Mânevî Yangının Alevleri İçinde
Büyük bir evin üst katında yaşıyorsunuz. Siz yatakta uyurken gece alt katta yangın çıkıyor. Duman, gürültüler, feryatlar sizi uyandırıyor. Siz aldırmıyorsunuz, sağdan sola dönüp yine mışıl mışıl uyumaya devam ediyorsunuz.
Bugün ülkemizde manevî yangınlar ortalığı kasıp kavuruyor, biz aldırmıyoruz, tınmıyoruz, gaflet uykusunu sürdürüyoruz.
Manevî yangınlarda ilk yapılacak işler nelerdir?
1. Yangını söndürmek için çalışmak. Yangın söndürme uzmanlığı, kudreti, imkanı varsa bizzat, yoksa söndürmeye çalışanlara yardımcı olarak, destek vererek.
2. Manevî yangının manevî hayatlarını ve ebedî saadetlerini tehdit ettiği kimseleri ateşten kurtarmaya çalışarak.
Ülkemizdeki dinsizlik ve irtidat (dinden) çıkma yangınları belki de milyonlarca vatandaşımızın imanını tehdit ediyor. Onların imanı tehlikede iken bizim yan gelip yatmamız delilik olmaz mı?
Bırakın başkalarını kendimiz de yanma tehlike ve tehdidi ile karşı karşıyayız. Bari kendimizi, çoluk çocuğumuzu kurtarmak için canla başla çalışalım.
Din iman elden gidiyor, Şeriat gitmiş, bütün büyük günahlar âşikâre işlenir olmuş, ahlaksızlık pislikleri boyumuzu aşmış... Biz bu hengâme içinde nelerle uğraşıyoruz?.. Faydasız günlük dedikodular... Faydasız polemikler, horoz dövüşleri... Hiçbir işe yaramaz ıvır zıvır konular... Geleceğimiz çok ama çok parlak ve pespembedir, nurlu ufuklara çılgınlar gibi dört nala koşmaktayız edebiyatı...
Toplumda yoğun ve genel şekilde haram yenmesi manevî bir yangın değil midir?
İffetsizlik, hicabsızlık, yaygın fuhuş manevî bir yangın değil midir?
On yaşındaki mektep çocuklarının uyuşturucuyla tanışması manevî bir yangın değil midir?
Her eve giren fitnevizyonların ekranlarından oluk oluk akan müstehcen yayın lağımları manevî bir yangın değil midir?
Lüks, israf ve sefahatin zirveye çıkması, toplumda sosyal adalet olmaması, zenginlerin alabildiğine saçıp savururken fakirlerin zaruret içinde inleyip sürünmesi hep birer manevî yangın değil midir?
Cami yanarken, minareye hoparlör takmak akıl kârı mıdır? Geçtiğimiz mübarek Ramazan ayında birtakım cemaatler beş yıldızlı otellerde görkemli ziyafetler verdiler... Alt katta yangın, üst katta ziyafet.
Bendeniz naçiz bir Müslüman olarak olup bitenlere, gidişata, hadisata elbette ateistlerin, materyalistlerin, pozitivistlerin, inkarcıların gözlükleri ile bakmam. Onlara göre ülkenin ve halkın durumu çok parlak olabilir, bana göre değil. Ben Kur'an ne diyor, Sünnet ne diyor, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye ne diyor, Hikmet-i islamiye ne diyor ona bakarım.
Müslüman bir ülkede halkın sadece yüzde onu beş vakit namaz kılıyorsa o ülke yana yatmış, yıkılmaya başlamış demektir.
Faizin/ribanın yaygın ve genel şekilde alınıp verildiği, yenildiği bir İslam ülkesi iflah olmaz.
Siz beton yapıların çoğalmasını Türkiyenin âbâd olması şeklinde mi görüyorsunuz yoksa?
Ben hızlı trene, uçağa, hava meydanına, milyonlarca lüks otomobile bakmam; Cuma ezanı okununca dükkanların ve iş yerlerinin kapanıp kapanmadığına bakarım.
