Endişeli kadının hüsnü kuruntusu
Geçen gün laikçi bir hanımla ayaküstü sohbet ediyordum. Bana bir gazetedeki haberi gösterdi.
(Hani başta büyük takımlarınki olmak üzere, futbol taraftarları bir araya gelmişler de... "Tek yumruk" olarak, Başbakan'ı ve AKP'yi protesto etmişler de... Derin devletin zamanında Aydın Doğan'ın almasını uygun gördüğü gazete de bunu allayıp pullayıp sunmuş da... İşte o haber.)
"Ne güzel, değil mi" dedi kadın bütün saflığıyla, "her zaman birbirini yiyen taraftarlar, bu kez hep birlikte Tayyip'i protesto ediyor."
"Onlar bildiğimiz, normal taraftar değil ki" dedim. Şaşırdı: "Nasıl yani?
Hepsi formalı ama..."
"O yürüyüşü yapanlar, nasıl diyeyim... (Ürkütmeyecek bir kelime aradım)... Bir nevi solcu işte... Tabii onlar da takım tuttuğu için, protestoya formalarla çıkarak, sanki taraftar çok rahatsızmış gibi bir görüntü yaratıyorlar."
"Gerçek taraftarlar ise bunlara çok kızıyor: 'Takımımızın adını siyasetinize karıştırmayın' diyorlar."
Bunları söyleyince hanımın yüzünden bir hayal kırıklığı bulutu geçti.
Futbol kulüplerinin, yani Aziz Yıldırımların, Adnan Polatların, Yıldırım Demirörenlerin hükümeti protesto ettiğini sanıyordu.
Yaşı 50'yi aşmış olmasına rağmen, Türkiye'de siyasetin nasıl yürüdüğünü hala anlayamamıştı. Ya da şöyle diyeyim: Anlamamayı tercih etmişti.
Çünkü nasıl olsa siyaseti, onun adına askeriye yürütüyordu. Ordu biraz geri adım atıp da, iş başa düşünce, tecrübesizlikleri işte böyle ortaya çıkıyordu.
Anlayacağı bir metafor kullanmaya çalışarak, "Karagöz oyunu bu, Karagöz! Siyasi bir hayal perdesine bakmaktasınız" dedim.
Elimdeki kadeh, itiraz etmesini engellediği için sustu. Hüzünlenmişti.
Gerçek karşısına dikilene kadar, "hüsnü kuruntu" insanı mutlu eder.