CHP’li Genç Sekreter
Kişi, sevdiğine karşı kör ve sağır olurmuş.
Böyle olunca da, sevdiğinin hatalarını görmez, kusurlarını söylemezmiş.
Buna ideolojik saplantı veya taassup da diyebilirsiniz.
Bir şeyi körü körüne savunmak, yanlışı bile bile desteklemek, iyi bir şey değil!
Irkî taassup kavmiyetçiliği doğurmuştur.
Dini taassup taklitçiliği doğurur, siyasi taassup da militarizmi…
***
Geçenlerde, çoktandır binmediğim şehirlerarası bir otobüste seyahat ettim.
Ön koltukta bir numarada oturan gencin yanındaki koltuktu yerim.
Gençlerle seyahat ve sohbet etmeyi hep severim.
Spor giyimli, yakışıklı ve bıçkın görünümlü bu gençle ilginç bir yolculuk yapacağım baştan belli olmuştu.
Selam vererek yerime oturdum.
Tahmin etmediğim biçimde selamımı çok güzel bir üslupla aldı.
Ve konuşma faslı başladı.
***
Genç kendini tanıtırken; 26 yaşında olduğunu, askerliğini yaptığını, şehir merkezinde kahvehane işlettiğini, aynı zamanda açık öğretimde okuduğunu anlattı.
Okulda okurken tanıştığı bir kızla da yakında evleneceğini söyledi.
Sohbetin ilerleyen bölümlerinde belki siyasetin de konuşulacağını tahmin ederek kendisinin CHP’li olduğunu ve gençlik teşkilatında sekreterlik yaptığını da ilave etti.
Bu konuşkan ve açık yürekli genç hoşuma gitmişti.
Askerlik, okul, iş hayatı, evlilik derken, sohbet siyasi hayata geldi dayandı.
CHP’deki değişimden Kılıçdaroğlu’nun performansına, Baykal ve Sav operasyonundan Gürsel Tekin’in gelecek planlarına kadar her şeyi konuştuk.
Fikirlerimiz değişmese de, değişen şey kanaatlerimiz oldu.
Birbirimizi daha yakından tanıdıkça, önyargılar da ortadan kalkış oluyordu.
***
CHP’li gençle yaptığım 3 saatlik seyahat boyunca vardığım sonuç şu oldu:
İyiliği savunan bir insan, kötü olduğuna inanarak hiçbir şeyin ardına düşmez.
Onun iyi olduğuna inanır veya inandığı şeyin iyi olduğunu düşünür, öyle savunur.
Eğer, ideolojik saplantısı yoksa, taassup içinde değilse, önyargılarına tutsak olmamışsa; daha doğru, daha güzel ve daha iyiyi gördüğü zaman fikrini mutlaka değiştirecektir.
Bu aşamada, önceden savunduklarını test etmek, sorgulama yapmak, kaçınılmazdır.
Çünkü, mukayese edeceği alternatif bilgiler ve düşüncelerle karşı karşıyadır artık.
İyinin daha iyisi, hatta en iyisi olabileceğine inanmaya başlar.
Kötünün daha kötüsü, en kötüsü olabileceğini de ihtimal dahilinde tutar.
***
Seyahat sonunda, CHP’li bu gencin belki partisinden değil ama, bazı fikirlerinden vazgeçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Çünkü, keskin ve kararlı söylemler gitmiş, yerini daha yumuşak ve olabilirli cümleler almıştı.
Benden telefon numaramı almasını ve mutlaka ziyaret edeceğini söylemesini de bunun bir işareti olarak değerlendirdim.
Pek çok CHP’li gibi, sohbet boyunca bu genç de ısrarla şunları vurguluyordu:
“Kılıçdaroğlu lider olamaz.
Baykal ve Sav, asla bir kenarda pasif duramazlar.
Kilit isim Gürsel Tekin’dir.
Şimdiden teşkilatlarda kadrosunu oluşturmaya başlamıştır.
Kılıçdaroğlu seçimlerde başarısız olursa, Gürsel Tekin yerine geçer.
Türkiye CHP’siz olamaz.
CHP bu güne kadar örnek bir muhalefet anlayışı sergileyemedi.
Doğru-yanlış demeden her şeye karşı çıktı.
Halkın gelenekleri ve dini değerleriyle kavgalı oldu.
Kendini iyi anlatamadığı için de iktidar olamadı.
Şayet CHP, kendini iyi anlatır, halkı da iyi anlarsa, o zaman iktidar olacaktır…”
***
Bu genç kadar CHP’nin üst yönetimi de parti hatalarını iyi okuyabilir, doğru politikalar üretebilirse, hem Türkiye kazanacaktır, hem kendileri…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.