Lübnan Başbakanı bu tepeye mutlaka çıkmalı
Pazar günü Güney Lübnan'daydım. İslami Direniş neferlerinin 1985-2000 yılları arasında İsrail'e karşı mevzilendikleri ve işgal altındaki vatan topraklarının kurtuluşunu yeşertmek için kanlarıyla suladıkları Mleeta (Mılita) tepesine çıktım.
Hizbullah, bu tepeyi açık hava müzesine çevirmiş. Mücahitlerin siperleri, çalıların arasına gizlenmiş roketatarlar, icabına bakılmış İsrail tankları, Abbas Musavi'nin bombardıman altında namaz kıldığı yer...
Burada verilen kutlu mücadele sayesinde İsrailliler 2000 yılının Mayıs ayında Güney Lübnan'ı (Şabaa Çiftlikleri hariç) terk etmek zorunda kaldılar. Her gün yüzlerce Lübnanlı ve yabancı turist, kurtuluşun sembolü haline gelen bu tepeyi ziyaret ederek, direniş savaşçılarına selam gönderiyor. Orada tanıştığımız bir İslami Direniş mensubu, halkın ilgisinden çok memnun olduklarını, fakat Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin ilgisizliğinden şikâyet ettiklerini söyledi.
Başbakan, buraya hiç gelmemiş. Hatta, Sayda'nın ötesindeki Güney Lübnan topraklarına (Şii bölgesine) başbakan olarak daha hiç ayak basmamış. Lübnan Başbakanı gibi değil de Kuzey Lübnan Başbakanı veya Sünni Başbakanı gibi davranmış. Bu, doğruysa eğer, korkunç bir aymazlık.
Tamam, Güney Lübnan'a vaziyet eden Şii kardeşlerimiz de Hariri'nin buraya hoş gelmeyeceği mesajını vermiş olabilirler; ama ne olursa olsun, Hariri, "Lübnan Başbakanı" sıfatının hakkını vermek için Güney'i ziyaret etmeliydi... O tepeye çıkmalıydı... Ülkesinin işgal edilmiş topraklarını kurtaran mücahitleri selamlamalıydı...
Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin katledilmesiyle ilgili davaya bakan (veya bu davayı manipüle eden) uluslararası mahkeme ile ilgili hükümet krizi çok önemli, ama bu kriz aşılsa bile 'mezhepler krizi' Lübnan'ın başını ağrıtmaya devam edecektir. Saad Hariri'nin Ankara'ya gelip Erdoğan'la istişare etmesi yahut Erdoğan'ın Lübnan meselesine bir çözüm bulmak umuduyla Şam'a gidip Esed'le görüşmesi güzel de, Lübnan Başbakanı ülkesinin güneyine gitmedikçe bunlar sadra ne kadar şifa olabilir ki?
Saad Hariri şimdi başbakanlıktan düştü. Belki yeniden başbakan olur. O değilse illa ki başka bir Sünni lider... Lübnan'da arabuluculuk rolünü iyiden iyiye benimseyen ve bunu yapmakla çok iyi eden Ankara'nın, müstakbel Lübnan Başbakanı'na ilk tavsiyesi, "O psikolojik duvarı yıkmak için Güney'e tarihî bir ziyaret" olmalıdır.
'ERDOĞAN, BİZİ EVİMİZE GÖTÜR'
Beyrut'taki Burc El Baracin kampından Muhammed Huseyn Ebu Hassan diyor ki:
"Filistin'de doğdum ve Filistin'de ölmek istiyorum. Çocukken beni vatanımdan sürdüler. 62 senedir Beyrut'ta, bu mülteci kampında, vatanıma kavuşmayı bekliyorum. Tam ümidimi kaybetmek üzereyken Erdoğan çıktı. Erdoğan bizi inşaallah evimize götürecek."
Filistinli mülteci meselesi herhalde Erdoğan'ı aşar, ama Ebu Hassan amcaya "Bunu yazacağım" diye söz verdim ve yazdım işte.