O zaman Danıştay Başkanına soralım?
İdare mahkemelerinde davalar en fazla 1.5 yılda karara bağlanırken, Danıştay’da dört-beş yıl neden gecikme oluyor?
Şunu da soralım. Bu soru cevap bulacak mı bulmayacak mı?
Yoksa hasır altı mı?
Sayın Adalet Bakanı’nın söyledikleri makul değil mi?
Diyor ki:
“Bir özür borcu varsa; adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlardan topyekün bir özür borcumuz var, yüksek yargı ve siyaset kurumları hep birlikte.”
Başka ne demeli?
İyi oldu dese iyi mi olurdu?
Buna karşılık Danıştay Başkanı sayın Mustafa Birden:
“Sayın Adalet Bakanı derhal özür dilemelidir” şeklinde cevap verirse, ülkenin en ciddi meselesi üzerindeki uzlaşma arayışı polemiğe dönüşür.
Şöyle diyelim:
Adalet Bakanı hakim-savcı değil ki sürüncemede bıraktığı dosyadan sebep vatandaştan özür dilesin. Özür dileyecek kişi varsa o da hakim-savcı alımlarını her seferinde ideolojik kaygılarla durduranlardır...
Yumurtlayan tavuğu kesiyorsun sonra da yumurta neden yok diye soru soruyorsun. Veya hakim adaylığı imtihanlarına ideolojik abluka...
Diyebilirler ki idari yargı görevini yapmasın mı?
Yapsın ama o kadar dosya sıra beklerken hakim alımlarını durdurma kararı jet hızı ile geçerse arkasından sorular gelir.
Bu sorunun soruş şeklinde hiç mi haklılık yok?
Her birimiz aynı köprüden geçmişken Refah Partisi döneminden itibaren ne değişti ki Danıştay ilgili dairesi hakim alımlarına yürütmeyi durdurma kararı vermeye başladı? Yine diyecekler, mahkeme öyle bir karar veremez mi?
Verir elbette, ama bu tip kararlar kamu vicdanında sürekli tartışılıyor.
Moğultay dönemindekiler neden durdurulmadı?
O dönem 30 puan alanı da hakim yaptılar...
Buna karşılık imam hatip liseli olup da kazananları elediler. Bir istisnası Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı’dır.
Sevgiler sunduğum Başkan meğerse o dönem hakimlik imtihanını kazanmış.
Şimdi de karşı grup “nasıl kazandı” diye başkanı suçluyormuş.
Öyle ya demek ki o kesimin adamı imiş!
Madem konu açıldı anlatayım. 1997’de 900 kişilik hakim adaylığı sınavı komisyon başkanı idim. Sınavlarda nasıl titiz davrandığımı o günkü kadrolar bildiği gibi sol basında “Adalet Bakanlığı’nda ilk defa tarafsız bir imtihana şahit oluyoruz” şeklinde manşetler atıldı.
900 hakim ve savcı kura çekerek görevlerine başladılar. Ne var ki bugünlerde yapıldığı gibi o gün de Danıştay ilgili dairesi geriye dönük imtihanları iptal etti.
900 hakim ve savcı görevlerine başlamışken mağdur edilirse sormazlar mı? Sen nasıl bir devletsin kardeşim? Hem veriyorsun, hem alıyorsun?
Allah’tan ki Danıştay Dava Daireleri dairenin kararını bozunca, 900 hakim ve savcı rahat bir nefes alabildi.
Sayın Danıştay Başkanı iktidarın durdurmalarla ilgili ithamlarına sert cevap verirken acaba geçmişi de düşünüyor mu?
Ankara İdare Mahkemesine uğradığımda orada staj yapmakta olan iki genç yakınıyordu: “Ailemiz zaten fakir, zor şartlar altında hakimlik imtihanını kazandık, ne var ki Danıştay yürütmeyi durdurdu, ne yapacağımızı şaşırdık.”
Sayın başkan, bunlara ne buyurur?
Yoksa bunlar da mı yargıyı töhmet altına bırakmaktır?..
Ne yapsak, olanlar karşısında küçük dilimizi mi yutsak!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.