Son terör olayları -1-
Orta Doğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı’na (OBİV) mensup emekli büyükelçi ve emekli generallerden oluşan “Dış Politik ve Savunma Araştırmalar Grubu”nun hazırladığı 19 Kasım 2007 tarihli “Son Terör Olayları” başlıklı araştırma yazısı şahsen aylardır anlatmaya çalıştığım görüşleri özet olarak kamuoyuna arz etmiştir. Bu raporda emeği geçen bütün şahsiyetlere takdirlerimi arz eder, hizmetlerinin devamını dilerim. Bu kıymetli yazıyı tek kelime ilave etmeden ya da tek kelime çıkarmadan aynen okuyucularıma arz ediyorum:
1- Öcalan’ın tutuklanması ile bir duraklama dönemi geçiren PKK’nın geçen yıldan itibaren, özellikle de, Temmuz 2007 genel seçimlerini takiben son zamanlarda terör eylemlerini artırdığı gözlemlenmektedir. Bunun başlıca nedenleri şöyle özetlenebilir:
-Eylem yapılmamasının PKK’ya yeni katılımları menfi yönde etkileyerek bizatihi terör örgütünün geleceğini tehlikeye sokabileceği düşüncesi.
-Seçimlerde AK Parti’nin DTP’den çok daha fazla oy almasının bölge halkının çoğunluğunun etnik bir partiden çok milli bir partiyi tercihi.
-DTP’nin TBMM’ye katılımının mücadeleyi siyasi zemine kaydırarak PKK’nın rolünün aşınmakta olduğu hesabı.
-Türkiye’yi Kuzey Irak’a kapsamlı ve geniş bir harekâta zorlayarak çatışma cephesini genişletme arzusu.
-Kuzey Irak’taki Kürtleri de çatışmaya methaldar etmek. Soruna uluslararası bir boyut katmak. Türkiye’nin başta ABD, AB ülkeleri ile ilişkilerini gerginleştirmek isteği.
-Buna ilaveten, PKK’nın ülke içinde ayrıca bir halk hareketini tahrik ederek bunun ciddi iç ve dış yansımalarından yararlanmak istenmesi de muhtemeldir.
2-Başbakan Erdoğan’ın Başkan Bush ile Washington’daki görüşmesinde konunun öncelikle ele alındığı bilinmektedir. Görüşme sırasında, Başkan Bush’un PKK’yı terörist ve ortak düşman ilan etmesini, bunu takiben Bağdat yönetiminin ve Barzani’nin ağız değiştirerek PKK’dan terörist olarak bahsetmelerini ve Türkiye sınırında bazı önlemlere başvuracağını ifade etmelerini olumlu olarak nitelemek mümkündür. ABD tarafının “Anlık istihbarat (Actionable Intelligence)” bilgilerinin paylaşılması önerisi diğer önemli bir noktayı oluşturmaktadır. Bunun kapsam ve ölçüsü ayrıca ne derece etkili olacağı şu anda kestirilememekle beraber herhalde PKK’nın Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik eylemlerinde belki bir kısıtlama unsuru olabileceği akla gelmektedir. Görüşmeden çıkan ana mesaj, şüphesiz açıkça telaffuz edilmemekle birlikte, kısa süreli, ufak çaplı sadece PKK’nın terör yuvalarını hedef alacak bir sınır ötesi harekâta ABD’nin ve Irak’ın (Kuzey Irak dahil) karşı çıkmayacağı hususudur. Uluslararası kamuoyunun da hissiyatının bu istikamette olduğu görülmektedir.
3-Bugün varılan noktada neler yapılabilir?
-Irak’a ve ABD’ye karşı politikalarımızın yeni bir değerlendirmeye tabi tutulmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede ABD ile son yıllarda zaman zaman sertleşen ilişkilerin kamuoyunu da etkileyen sürekli sürtüşme ortamının giderilmesi, belirli bir güvene dayalı olarak ileriye dönük bir persfektifle geliştirilmesine çalışılması gerekmektedir. Irak’la sorunlara güvenlik açısının yanı sıra siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel açılardan yaklaşılmasının, gerek Bağdat yönetimi gerek Kuzey Irak’la hiç kimseyi küçümseyip dışlamadan temasların artırılmasının, ilişkilere içerik kazandırılmasının, iş birliği alanlarının genişletilmesinin Türkiye’nin Kuzey Irak’ta gözü bulunmadığının, ancak bölgenin teröristlere melce olarak kullanılıp buradan Türkiye’ye saldırılar düzenlenmesinin kabul edilemeyeceğinin, hedefin teröristlerin bölgeden çıkartılıp sınır güvenliğinin sağlanması olduğunun, bu meyanda Yunanistan ve İran dahil birçok ülkenin yaptığı gibi Erbil’de de bir an önce Başkonsolosluk açılması imkanları üzerinde durulmasının uygun olacağı akla gelmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.