Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Gül, Dink, Yazıcıoğlu...

Gül, Dink, Yazıcıoğlu...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Strasbourg'da, ziyaretine katılan gazetecilere yaptığı açıklamada, Hrant Dink cinayeti için Devlet Denetleme Kurulu'nun devreye girebileceğini söyledi. 4 yıldır devam eden davanın bir arpa boyu yol almadığı düşünülürse, bu yaklaşım, çok önemli bir gelişme. Sayın Cumhurbaşkanı'nın dedikleri özetle şöyle:


"Herhangi bir şekilde buna benzer olayların tamamen olmamasını garanti etmenin yolu, bunları tam aydınlatmaktan geçiyor. (AİHM'nin Türkiye'yi böyle bir konudan dolayı mahkûm etmesini) Tabii ki hazmedemem... Zaten kendi vatandaşını koruyamamışsın. Oradaki ihmaller belli. İkincisi, insanlar yakalanmış ama yakalanmış olmasına rağmen, bu kadar süre geçmesine rağmen her şey daha neticelenmemiş. Bu bizim için büyük bir zaaf, tabii çok mahcubiyet... Bir de mahcup olmayıp pişkinlik gösterirsen, o zaman daha kötü bir durum ortaya çıkar. Bu tür şeylerde güçlü bir tavır konulursa bir dahakini önlüyor bunlar... İşte o zaman caydırıcı oluyor."

Sayın Gül'ün, "mahcup olmayıp pişkinlik gösterirsen, daha kötü bir durum ortaya çıkar" ikazından, herkesin, her kurumun kendine pay çıkarması gerekiyor.

Sayın Gül'ün Dink cinayetinde devreye girmesinin, neden çok önemli olduğunu anlatan gelişmeyi biliyorsunuz. Birkaç gün önce, Devlet Denetleme Kurulu'nun, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve beş kişinin vefat ettiği helikopter kazası ile ilgili 800 sayfalık raporunun özeti açıklandı. Bu raporda insanı dehşete düşüren tespitler var. En dikkat çekici ayrıntı, helikopterin düşmesi sonrası, bölgede alçak irtifada uçtuğu belirlenen çeşitli "hava araçları"nın varlığı. Rapora göre, kazadan hemen sonra bölgeye ulaşan bir ya da birkaç helikopterden inen kişi ya da kişiler, olay yerinde, henüz ortaya çıkarılamamış eylemler gerçekleştirdikten sonra, düşen helikoptere ait olan ve yer belirlemeye yarayan 'GPS' cihazlarını da alarak yanlarında götürmüşler. Bu tespit, düşen helikoptere neden 48 saat sonra ulaşıldığını da açıklıyor. Hayatta olan iki kişiden cep telefonu sinyalleri gelmesine rağmen saatlerce ve ısrarla başka taraflarda arama yapılması da kafaları karıştırıyor. Devlet görevlilerinin, emniyet birimlerinin yanlış istihbaratları, oyalamaları da izaha muhtaçtır. Şimdi özel yetkili savcıların devreye girmesi bekleniyor.

Nereden bakarsanız bakınız, "bu ülkenin çivisi çıkmış arkadaş" dedirten vahim gelişmelerle karşı karşıyayız.

Yargının köhnemiş yapısı, devlet görevlilerinin ihmal ve suistimallerinin söz konusu olduğu böyle bir süreçte, Çankaya'da Sayın Gül'ün varlığı, kamu vicdanı ve adaletin sağlanması için bir teminat olmaktadır. Şahsen ben, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nun el atmadığı takdirde, Dink davasının da, zamanaşımına uğramasından, benzer cinayetlerde olduğu gibi suikastların, tetikçilerin üzerine yıkılmasından endişe ediyorum.

Yeri gelmişken Sayın Gül'ün, başkanlık sitemi hakkında "çekincelerim var" ikazını da yerinde bulduğumu söylemeliyim. Bu konunun tartışılması, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraya bırakılmalıdır. Zira Cumhuriyet tarihinde ilk defa bundan sonraki cumhurbaşkanını halk seçecektir. Bu yeni bir durumdur. Halkın seçtiği cumhurbaşkanının konumu tabii ki bugünkünden daha güçlü olacaktır. O cumhurbaşkanı ile parlamenter sistemin işleyişine, ahengine, muhtemel sıkıntılara bir bakmamız lazım. Başkanlık sistemini yine tartışalım. Ama evvela somut olarak yeni durumu bir görelim. Kimse ABD'yi, Fransa'yı başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerini de şimdiden örnek göstermeye kalkmasın. Türkiye'nin tarihî ve kültürel müktesebatı, değerleri, yapısı unutulmasın. Bir de AB üyeliği konusu var. Üç sene, beş sene sonra nereye gelinecektir, onu da görmek lazım. Seçimlere giderken bir de başkanlık sistemi tartışmaları açmanın âlemi yok. Çankırılıların ne güzel deyişi var: Kirpi, deliğine sığmamış, bir de arkasına çalı bağlamış...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi