Ne zaman şairliğe soyunsam bilin ki kederden
Nicedir hastayım kimseler bilmez halimden
Salgındır ‘geçer’ dediler kurtulamadım öksürükten
İlaçlar fayda etmeyince yardım istedim nenemden
Bugünlerde hastalıkla boğuştuğum için gündemimde sadece hastalar, hastalıklar, hastaneler var. Gündemdeki hiçbir madde cazip gelmiyor.
Tat alma duygum yok, koku alma duyum yok. Öksürük ve aksırık birbirini kovalıyor. Şöyle bir hastanelere uğrayıp derdime derman arayayım dedim.
¥
Hükümetin sağlıkta yaptığı devrimi insan hasta olunca daha iyi anlıyormuş. Acilde para istemiyorlar. Kimse “niye geldin” dercesine insanın yüzüne ters ters bakmıyor.
Birkaç sayfadan ibaret liste ile eczaneden içeri girince, eczacı kendisini doktor yerine koyup, satmak istediği torpilli ilaçları satmıyor ve hastaya ilgi yerine kazık atmıyor.
İlaç dünyasında acayip para dönüyormuş. Paragöz doktorlarla eczacılar ve ilaç firmaları arasındaki para trafiği kolay çözülebilecek bir şey değilmiş.
Hükümet bu konuda sıkı bir denetim yapıyormuş ama iş öyle büyük boyutlardaymış ki, bir yeri tamir ederken, diğer bir yerde açık kalıyormuş.
Sağlık reformu konusunda CHP ile belli doktorlar ve eczacılar hangi noktalara itiraz ediyorlarsa bilinmeliymiş ki orada birtakım dümenler var demekmiş.
Bu arada benim de aldığım ama yan tesirleri fazla olduğu için kullanmadığım ilaçlardan birinin reçetesinde; “alkol alanlar kullanamaz” yazıyordu.
CHP’lilere ve benzeri familyalara duyurulur. İşte bakın bu bir mahalle baskısıdır. Alkol alan vatandaş hasta olunca alkol alıyor diye o ilacı kullanamayacak mı?
Anarşiden başka beslenme kaynağı olmayan CHP, ilaçlardaki “alkol alanlar kullanmasın” ibaresinin çıkarılması için sokak çatışmaları meydana getirmelidirler.
¥
Alkol almadığım halde ben de ilaçların bir faydasını bulamadım. “Geçmiş olsun” diye arayan bir dostum dedi ki;
“Yahu senin gibi kıraç toprakların adamına modern laboratuvarlarda imal edilmiş, birinin faydasını diğerinin yok ettiği, yararından çok zararı olan karışımlardan meydana gelmiş, yan tesirleri başka hastalıklara yol açan ilaçlar ne yapsın. Koca bir bardak çayın içine yarım limon sık, iç yat ve bir güzel terle, sabaha bir şeyin kalmaz” dedi.
Dostum doğru söylüyordu, nenem de öyle yapardı. Nane, limon, karabiber, zencefil ve pekmezden bir karışım yapar, zorla içirir ve bir günde ayağa kaldırırdı.
Kar yağmadığı için mikroplar yeryüzünde ve gökyüzünde kum gibi kaynıyor. Kar berekettir, hem insan için hem toprak için.
Kışı görmeden neredeyse bahara geldik. Baharı besleyen ve doyuran kar, rüzgâr ve yağmurlardır. Mikropların esas mücadele kaynağı kar ve yağmurlardır.
Kısacası dostlar; eğer sizler de benim gibi bir salgının peşinden sürükleniyorsanız, doktora gidin ama mümkün mertebe tıbbı ilaçlar yerine bitki ilaçlarını kullanın.
Herkese şifalar dilerim.