Schindler’in Listesi yalan... Kurtlar Vadisi Filistin gerçek!
Günler hatta haftalar boyu süren tartışmalardan sonra, “beklenen gün” nihayet geldi ve Kurtlar Vadisi Filistin filmi, dünden itibaren gösterime girdi...
Filmin “kapalı gişe” oynaması; hem filme, hem “Mavi Marmara”ya ve hem de “Filistin meselesi”ne gösterilen hassasiyetin bir ifadesi olsa gerek.
Ben, filmi “özel bir gösterim”de izledim... Bu duyarlılıklarından dolayı Pana Holding CEO’su Kürşat Coşkun Ufuk’a ve vekili Haşim Akkaya’ya teşekkür ediyorum... Tabiî; böyle “muhteşem bir film”e imza attıkları için, “Şaşmaz kardeşler” ve ekibi ile, emeği geçen herkesi, ayrı ayrı tebrik ediyorum.
Kutlar Vadisi Filistin için toplam, “10 milyar dolar” civarında bir para harcanmış... Filmde, asıl oyuncuların yanı sıra “13 bin figüran” rol almış ki; bunun önemi şurada...
“Sinema tekniği”ni bilen arkadaşlarımdan öğrendiğime göre; Yüzüklerin Efendisi, Mumya ve 300 Spartalı gibi dünyaca ünlü filmlerde “animasyon”a başvurulup, meselâ “20 kişi”nin rol aldığı bir sahne “200 bin kişi” gibi gösterilirken, yani, bir nevi “kes kopyala” tekniği uygulanırken, Kurtlar Vadisi Filistin’de, hiç “animasyon” tekniğine başvurulmamış... Yani, gördüğünüz bütün karakterler, “gerçek.”
İşte bundan dolayıdır ki; “13 bin figüran”ın rol alması, “her yönüyle gerçek” yapmış filmi...
Oynayanlar gerçek,
Filmin kendisi gerçek!..
“Yalan” olan hiçbir şey yok!..
MAVİ MARMARA’NIN İNTİKAMI
Seyrettiğimiz veya seyredeceğiniz gibi; film, “Terör Devleti İsrail askerleri”nin, Filistin’e “insani yardım” götüren Mavi Marmara gemisine düzenledikleri “insanlık dışı kanlı baskın”la başlıyor...
Sahneler o kadar “gerçekçi” ki, olayı yaşayanların anlattıklarını tıpatıp yaşıyorsunuz!.. Bir “film” değil de, sanki “o anın görüntüleri” monte edilmiş filme!..
Mavi Marmara gerçek!..
Gemide yaşananlar gerçek!..
Polat Alemdar ile arkadaşları Memati ve Abdülhey, 9 Türk’ün öldürüldüğü “kanlı baskın”ın intikamını almak üzere yola çıkıyorlar... Tabiî, “İsrail’e” değil, “İsrail’in işgali” altındaki “Filistin toprakları”na... Sonradan onlara “Filistinli Abdullah” ve bir şekilde “Amerikalı Yahudi vatandaşı Simon Levy” de katılıyor...
Polat ve arkadaşlarının hedefi, Mavi Marmara’ya saldırı emrini veren Moşe’den intikam almak ve onu “öldürmek”tir!..
Film, bu “intikam süreci”ni anlatıyor!..
Ancak, açık konuşmak gerekirse; senaryosu Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan tarafından kaleme alınan, Zübeyir Şaşmaz tarafından yönetilen film, “görsel bir ziyafet” sunuyor.
Özellikle “aksiyon” sahneleri o kadar başarılı ve o kadar “gerçekçi” ki; Amerikan filmleri yanında haltetmiş...
“Amerikan sinemasının da üstünde” bir film yapmış Şaşmaz kardeşler!..
En önemlisi de;
Bütün “oyuncu”ları, “role uygun karakterler”den seçmişler... Hani, bir elbise, bir insanın üzerine “kitap gibi oturur” ya, filmdeki oyuncular da öyle...
Hepsi rollerine uygun... Bundan daha iyi oyuncu bulunamazdı herhalde!..
Dediğim gibi;
“Senaryo”sundan, “aksiyon”larına ve “oyuncu”larına varıncaya kadar, “mükemmel” bir film... “Rambo” serisi de sönük kalır yanında, “gişe rekorları” kıran diğer Amerikan filmleri de!..
“Teknik” olarak da, “senaryo” ve “aksiyon” olarak da, nefesler tutularak izlenen bir film...
