Kan, petrol, yeni enerji düzeni, büyük dönüşüm
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın “İsrail'i haritadan sileriz” sözü, kıyameti kopardı, bölgesel gerilime neden oldu. Bu söz üzerine sayısız açıklama yapıldı, yazılar yazıldı. Ahmedinejad, ABD ve İsrail'in yıllardır anlatmak istediği ama dünyayı inandıramadığı “büyük tehdit” konusunda onların yapamadığını yaptı. Her ne kadar, böyle bir açıklama olmadığı söylense de, maksat hasıl olmuştu.
ABD Başkan Yardımcısı Hillary Clinton'ın benzer sözleri ise küçük haber olmanın dışında dikkat çekmedi. Clinton; “İranlıların bilmesini isterim ki, eğer ben başkan olsam, İran'a saldırırdık” diyen Clinton, “aptalca İsrail'e bir saldırı başlatmayı düşünecekleri gelecek on yılda, onları tümüyle ortadan kaldırabiliriz” dedi. Haritadan silme ile toptan yok etme arasında nasıl bir fark olabilir? Bunu da Hillary'in bir önceki açıklamasında görüyoruz: Kitlesel misilleme… Hiroşima ve Nagazaki'de yapılanlardan kat kat büyüğü…
Buradan ABD/İsrail-İran krizini tartışacak değilim. Bu krizin çok ötesinde, dünyanın her yerinde etkili olmasından endişe ettiğimiz, insanlık tarihinin en büyük bunalımlarından biri olabilecek bir kırılmaya dikkat çekmek istiyorum. Yeni siyasi düzen, ekonomik düzen, askeri düzen, güç kaymalarını içeren büyük dönüşüme…. Bu dönüşümün yol açabileceği savaşlara…
Birkaç gün önce okuduğum Michael T. Klare'in “Enerji savaşı dünyanın düzenini değiştirecek” başlıklı yazısı, (Türkçesi için, timeturk.com adresine bakılabilir) 21. yüzyılda gezegeni değiştirecek ana faktörleri dikkatimize sunuyor ve bence çok önemli şeyler söylüyor. Kaynak Savaşları (Resource Wars), Kan ve Petrol (Blood and Oil) kitaplarının yazarı olan Klare, bu yazıya konu olan tezlerini Rising Powers, Shrinking Planet: The New Geopolitics of Energy adı altında kitaplaştırdı.
“Dünyada petrol fiyatı yükselirken, gıda fiyatı da aynı orantıda artıyor. Bu gelişme yakın bir gelecekte dünyada benzeri görülmemiş bir servet ve güç kaymasının habercisi gibi. Güç kaymasının bir boyutunu dünya ekonomisinde üretim ağırlığının giderek Pasifik Okyanusu/Asya'ya doğru kayması oluştururken diğer boyutunu da enerji konusundaki yeni gelişmeler oluşturacak….”
Yazar, sıraladığı gelişmelerin, dünya çapında yaşanacak derin değişimin sinyalini verdiğini, enerji kaynakları giderek azalıp, paylaşımı üzerindeki küresel mücadele yoğunlaşırsa daha da çok bunlardan bahsedileceğini söylüyor. Güçler arası enerji rekabeti, enerji tedarikinin yetersizliği, enerji alternatiflerindeki yavaş gelişim, enerji fazlası ülkelere güç ve zenginlik artışı gibi başlıklar altında bugünün dünyasının resmini çıkaran Klare, sonuç ve en önemli bölümde, “artan ihtilaf riski” başlığı altında şunaları söylüyor:
“Tarih boyunca güçteki büyük geçişler normalde hep şiddetle birlikte geldi. Ya gücün zirvesindeki devletler imtiyazlı durumlarını kaybetmeyi önlemek için mücadele ediyorlar ya da meydan okuyanlar zirvenin üstündekileri devirmek için savaşıyorlar. Peki, bu şimdi olacak mı? Enerji zararında olan devletler enerji fazlası olan devletlerin petrol ve gaz rezervlerini zorla çekip kontrollerinden almak için kampanyalar başlatacak mı? George W. Bush yönetiminin Irak'taki savaşı bu tür bir teşebbüs olarak ya da enerji zararında olan ülke rakipleri arasından bazılarını elemek için olduğu düşünülebilir.”
“Enerji kazanımında göze çarpan askeri araçların kullanımından biri, enerji ithal eden devletler tarafından tedarikçilerine silah ve askeri destek transferidir. Hem ABD hem de çin, Afrika'da Angola, Nijerya ve Sudan, Hazar Denizi bölgesine Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan'a silah ve donanım göndermeye başladı. ABD, Nijer Deltası bölgesinde silahlı başkaldırıyı zapt etmeye özel vurgu yaparken; Dafur'da ayaklanmalarla tehdit edilen çin, Sudan'a silah yardımı vurgusu yapıyor..”
“Rusya da Hazar bölgesinde ve Basra Körfezi'nde petrol ve gaz üreten bölgelerde etki kazanma çabalarında silah transferlerini araç olarak kullanıyor. Moskova Orta Asya gazının Avrupa'ya naklinde tekel olmak istiyor.”
“Elbette tehlike bu tür çabaların zamanla büyük güç karışması tehlikesini arttıracaktı. Tarih bu tür yanlış hesapların kontrol dışına çıkan savaşlara götürdüğü pek çok örnekle dolu. Birinci Dünya Savaşına götüren yılları düşünün. Aslında bugün Orta Asya ve Hazar 1914'e götüren yıllardaki Balkanlara benzemekten fazlasını taşıyor.”
“Bunun götürdüğü sonuç basit ve sade: Bildiğiniz gibi dünyanın sonu.”
Haritadan silme, kitlesel yok etme, işgaller, iç savaşlar, rejim değişiklikleri, yeni harita taslakları, etnik gerilimler, terörle mücadele, politikacıların sözleri, ülkelerin yeni iç siyasi dizaynı, aydınların genel eğilimleri işte bu büyük dönüşümün, dönüşümle beraber yaşanabilecek büyük bunalımların izlerini taşıyor. Derin sistemik kırılma. Siyasi ve ekonomik düzenin değişmesi. Bu değişimin güç paylaşımıyla değil çatışmalarla şekillenmesi.
üstelik bu, küresel bunalımın sadece enerji boyutu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.