Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Başbakan tarihe not düşerken Osmanlı filmleştirildi!

Başbakan tarihe not düşerken Osmanlı filmleştirildi!

Sesi çok çıkanın güçlü olduğu dünyaya sayın Başbakan adeta haykırdı:
“Hakkın değil gücün öne çıktığı, hukukun değil zorbalığın egemen olduğu bir düzene biz asla boyun eğemeyiz.”
Boyun eğmiyorsan baş kaldıracaksın demektir.
Yani İslam alemi ile birlik ve beraberlik mesajları. Kısacası farklı dış politika...
O zaman ben de “Muhteşem Yüzyıl” denilen karalamayı koyarım önüne.
Derim ki: “Toparlanma dediğin Osmanlı ruhuna vurgu yapıyorsan, işte o Osmanlı’nın dünyaca meşhur padişahının durumu budur.”
Yoksa durduk yerde öylesi iğrenç ve de Kanuni gibi bir padişahla uzaktan yakından alakası olmayan bir senaryo neyin nesidir?
Hem bu senaryoyu kafasında oluşturanlara bakıyorum, Kanuni kim onlar kim?
Sen daha bilmem nereni yıkamasını bilmiyorsun, kalkıyorsun cihan padişahına çamur atıyorsun. Bir gün gelir o çamurda boğulursun unutma.
Kurnazca bir yaklaşım. Filmin başını okuyan zannediyor ki Osmanlı ne muhteşem, seyredince midesi bulanıyor. Niçin öyle?
Şunun için öyle.
Sayın Başbakan’ın Kuveyt’teki konuşması ile bu filmi alt alta koyduğunuzda sorunun cevabı anlaşılır. Her kim ki Osmanlı derse, cevabı işte budur.
İftira sandıkları hemen açılır.
Belli odaklar öyle kussa da Müslüman halk bu iftirayı asla yutmaz.
Başbakan Kuveyt’ten İslam alemine sesleniyor:
‘’Bize söyledikleri şu;
‘Gazze’de bırak çocuklar ölsün, sen sesini çıkarma. Gazze’de abluka devam etsin sen bunu görme. Akdeniz’de korsanlık olsun, Akdeniz’de insanlara yardıma giden yardım gemisine korsanlar çıksın ve 9 kişiyi şehit etsin sen bunu duyma.
Kudüs üzerine planlar var, sen bunu işitme.
Bağdat’a kayıtsız kal, Kabil’i umursama, Darfur’u hissetme’.
Bize şunu da söylüyorlar.
‘Bak’ diyorlar, ‘Bütün dünya buna kayıtsız kalıyor. Bütün dünya susuyor. Bütün dünya tepkisiz. Bütün dünya bunu görmüyor, duymuyor, hissetmiyor.
Öyleyse siz de sesinizi çıkarmayın’ diyorlar. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?..” Ne müthiş manzara değil mi? Allah(c.c) kem gözlerden sakındırsın...
Bu konuşma üzerine yapacağımız en ilginç anonssa şudur:
Osmanlı’nın yıkılışından bu tarafa zalime, işgalciye, bebek katillerine anlayacağı dilde açık ve net hitap eden bir başka başbakan çıkmamıştır.
Geçmiştekiler çok az istisnası ile bağlı bulundukları localar sayesinde hep susma politikası izlediler. “Münasiptir efendim” diyerek İsrail’in zulmüne alkış tuttular.
AK Parti iktidarı ile dış politikada yeni bir sürecin başladığını görmekteyiz.
Bu süreçte evvela İsrail’e göndermeler var.
Başbakan demek istiyor ki “Ey İsrail, sahip olduğun yüksek teknoloji sayesinde Filistin topraklarında işlediğin cinayetlerin bir gün hesabını vereceksin.”
Bir başka mesaj ise, Avrupa Birliği’nedir. Bu birlik hiçbir zaman “Hıristiyan Kulübü” çerçevesi dışına çıkamadığından Türkiye’yi yıllardır oyalıyor.
O zaman Türkiye de başının çaresine elbetteki bakacaktır. Onların “Hıristiyan Birliği” varsa bizim de neden “İslam Birliğimiz” yok?
Hem de en zengin yer altı servetine sahip olduğumuz halde.
İşte Başbakan:
“Sen benim Filistin’deki kardeşimi insanlık dışı yöntemlerle katledeceksin, biz susacağız öyle mi?
Sen Akdeniz’de korsanlık yapacaksın, yardım gemisine saldıracaksın, benim 9 kardeşimi şehit edeceksin, biz buna tepkisiz kalacağız öyle mi?
Çilek tarlalarında, okullarda, oyun parklarında, hastanelerde çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden acımasızca cana kıyacaksın biz bunu görmezden, duymazdan geleceğiz öyle mi?..”
Bu şu demek olmaz mı?
Anadolu haklar açısından kıyamda, Ortadoğu artık uyanıyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi