Ülkenin gerçek sahipleri
İnanç, düşünce ve işleri farklı bir toplum içinde yaşamaktayız. Bu kimlikle yaşayanlara “karma toplum” denilmesi isabetlidir. Karma toplumda, beş nüfuslu bir ailede çeşitli inançlar görülebilir. Biri namaz kılarken, diğeri namaza karşı çıkabiliyor. Bu ailede kızlardan biri tesettürü tercih ederken, diğeri aynı tarzı tercih etmeyebiliyor. Baba içki içerken, hanımı seccade üzerinde ibadet ediyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuçta; karmaşık ailelerden, karmakarışık cemiyetler oluşur.
Karmakarışık cemiyetlerin gıdalandığı yerler farklı farklıdır. Gıdasını tek kaynaktan alan iki cemiyet vardır.
Biri; İslâm cemiyetidir ki, tüm gıdası Kur’an ve sünnet rehberliğinde Allah’la bağlantılıdır. İkincisi cahiliye cemiyetidir. Tek gıda kaynağı ise şeytan ve cehalettir...
Karma cemiyetle mücadele etmek, zor ve risklidir. Sabır ve ümit olmadan bu cemiyetle mücadelede başarılı olmak zordur. “Mekke’de zemzem, Türkiye’de votka içerim” ve “Akşam namazımı kılar, gece diskoma giderim” diyen bir mantığı ıslah etmek kolay mı?
“... Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise en ağır cezaya çarpılacaklardır. Çünkü Allah yaptıklarınızdın habersiz değildir. Bakara, 85.
Âyette İsrail oğulları anlatılıyor. Ancak Ebu Hureyre, İslâm ümmetinden olduğu halde, aynı yanlışlığa ve batıla kayacak olanlardan bahsetmektedir.
“...Dinlerini karıştırıp içinden çıkılmaz bir hale getirdiler... Öyle ise sen onları uydurdukları ile baş başa bırak...” En’am,137.
Âyeti ise, neyin doğru neyin yanlış olduğuna dikkat etmeden din adına herkesin aklına geleni konuştuğunuanlatıyor. ‘Mekke’ye gider Umre’mi yapar, Paris’e gider hayatımı yaşarım’ diyen bir zihniyet, mevzi olmaktan çıkıp, toplumsal bir hâl almıştır.
Böyle bir cemiyette barış ve kardeşliği, hak ve hukuku nasıl ihya edebiliriz?
1. Barışı zor hale getiren şey, ortak değer, hedef ve ideallerin olmayışıdır. İslâm cemiyetinin ve cahiliye cemiyetinin kendilerine göre hedef ve gayeleri vardır. Karma cemiyetlerin böyle bir gaye ve hedefi yoktur. Herkes ayrı baş çeker.
2. “(İnsanlar din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her gurup kendinde bulunan ile sevinmektedir.” Mü’minun, 53
Başarı ve mutluluğu, muhatabın başarısızlık ve mutsuzluğu üzerine kurmayalım. Rabbimiz, Kitabımız ve camilerde kıblemiz bir. Bir’lerimizi çoğaltmaya devam edelim.
3. “Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman ile geçmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma. Ey Rabbimiz, şüphesiz Sen çok şefkatli, engin merhamet sahibisin.” Haşr, 10.
Bu dua, Müslümanların kalbinde yer etmesi gereken bir duadır. “Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma.” Eş ve komşumuza, meslektaşlarımıza; bir vakfa, derneğe, teşkilata üye olan kardeşlerimize karşı kalplerimizde kin, nefret ve düşmanlık bırakma. Dualar, ancak böyle pratiğe taşınır.
“Ülkenin aile ocağı haline gelmesi” projesinin ilk adımı bellidir: Toplumsal barış. Bu barışın öncelikle çatıda yani devleti yöneten sorumlu insanların arasında olması gerekir. Bu önemli konunun gündeme gelmesi ise, bir asırlık cumhuriyet döneminin mercek altına alınıp, doğruların ve yanlışların birbirinden ayırt edilmesi ile mümkündür.
Toplumun öncüleri durumunda olan nice kurum sorumlularının söz ve tavırları, sırtını kuvvete dayayarak hareket eden insanları göz önüne getiriyor.
Buna rağmen, gün geçmiyor ki gizli ve sinsi simaların gerçek kimlikleri ortaya çıkmasın. Sonuçta ise kazananlar, bu ülkenin gerçek sahip ve sorumluları olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.