KAFALARA KAZINAN YAHUDİ YALANLARI
Ama benim, en çok dikkatimi çeken şey ne oldu biliyor musunuz?.. Filmde, “mesaj verme kaygısı” güdülmemiş... Çünkü, filmin kendisi baştan-sona “mesaj!”
Hani, Peygamber Efendimiz Hz .Muhammed (SAV) bir hadis-i şeriflerinde buyurur ya;
“Düşmanınızın silahıyla silahlanınız!”
Kurtlar Vadisi Filistin’de, işte tam da bu buyruk yerine getirilmiş...
“Siyonist İsrail’in silâhı”nı kullanmışlar ve “Filistin’in yaşadığı zulmü” öyle bir “dramatize” etmişler ki, onların “mazlumiyet”lerini öyle bir “duygusal” havada yansıtmışlar ki, “İşte bu” dedim, “İşte sanat bu!”
Malûm; “Siyonist İsrail” yıllar boyu aynısını yapmıştı... “Siyonist yalanları”nı öyle bir “dramatize” etmişler, öyle bir “psikolojik savaş” yürütmüşlerdi ki; o filmleri izleyenlerin “iki gözü iki çeşme ağlamaması” ve “mazlum”(!) Yahudilere acımaması mümkün değildi!..
Ki, o filmlerin hepsi de “yalan” üzerine kurulmuştu... Meselâ; 1993’te “7 Oscar” alan “Schindler’in Listesi” adlı film, bir “hayal ürünü”ydü!..
“Tam bir palavra”ydı!..
Çünkü ortada, “Schindler’in Listesi” diye bir vak’a yoktu!..
Film, Steven Spielberg’in kafasında ürettiği bir “fantezi” idi!..
Dahası, Nazi Almanyası döneminde sahibi olduğu fabrikada çalışan ve bin Musevi işçinin hayatını kurtardığı için tarihe geçen Schindler, aslında olayların yaşandığı dönemde “hapishanede” bulunuyordu!..
Dahanın da dahası;
“Siyonist İsrail” tarafından “Bir Yahudi kahramanı” diye lânse edilmeye çalışılan Oscar Schindler denilen adam, aslında bir “Nazi casusu”ydu!..
YALANLAR ÜZERİNE FİLM
Bütün bunlar, “belge”leriyle sabit!..
Sadece “Schindler’in Listesi” değil;
İkinci Dünya Savaşı sırasında “sekiz yaşında bir çocuk” olarak evinden kaçıp, “kurtlarla büyüdüğünü” iddia eden ve bunu anlattığı kitapla dünya çapında ünlenen Belçikalı Misha Defonseca’nın öyküsü ve bu öykü üzerine çevrilen film de “yalan” çıkmıştı, iyi mi?..
O kadın hiçbir zaman “kurtlarla yaşamadığı” gibi, “Yahudi bile değil”miş!..
Sizin anlayacağınız;
“Schindler’in Listesi” yalan!..
“Kurt Kadın” yalan!..
Ve şimdi de;
“Piyanist” yalan!..
“Piyanist” dedim de, aklıma geldi.
Hani, bir “şiir” okunuyordu o filmde
“Bizi acıtırsanız, ağlamaz mıyız?
Bizi gıdıklarsanız, gülmez miyiz?
Bizi zehirlerseniz, ölmez miyiz?
Bize zulmederseniz;
Öç almaz mıyız?”
O filmde;
“Tekerlekli sandalyeye bağlı olduğu halde, balkondan atılan zavallı Yahudi” ile, “ayağa kalkmadığı için, faşist Alman askerleri tarafından cezalandırılan masum Yahudi” sahneleri vardı...
Ve tabiî, “öç” şiiri!..
Meğer;
“Piyanist” de bir “Nazi ajanı”ymış ve aslında “Hitler’e çalışıyor”muş, iyi mi?..
Uzun lâfın kısası;
“Yahudi”leri biliyorsunuz...
Yıllar yılı “ısrarla ve tekrar tekrar” nasıl bir “zulüm”e, nasıl bir “soykırım”a uğradıklarını anlattılar!..
Anlattılar değil, “soykırım, soykırım” diye diye “insanların beyinlerini yıkadılar!”
Hayır, yıkama da değil,
“Beyinlerine kazıdılar!”
Niçin?.. Bütün dünya “Hitler’in nasıl bir soykırımcı olduğunu” bilsn/görsün diye!
Bu konuda, yüzlerce/binlerce “kitap” yazıldı!..
Çoğu yalan olan bu kitaplardan hareketle onlarca/yüzlerce “film” çevrildi!..
