Hür Adam (2)
Daha 12 yaşından itibaren ömrünün sonuna kadar hürriyeti kısıtlanan “Hür Adam”ın yazdıkları, bugün 38 dilde 52 ülkede okunmakta ve anlatılmaktadır.
Ömrünün en güzel çağlarını, ya ülkesinin kurtuluşu için savaş cephelerinde, ya da memleketine ve milletine barış hizmeti sunduğu için hapishanelerde geçirmiştir.
1. Dünya Savaşı’nda Ruslara esir düştüğünde kampı ziyaret eden Rus komutanı Grand Duke Nicholas Nikoloaevich, esirlerin yanından geçerken herkes ayağa kalkar ve sadece Bediüzzaman kalkmaz.
Rus komutan bu hale çok bozulur, hemen geri dönerek; “bu şahsın neden ayağa kalkmadığını” sordurur. Bediüzzaman ise şöyle cevap verir:
“Yüreğimdeki iman, mensubu olduğum dinim, komutanın önünde ayağa kalkmaktan beni met etmektedir.” Olayın sonrası daha da ilginçtir. Geçelim.
Aynı Bediüzzaman, Afyon cezaevindeki koğuşunda asılı bulunan çamaşır ipinde gezinen sinekler rahatsız edilmesin diye ipe çamaşır serdirmemiştir.
Dahası da var. Kendisini zehirleyenlerin kılına zarar gelmesini engelleyip, hakkını helal eden bu büyük barış insanını anlamak için nasıl bir idrak gerek acaba?
............
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatının filme çekilme arzusu, yaklaşık 10 yıldır üzerinde durulan ve tartışılan bir meseledir.
Hür Adam filmini yapan Mehmet Tanrısever’in dışında kalan ve üstadın hayatını çekmek isteyen sinemacılar, çeşitli zamanlarda bir araya gelerek istişareler yapmışlardır.
Toplantıların hemen hepsine birçok kelli felli ağabeyler ve iş adamları da katılmıştır. İstişare amaçlı buluşmalarda genelin kanaati, üstadın hayatının çekilmesi yönünde olmuştur.
Böyle bir filmin, Bediüzzaman’ın manevi varlığına bir şey katacağına inanmadığını söyleyenler olmuştur, onlardan biri de bendim.
Lakin Mehmet Tanrısever çıktı ve çekti. Denilir ki, “iyi niyetle yapılan işin kötüsü olmaz.” Zaten filmin bütününde olumsuz bir şey yok, olması da beklenemez.
Harcanan emeğe ve niyete bir şükran ifadesi olarak filmi izlemeliyiz. En azından muhalefet eden kesimlere karşı buğz etmek için yine izlemeliyiz.
........
Malum, daha film vizyona girmeden fitne ve fesat odakları, olmayan bir bardakta, olmayan bir damla suda fırtına kopardılar.
Bediüzzaman risalelerde yaşadıklarını anlatırken der ki; “Bana Türkler hiç eziyet etmedi.” Türk diye kastettiği çeşitli etnik kökenlerden olan fakat bu vatana, bu millete, bu dine kökten bağlı insanlardır.
Daha filmi izlemeden kin ve öfkelerini kusanlara bakıldığında görülür ki bu topraklara, bu millete ve bu milletin değer yargılarına yabancı olan kişilerdir.
Bediüzzaman Hazretleri, son yüzyılın en barışçı insanıdır. Tarihçe-i Hayat’ını okuyan herkes bilir ve anlar. Bediüzzaman’a düşman olmanın bir mahzuru yoktur. Yeter ki tanıyarak düşman olunsun.
Yalnız düşmanlarına bile hayır dua etmiştir Bediüzzaman. Onu tanımak için önce insanı sevmek ve insanca düşüncelere sahip olmak gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.