Ahlaksızlıktan ekmek yiyenler
Bir ülke ne kadar gelişir, büyür ve serpilirse; hırsızı, arsızı, mafyası, canisi, katili ve her türlü serserisi o kadar artar.
Gerçi bizim ülkemizde bu tür işlerin, İttihat ve Terakki’yle başladığı söylenir. Bütün bunlar İttihat ve Terakkicilerin ülkemize armağanıymış.
Bir saadet zinciri gibi birbirine bağlı olan İttihat ve Terakki zihniyetine mensup kişi ya da kişiler, her dönem kılıflar bularak işlerini yaparlarmış.
Hatırlanacağı gibi bir zamanlar ülkemiz resmi ve özel mafyaların kuşatması altındaydı. Mafya babaları, devlet yöneticileri, siyasiler ve medya kol kolaydı.
Mesela öyle aile fotoğrafları görülürdü ki, sonra pek çoğu devleti ve milleti dolandırmaktan yargılanmıştı.
Yaklaşık sekiz yıldır devlet soygunlarına rastlamıyoruz. Bu süre içerisinde hortumu kesilenler memleketi karıştırmak için mitinglerden teröre kadar her türlü yolu deneseler de umduklarını bulamadılar.
¥
Belki büyük hırsızlıklar ve ahlaksızlar hukuka takıldı ama küçükler hâlâ devam ediyor. Nedense devletin ilgili kurumları da bu işe bir türlü çözüm getiremiyor.
Demek ki, hırsızlar öyle arsız ve Allahsız ki, kimsenin gücü yetmiyor. İşte cep telefonuma gelen en son mesaj.
“Tebrikler! Gold paket hakkınız bulunmaktadır. Hakkınızın devredilmemesi için saat 19’a kadar falan numarayı aramanızı rica ederiz” diyor bir de telefon numarası veriyorlar.
Sanıyorum yetkililer bu telefon numaralarını biliyorlardır. Bunları tespit etmek ve kamuoyuna ifşa ederek, insanları uyarmaları mümkündür.
İlgili hırsızlık mesajından kısa bir süre sonra Turkcell’den uyarı geldi:
“Tanımadığınız numaralardan gelen ödül kazandınız gibi smsleri dolandırıcılık mağduru olmamak için dikkate almayınız” denildi.
¥
“Daha bunlar ne ki” dedirtecek cinsten bir başka uyarıda daha bulunmak isterim.
Özel bir kurumda çalışan bir genci, emniyetten aradığını söyleyen birisi, hemen bulunduğu yeri söylemesini ve orada beklemesini, emniyete götüreceklerini söyler.
O kişi de paniğe kapılır ve otobüste olduğunu, eve gittiğini söyler.
Arayan kişi, otobüsten inip, bulunduğu mevkii söylemesini ister. Bu arada arkadan bir sürü telsiz sesleri de duyulmaktadır.
Otobüste olan yaşlı bir adam gence; “inmemesini, gerekirse en yakın polis karakoluna gitmesini ve gelip oradan almalarını” tembihler.
Genç adam da o bölgedeki en yakın karakola kadar giderek durumu anlatır.
Polisler bunun bir “organ mafyası” olduğunu, rastgele numara çevirerek insanları kandırıp, organ hırsızlığı yaptıklarını söyler.
Bu kadar uyarıcılara rağmen hâlâ inananlar olabilir mi? Maalesef oluyor. Açgözlülük hırsızların en iyi ekmek kapısıdır.
Şu hatırlatmayı da yapayım.
Polisimiz ne tanıklara ne sanıklara ne de herhangi bir iş için vatandaşımıza; “Yerini bildir gelip seni alacağız” demez.
Hiçbir vatandaşımız da; “Haa öyle mi ben de şuradayım” diye beklemez. Polis bulur ve alır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.