Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Sosyal yaşama müdahale

Sosyal yaşama müdahale

Son günlerin en moda tartışmalarından biri de rakı üzerine kurulu, “sosyal hayata müdahale” başlığı altında yapılıyor.
Doğru, sosyal hayata müdahale var. İktidar karşıtı imtiyazlılar, kene gibi devletin sırtından inmeyip, milletin hakkını sömürenler, halkın sosyal yaşamına müdahale ediyorlar.
AK Parti’nin iktidara gelmesinin sebebi de zaten bu malum çevrelerin, yıllardan beri halkın sosyal hayatına müdahale etmelerinin sonucu değil midir?
Eğer siyasi tarihimizde kuruluşundan bir yıl sonra bir parti iktidara geliyor ve iktidarını sürdürüyorsa bunu çok iyi okumak gerekir.
Çok gerilere gitmek lazım ama şimdilik yakın tarihe uğrayalım. 28 Şubat, sosyal hayata müdahale değildi de neydi?
Hemen ardından meydana gelen Ergenekoncuların yaptıkları ve yapacakları sosyal yaşama müdahale değil de neydi?
28 Şubat, Ergenekon ve şimdilik kısmen rayına oturan HSYK’nın yapıp ettiklerinin neresinde devlet ve millet vardı?
Cumhuriyet tarihinden bu yana halkın sosyal yaşamına müdahale edilmediği üç dönem vardır. Menderes, Özal ve Erdoğan dönemi.
Her üç insan da halkın kendi hür iradesiyle iş başına getirdiği insanlardır. Bu üç dönemin dışında halkın sosyal yaşamına müdahale edilmeyen tek bir gün gösterilemez.
Hele CHP zihniyetli çevrelerin yaptığı eşkıyalıklar; bırakın insanı, hiçbir canlı varlığın kabul edemeyeceği gayri insani müdahalelerle doludur.
Hangi birini sayalım, hangi birini yazalım. Daha dün gibi aklımda “Allah” denilen evlerin baskın gördüğü yıllar. Bunlar sosyal hayata müdahale değil miydi?
…….
Çok yeni bir örnek vereyim. Dün Habervaktim internet sitesinde haber vardı.
Sosyal yaşama müdahale işte böyle olur. Haber şöyleydi:
“Kartal veya Gözcü, en kısa zamanda çevredekilerin duyacakları şekilde Yüzbaşılar Camii ile belediye hoparlöründen dinî yayın yapılmasını, Kur'an okunmasını sağlayacak.
Yayın, cep telefonuna kaydedilecek. Duyumu alan, ortalığı karıştırmak için polise ihbarda bulunacak.
Derhal sivil savcılığı da arayarak ihbarı yenileyecek. Polise, durumu Donanma'ya da bildireceğini, bunların artık hadlerini aştığını söyleyecek."
Gölcük Donanma Komutanlığı'ndaki gizli bölmede ele geçirilen bir belgede yer alan bu ifadeler, kaos oluşturmak için halka nasıl tezgah kurulduğunu gözler önüne seriyor.
Balyoz'daki Çarşaf ve Sakal planlarına benzer bu çalışmanın, plan olarak kalmayıp 2008 yılında uygulamaya konulduğu ortaya çıktı.
Gölcük Değirmendere'de görevlendirilen elemanlar, plan doğrultusunda 'irtica yaygarası' koparmak için cami ve belediye hoparlörlerinden Kur'an, ilahi ve vaaz yayını yapılmasını sağlamış.
Ardından da ortalığı karıştırmak amacıyla polis ve askerî birliğe ihbarda bulunmuşlar. Ancak her şey planlandığı gibi yürürken, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın imam hakkında başlattığı soruşturma, oyunu bozmuş.
Çünkü merkezî vaaz sistemi frekansına çevre apartmanlardan girilerek cami hoparlöründen dinî yayın yapıldığı tespit edilmiş.”
Buyurun, bu işin adı ne oluyor şimdi?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi