Anayasa nasıl yapılmamalı?
'Ayı kırk fıkra bilir, kırkı da armut üzerine.' Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu yeni anayasa deyince sadece 'başkanlık sistemi'ni anlıyor.
İnsanın kendi sabit fikirlerini alaya alması bir özgüven göstergesi. Kuzu'nun Taraf'ta, Lale Kemâl'e yeni anayasa hakkındaki tezini 'ayı fıkrası' olarak nakletmesi aslında uzun zaman sonra vardığımız yeri de gösteriyor.
Yeni anayasanın nasıl yapılacağı konusunda elimizde bir yol haritası yok. Ama hiç olmazsa bir anayasanın nasıl yapılmaması gerektiğini artık biliyoruz. AK Parti'nin 2007'de, profesör Ergun Özbudun başkanlığında anayasa hukukçularından oluşan heyete sipariş ettiği anayasa, bize neyin yapılmaması gerektiğini öğretti. İçerik çok iyiydi; beğenmeyenler tartışarak geliştirebilirdi. Yanlış olan, yöntemdi. 2007 yılının sonlarında, Kartepe'de AK Parti kurmayları ile Anayasa ekibinin bir araya geldiği bir anayasa toplantısı yapıldı. O toplantıda ben de bir tebliğ sunmuş ve hazırûna somut bir öneride bulunmuştum: Hazırlanan anayasa taslağını çelik bir kasanın içine kilitleyip, anahtarını denize atmak. Sonra eklemiştim: 'Bu da yetmez, kasayı da denize atmak gerekir.'
Yeni anayasa yapmak bir arsanın üzerine yeni bir binanın ana omurgasını yerleştirmek gibi bir iş. Hepimiz ihtiyaç duyduğumuzda bu binanın içine girecek, soğuktan, fırtınadan, yağmurdan, güneşten korunacağız. Anayasa taslakları, bir mimarın bizim önümüze somut bir maket koyması, bizim de maketlerden birini tercih ederek binanın tamamlanmasını onaylamamız anlamına geliyor. Anahtar teslimi binayı kabul edeceğiz ve içine yerleşip yaşayacağız. Sonra da kaçınılmaz olarak bulduğumuz kusurlardan şikâyet etmeye başlayacağız. Hazır bir eve girip yaşamakla her santimetrekaresi sizin eseriniz olan bir eve yerleşmek arasındaki farkı düşünün.
50 yıldır, askerî usullerle inşa edilmiş bir barakaya mahkum edildik. Yazın sıcak, kışın soğuk bu barakada tek tip üniforma ile sıra düzeni içinde yaşamaya alıştık. Sağına soluna yaptığımız ekler, içine yaptığımız düzenlemeler sonucu değiştirmedi. Bugün bu bina yerle bir oldu. Yenisi ise ortada yok. Türkiye bugün fiilen anayasası olmayan bir ülke. Çok basit siyasî sorunların anında sonu gelmez anayasa tartışmalarına yol açması bu yüzden.
Türkiye, Kürt sorununu yeni anayasa ile çözecek. Alevîlerin şikâyetleri ancak yeni bir anayasa ile düzeltilecek. Burhan Kuzu'nun hiç aklından çıkmayan başkanlık sistemi önerisi, anayasa ile bir şekle bağlanacak. Askerî vesayet düzeninin geride bıraktığı yıkıntılar, yeni anayasa ile temizlenecek. Daha etkili ve verimli bir devlet cihazı, bu anayasa ile işlemeye başlayacak.
İhtiyaçlarımız ortada. Dünyanın şartları belli. Tecrübelerimiz, birikimlerimiz yeterli. Dünya üzerinde yepyeni bir kıta keşfetmeyeceğiz. İçine yerleşip barış içinde birlikte yaşayacağımız, sağlam, işlevsel bir bina inşa edeceğiz. Özgürlükleri genişleten, ideolojisi olmayan, herkesin kendisini eşit ve onurlu vatandaş hissedeceği, hukukun her alanı düzenlediği ve halk iradesine ve murakabesine dayanan bir düzen kuracağız. Ve bu işi birlikte yapacağız. Tek tek her taşını, tuğlasını, kirişini inceleyecek, elden geçirecek ve birlikte inşa edeceğiz. Sadece bizim eserimiz olan bir binanın en muhteşem bina olma ihtimali var. Sadece bize ait olan bir binanın sağlamlığından, güvenilirliğinden emin olabilir ve içinde emniyetle yaşayabiliriz. Bu yüzden önemli olan anayasanın içeriği değil, anayasanın nasıl yapılacağı meselesi. Cevap da belli: Herkesin bir tarafından tutarak ortak olduğu mümkün olan en geniş katılımlı bir anayasa yapım sürecini gerçekleştirmek.
Anayasanın nasıl yapılmaması gerektiğini tecrübe ederek öğrendik. Öyleyse acele etmeyelim. Seçim atmosferi, anayasa taslaklarının meydan savaşına sahne olmamalı. Tersine, seçimlerde her parti geniş katılımlı bir anayasa yapım sürecine sağlayacağı katkıları taahhüt altına almalı. Anayasa maddeleri değil, anayasa prensipleri ve daha önemlisi anayasanın nasıl yapılacağı tartışılmalı.
AK Parti'nin niyeti ve iradesi belli. MHP, hazırlıkları olduğunu söylüyor. Geriye bir tek CHP'nin bir anayasa taahhüdüne girişmesi kalıyor. Anayasayı söz konusu etmeden CHP'nin bir kampanya dönemi geçirmesi mümkün mü?