis yapısını sağlama almak amacıyla gündeme gelmiş görünüyor.

Öcalan ve PKK son yıllarda seçim havasını etkileyen en önemli unsurlar haline geldi.

Ecevit’e başbakanlık yolu açan Öcalan’ın Erdoğan’a Çankaya yolunu kapamasını umanlar olduğu hissi var bende.

Ancak böyle bir oyunun Türkiye’yi nerelere savuracağını iyi hesap etmeleri gerekiyor.

Bu açıdan kanaat önderlerinin dili çok önem taşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi