Diyanet İşleri Başkanı ve Sevgililer Günü!..
Bir mesaj yağmuru ki sormayın gitsin...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir televizyon kanalında, “Mevlid kandili ile sevgililer gününün aynı güne denk gelmesi mutlu bir tesadüf veya mutlu bir tevafuktur” demiş...
Tepki buna...
Diyorlar ki; “Sıradan biri, popüler kültürün sıradan bir parçası böyle bir laf etse anlayışla karşılanır da...
Bir Diyanet İşleri Başkanı’nın...
Hele, Muhterem Görmez gibi ilmî ağırlığı, şuuru olan bir Diyanet İşleri Başkanı’nın böyle bir laf etmiş olmasını sindiremiyoruz!..”
Bizim bu alanda bolca kalem oynattığımı bildiklerinden “tepkimizi” merak ediyorlarmış!..
Ne denebilir ki...
Başkan belki de, Hazreti Peygamber’in (S.A.V.) “Sevgililer Sevgilisi” oluşundan hareketle böyle bir bağlantı kurmuştur!..
Bilemiyorum;
Sayın Başkan ve O’nun gibiler “bir kısım medya”ya konuk olduklarında kendilerini “sevimli” hale getirmek için o sosyetenin “alkışlayacağı” laflar etmeye çalışıyorlar...
Bunu yaparken de zaman zaman baltayı taşa vurabiliyorlar...
Sevgililer gününe yüklenen anlam belli...
Buradaki “sevgili”, bizim tarihimizdeki “Ferhat ile Şirin”, “Leyla ile Aslı” arasındaki muhabbete değil de...
“Popüler Kültür”ün olmazsa olmazı “flört”e işaret ediyor!..
Günün “Siyonist” kaynaklı oluşu bir yana, bilinç altına empoze ettiği “model”de sorun var...
Flört...
Nedir bu?..
Klasik söylem:
İşte, gençler gerekli tecrübe ve bilgiye sahip olmadıklarında “ilk gece sendromu” yaşıyorlar...
Oysa batıda böyle değil...
Batıda, bir genç kız ve hele bir genç erkek ilk geceye kadar herhangi bir cinsel deneyim yaşamamışsa “ayıplı” sayılıyor!..
Bu anlayışın bizdeki yansımalarına kimi zaman şahitlik ettik...
Sözgelimi bir “Hürriyet” yazarı, genç kız evladının bir “erkek arkadaşı” ile kendisine geldiğini...
Ve açık yüreklilikle, “Babacığım, arkadaşımla cinsel ilişkiye gireceğiz... Ancak, korkuyoruz... Bu korkuyu aşmamız için ne tavsiye edersin?” dediğini yazmıştı...
“Hürriyet’teki baba” ne yapmış bu yaklaşım karşısında?..
Klasik...
Kızını ve “manitasını” hemen yakın arkadaşı olan bir uzmana götürmüş...
Ve ondan “ilk cinsel tecrübeye ilişkin bilgiler almasını” sağlamış!..
Bizde ve tabii kaynağı olan “dünya”da “Sevgililer Günü”ne böyle bir anlam yükleniyor...
Ve bu çarpık “sevgili” anlayışının sonucu olarak bir “genç kadın”ın...
Bebek ve gayet saygın bir eş sahibi bir genç kadının, gecenin 3’ünde, “bir başka erkeğin evi”nde fenalık geçirişine...
Şartların olumsuzluğundan dolayı erken müdahale gerçekleşmeyince de hayata gözlerini yumuşuna şahitlik ediyoruz...
İşin ilginç tarafı şu ki, bu “ilişki tarzı”nın “gayet normal” olduğunu öne süren bir “sürü” vatandaş çıkıyor piyasaya...
Tam manasıyla “alıştırılma” hali!..
•
Hatırlarsınız; geçtiğimiz günlerde Rusya’daki “Papaz”, genç kadınları “tahrik edici kıyafetler giymemeye” davet etmişti...
O böyle yaparken, bizim Diyanet İşleri Başkanımız “misyonu belli olan” bir gün ile Kutlu Mevlid’in eş zamanlılığını “mutlu bir tesadüf” olarak nitelendirebiliyor...
Ben Sayın Görmez’in yine de son derece saygın bir ilim adamı olduğuna inanıyorum...
Bugüne kadar bilhassa “Balkanlar”da pek çok hayırlı işe imza attığını da biliyorum...
Muhterem Başkan, umarım ki hayırlı çalışmalarını bu “hassas” dönemde de sürdürecek...
Ve Diyanet bünyesini birtakım “zararlı unsurlar”dan arındıracaktır...
Bu yazıyı Muhterem Başkan’a bir “dost” uyarısında bulunabilmek için kaleme aldım...
Sayın Başkan,
Bir kısım medyanın “tezgahlarına” karşı uyanık olsun...
Bir “kötü” cümle, koca çuval inciri berbat edebilir...
Muhterem Başkan’a böyle bir “mesaj atayım” dedim!..
“SEVDİĞİNİZE SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN!..”
Ha bu arada, Sevgililer Günü’nü reddetmek adına “kazma”lığın da anlamı yok...
Siz siz olun, “Eşinize”, “Nişanlınıza” O’nu ne kadar çok sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin...
Ve onlara mutlaka gönüllerini okşayacak hediyeler alın...
Alın ama “illa” 14 Şubat’ta değil!..