Beni büyük şehirdeki renk, ışık cümbüşü, yoğun trafik, korna sesleri, bir yanan bir sönen neonlar, bilgisayarlar, elektronik cihazlar, fast foodlar ilgilendirmez; ben Müslüman kadın ve kızların tesettür-i şer'îye uyup uymadıklarına bakarım.
Fizikî yangınların dumanı, alevi, harareti vardır. Manevî yangınlar başkadır.
Fizikî yangın insanın fani dünya ömrüne son verebilir.
Manevî yangın ebedî hayatı ve ebedî saadeti yakıp kül eder.
Evet, yangın var!..
* (İkinci yazı)
Fikir Hürriyeti İyi Midir?
Sultan Abdülhamid devleti 33 yıl ayakta tuttu. Herkes aklına geleni söylese ve yazsaydı devlet 3 sene bile ayakta kalamazdı. Nitekim Meşrutiyet ilan edildikten, fikir hürriyeti sağlandıktan sonra Osmanlı devleti on sene içinde battı.
Fikir hürriyeti kötü ve zararlı mıdır? Öyle bir şey demedim. Yerine göre çok faydalıdır, yerine göre zarar verir.
Bugün oldukça fikir hürriyeti var, herkes konuşuyor ve yazıyor, her kafadan ayrı ses çıkıyor. İyi mi oluyor, kötü mü, kararı siz verin.
Müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar demişler. (Fikirlerin çarpışmasından gerçek şimşekleri çıkar). Zamanımızda fikirler çarpışıp duruyor ama ortaya hakikat çıkmıyor. Akıllar karışıyor.
Dinsize hürriyet verilirse dinsizlik yapar. Densiz densizlik yapar.
Büyük bir gazete, büyük bir tv kurmak için milyonlarca dolar gerekli. Bu sermayeyi bulamayanların dişe dokunur fikirleri olsa bile kendileri konuşur kendileri dinler.
İki cahil, iki kötü niyetli, iki sapık fikir çarpışması yaparsa ortaya aydınlık değil, bol bol karanlık, is, kurum çıkar.
Bir ara bazı Müslümanlar tv kuracağız, İslam'a hizmet edeceğiz diye teşebbüse geçmişlerdi. Tv kurdular, sonra ne oldu?İslam'a hizmet edebildiler mi?
Hürriyet bir nimettir. Bu nimeti kullanmasını bilmek gerekir. Aklı, fikri, kültürü, gücü, hürriyeti kullanmaya yetmiyorsa bir işe yaramaz, hattâ zarar verir.
Gazetelerin iki türlü satışı vardır:
1. Bayi satışı. Vatandaş gider gazete bayiinden satın alır.
2. Bin türlü rica ve baskı ile abone kaydedilir.
Önemli olan bayi satışıdır. Bir gazetenin bayi satışı 35 bin, abone satışı bir milyon... O gazeteye büyük, etkili gazete demek doğru olur mu?
Fikir hürriyeti var, eyvallah. Lakin bu hürriyeti kullananın fikri yoksa, yahut fikri yeterli ve kaliteli değilse ne olacak?
Medya ileri ülkelerde dördüncü kuvvettir. Bizde bir ara birinci kuvvetti. Şimdi kaçıncı kuvvettir bilemem.
Biz Türkiye Müslümanları medya konusunda karşıtlarımızdan ve düşmanlarımızdan önde miyiz? Onlardan daha güçlü müyüz? Onları yenebiliyor muyuz? Püskürtebiliyor muyuz?
Türkiye'de El-Cezire ayarında ve gücünde bir tv ve internet sitesi kurabildik mi?
Müslüman kesim artık çok zengin, Müslümanlarda para çok... Para iyi bir uşak, kötü bir efendiymiş. Bizim paramız uşak mıdır, efendi midir?
Bu memlekette çoğunlukta olduğumuz, oldukça hürriyete sahip bulunduğumuz, sistemi iyi kötü demokratik olduğu ve maddî imkanlarımız da bulunduğu halde niçin istediğimiz âdil düzeni kuramıyoruz?
Aklımız kültürümüz mü yeterli değil? Bizi hedefe ulaştıracak iyi bir plan ve program mı yok?
Çok güçlü, çok müspet, çok üstün fikirler ve vasıflı fikir adamları olacak ki, fikir hürriyeti bir işe yarasın.