Evet; “ısrarla” ve “tekrar tekrar!”
O SORU, ŞİMDİ SORULDU
Bugüne kadar da, hiç kimse şu soruyu sormadı:
“İspanya’da, Almanya’da ve Polonya’da Yahudilere işkence edenler, onları fırınlarda yakanlar arasında bir tek Arap, bir tek Müslüman var mıydı ki; İsrail, yıllardır Filistinli Müslümanlardan intikam alıyor?.. İsrail, faşist ülkelerde gördüğü zulmün bin beterini niye Filistin’e uyguluyor, niye onları fosfor bombalarıyla öldürüyor?”
İşte bu soru, Kurtlar Vadisi Filistin’de soruluyor... Hem de; “Amerikan vatandaşı Yahudi Simon Levy” tarafından;
“Yahudileri Polonya’da öldüren ve kamplara dolduranlar arasında bir tek Arap var mıydı?!?”
FİLM DEĞİL, SANKİ BELGESEL!
Ama, bugünün Siyonist İsrail’i, hem de “silâhsız sivil masumları” katlediyor!..
“Tekerlekli sandalye”ye mahkûm bir çocuğu yere yatırıp, evi buldozerle başına yıkıyor!..
Çocuğunu “savaş ortamı”ndan kurtarmak için kucağına alıp koşan bir adamın üzerine yüzlerce mermi sıkıyor!..
Bütün bu “sahne”ler bir “senaryo”, bir “kurgu” ve “hayal ürünü” değil!..
Bütün bunlar, “Filistin halkının her gün yaşadığı gerçekler”den ufak bir bölümünün beyaz perdeye yansıması!..
Adeta, bir belgesel!..
Yani; “Schindler’in Listesi, Kurt Kadın ve Piyanist” filmleri ne kadar “yalan” ise, Kurtlar Vadisi Filistin o kadar “gerçek.”
İsrail’i ve “İsrail güdümündeki Almanya”yı rahatsız eden de, işte bu “gerçeklik” olsa gerek!... Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, “zalimin zulmü”nü ortaya seren “gerçek”leri örtbas etmenin imkânı yok!..
Böyle bir film yapılmalıydı!..
“Arap gazeteleri”nin manşetlerden verdiği haberlerde de ifade edildiği gibi, böyle bir filmi, aslında “Araplar” yapmalıydı...
“Ama” diyorlar;
“Bu cesur filmi de Türkler yaptı!”
Gidin bu filme...
Gidin ve “Siyonist maskesi”nin nasıl düşürüldüğünü kendi gözlerinizle görün!..
Gidin de;
“Yürekten tebrik” edin Şaşmaz kardeşleri!..
Gidin de, gurur duyun insanımızla...
==================
Kollektif aptallar şirketi!
Kim, ne derse desin; “Mavi Marmara’ya ithaf” edilen Kurtlar Vadisi Filistin filmi, “sinema”da bir “intifada” başlangıcıdır...
Bu film, “Türkler beceremez” kompleksini yıkacak ve “bizim gerçeklerimizi” anlatan başka filmleri de tetikleyecektir!..
Aynı şekilde; Başbakan Tayyip Erdoğan da, “siyaset”te bir “intifada” başlatmış, bölge halklarının gözünde bir “kahraman” olmuştur!..
Bakın Tunus’a, bakın Mısır’a... Oralardaki “halk hareketleri”nin temelinde bir “Erdoğan özlemi” vardır... Tunus da, Mısır da ve hatta diğer “antidemokratik ülkeler” de, aslında “kendi AK Parti’lerini, kendi Erdoğan’larını” aramaktadır...
“Olayların seyri”ni okumayan geri zekâlı bazı CHP’liler ve ebleh “kollektifçi”ler, bir yandan “isyan” çağrısı yapıyor, bir yandan “provokatif gösteri” düzenliyorlar ki; sanki halk peşlerine düşecek!..
Ulan gerizekâlı embesiller, bölge halkı “despot”lara karşı direniyor ve ülkelerini “kendi Erdoğan’ları”nın yönetmesini istiyor...
Siz de kalkmış, “AK Parti’ye direnin” çağrısını yapıyorsunuz!..
Ne yani; “Erdoğan” gidince, “CHP despotizmi”nin geleceğini bilmeyecek kadar salak mı bu millet?..
Zaten onun için, halktan hiç “karşılık” bulamıyorsunuz ya...
Siz, bunu bile anlamayacak kadar “ebleh”siniz!..